Muş'un Varto ilçesinde bağlı bir köyde yaşayan Gıyasettin Bingöl, Erzurum'da
liseyi bitirdikten sonra 1983 yılında üniversite için Bursa'ya geldi. Uludağ
Üniversitesi'nde okurken memleketine dönen Bingöl, ailesi ve kız çocuklarını,
daha iyi bir hayat yaşamaları için Bursa'ya getirmeye karar verdi.
Bingöl, kiraladıkları kamyona yükledikleri saman, yiyecek, tezek ve eşyalarıyla
Bursa'ya geldi. Zaman içerisinde Gıyasettin Bingöl'ün öncülüğünde ticarette
büyüyen aile, kentte tanınır bir noktaya geldi.
Özel okullar ve Avrupa'nın en büyük kitapevlerinden birini açan Bingöl, Bursa'ya
ilk özel üniversiteyi kurmak için çalışmalara başladı. Üniversite binasını tamamlayıp
eğitimci kadrosunu kuran Giyasettin Bingöl, 'Mudanya' adını verdiği üniversitede,
ekim ayında öğrencilerini ağırlamaya başlayacak. Gıyasettin Bingöl, modern mimariyle
kurulan üniversitenin rektörlük binasının tam ortasına da saman yüklü kamyonet
koydu.
'HEM OKUYORDUM HEM KİTAPÇILIK YAPIYORDUM'
Gıyasettin Bingöl, "İnsan istiyorsa azim varsa kararlılık varsa, hakikaten
bir şeyler yapmak istiyorsa demek ki yapabiliyormuş" diye konuştu. Gıyasettin
Bingöl, 1980'de Bursa'yı gezmeye geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
"O zaman Erzurum'da yeni liseyi bitirmiştim. Kitapçılık yapıyordum. Bursa'yı
çok beğendim. Güzel bir şehirdi. Küçük bir şehir. Yemyeşil bir şehir. Böyle
yapılaşmanın da çok olmadığı bir şehirdi. Çok etkilenmiştim gençliğimde. Sonra
üniversiteyi okumaya geldim buraya.
Özellikle Bursa'yı gördükten sonra tercih ettim yani. Dolayısıyla Bursa'ya
aşık oldum yani. Çok güzel bir şehirdi. Yıl 1983 Uludağ Üniversitesi'ne okumaya
geldim. Ve sonra burada kitapçı dükkanı açtım. Hemen 1983 senesinde. Daha önce
Erzurum'da da kitapçı dükkanım vardı. Hem okuyordum hem kitapçılık yapıyordum.
Üniversiteyi bitirmeye yakın alemi de Bursa'ya getirmeye başladım.
1983-1985 yıllarında peyderpey ailemi de Bursa'ya getirdim. Hem çocukları okusun
hem de gelecekte güzel işler yapsınlar diye. Hem çalışsınlar hem bir güzel bir
geçim hayatı. Bir de Bursa gibi bir kentte yaşasınlar diye düşündük."
Ailesinin Bursa'ya geliş sürecini anlatan Bingöl, "Ailemin önce bir kısmını
getirdim. Sonra tamamını Bursa'ya getirmeye karar verdik. Babamı ikna ettim.
Babam yerinden, yurdundan haklı olarak köyünden çıkmak istemiyor, yani terk
etmek istemiyordu. Ama babamı uzun bir süreçte ikna ettim.
Kendisine köyden çıkmamız gerektiğini, çocukların okuması gerektiğini, özellikle
kız çocuklarının köyde okumadığını anlattım. Böyle ikna ettim zaman içerisinde.
1986'da da babamı annemi ve bütün ailem kiralık bir kamyonla köyden geldi.
O kamyonla Bursa'ya getirdik. O zamanlar tandırını, ekmeğini, tavuğunu, yakacağını,
yiyeceğini, ne varsa hepsini kamyona koymuşlar. Bursa'da yerleştiler. O gelen
çocukları kentleştirmek, okutmak. Öyle kolay bir şey değildi. Ama o süre içerisinde
biz çok şey yaptık. Çok çileli oldu ama çocukların hepsinin okumasına vesile
olduk. Hepsi gelişti, zamanla ticarete de başladılar.
Biraz da öncülük yaptım kardeşlerime de hani bu işleri iyi yapsınlar, ilerlesinler.
Benim Bursa'daki 40'ıncı senem. Gece gündüz çalıştık, koşturduk. Bir baktık
ki üniversiteye kadar gelmişiz" diye konuştu.
'İNSAN İSTİYORSA YAPABİLİYORMUŞ'
Saman yüklü kamyonetin vermek istediği mesajı anlatan Bingöl, "Ailem bir
kamyon kiralamış. Çoluk çocuk herkes, yiyeceği, giyeceği ne varsa kamyonete
koyup, Bursa'ya geliyor. Bursa'da çocuklar hepsi okuyor. Kızlar okuyor, erkekler
okuyor. Yüzde doksanı üniversiteyi bitiriyorlar. Bitirmeyenler de ticaretle
uğraşıyor. İş büyüyor. Büyük bir aile oluyoruz.
Bursa'da biz bir kültür ailesiyiz. Kitap akla gelince biz akla geliriz. Eğitim
akla gelince biz akla geliriz. Eğitimi hangi katmanı varsa biz orada varız.
Bu aile bir kamyonla gelerek, burada üniversiteyi kurdu. Şimdi oğlum bu hikayeyi
yazıyor. Yani bir aile 40 yıl önce, hiçbir şey yokken o köy hayatından çıkıp
samanını, tezeğini, çocuğunu alıp bindirip üç dört gün yolculuktan sonra Bursa'ya
gelip, yıllar sonra da üniversite kurulabiliyormuş. İnsan istiyorsa azim varsa,
kararlılık varsa, hakikaten bir şeyler yapmak istiyorsa demek ki yapabiliyormuş"
ifadelerini kullandı.