T.C.
  DANIŞTAY
  İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
  Esas No: 2023/770
  Karar No: 2023/2038
İSTEMİN KONUSU: 
  Danıştay İkinci Dairesinin 28/12/2022 tarih ve E:2021/14481, K:2022/6935 sayılı 
  kararının, davalı idare tarafından iptale ilişkin kısmı ile karar verilmesine 
  yer olmadığına ilişkin kısma bağlı olarak idareleri lehine vekalet ücretine 
  hükmedilmemesi yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
  Dava konusu istem: 
  Vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yapan davacı tarafından, 31/10/2011 tarih 
  ve 28101 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği'nin 
  3. maddesinin birinci fıkrasının, 29/09/2018 günlü Yönetmelik ile değişik (ğ) 
  bendinin ve 33. maddesinin altıncı fıkrasının; vergi müfettişliği yeterlik sınavının 
  yazılı aşamasında başarılı olmasının ardından katıldığı, 20 Temmuz - 28 Ağustos 
  2020 tarihleri arasında yapılan sözlü aşamasında aldığı puan sonucuna göre yeterlik 
  sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
  Daire kararının özeti: Danıştay İkinci Dairesinin 28/12/2022 tarih ve E:2021/14481, 
  K:2022/6935 sayılı kararıyla;
Bireysel işlem yönünden;
  İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca bir idari işlemin, dava 
  konusu edilmesi halinde işlemin diğer unsurları yanında sebep unsuru yönünden 
  de yargı merciince hukuka uygunluk denetimine tabi tutulacağı,
  Sebep unsurunun, idari işlemin yapılmasını gerektiren, idareyi işlem tesis etmeye 
  sevk eden maddi veya hukuki durumlar olduğu; idare hukukunda sebepsiz idari 
  işlemin olamayacağı, idarenin tüm işlemlerinin, idari faaliyetlerin nihai amacı 
  olan kamu yararını gerçekleştirmeye yönelen bir sebebe dayanması gerektiği,
  Bu anlamda, hakkında idari işlem tesis edilenlerce hukuka aykırılık iddialarının 
  etkin bir biçimde ileri sürülebilmesi ve yargı mercii tarafından idari işlemin 
  hukuki denetiminin gerçekleştirilebilmesi için idarece, tesis edilen işlemin 
  maddi ve hukuki sebeplerinin açıkça ortaya konulmasının gerektiği,
  Somut uyuşmazlıkta ise, davacının yeterlik sınavında başarısız sayılması sonucunu 
  doğuracak şekilde verilen düşük notların somut sebepleri idarece ortaya konulmadığı 
  gibi, davacının mesleki yaşamında elde ettiği yüksek puanlar ile sözlü sınavda 
  verilen düşük notlar arasındaki çelişkinin makul ve kabul edilebilir şekilde 
  açıklanmadığı tespiti karşısında, davacının yeterlik sınavında başarısız sayılmasına 
  ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığı,
Düzenleyici işlem yönünden;
  31/10/2011 tarih ve 28101 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Vergi Denetim Kurulu 
  Yönetmeliği'nin, 07/04/2021 tarih ve 31447 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 
  Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği'nin 75. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı 
  dikkate alındığında, dava konusu düzenleme yönünden davanın konusuz kaldığı 
  gerekçesiyle,
  Dava konusu düzenleme yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işlemin 
  ise iptaline, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 
  göre belirlenen 9.500,00-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya 
  verilmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: 
  Davalı idare tarafından, vergi müfettiş yardımcılığı sürecindeki genel performans 
  ölçümünün %80'inin tamamen mevzuat bilgisinin ölçümü, %20'lik kısmının ise yine 
  mevzuat bilgisi ölçümünü içinde barındırmakla birlikte gözleme dayalı verilerin 
  de yer aldığı kriterler olduğu, bir vergi müfettiş yardımcısının mevzuat bilgisi 
  dışında mesleğin gerektirdiği diğer kriterleri edinip edinmediği; temsil kabiliyeti, 
  hitabeti, stres yönetimi ve öfke kontrolü olup olmadığı, sürekli yenilenen teknolojik 
  denetim alt yapısını öğrenerek doğru kullanıp kullanmadığı gibi hususların ölçüldüğü 
  yegane yerin yeterlik sözlü sınavı olduğu, yeterlik sözlü sınavı aşamasının, 
  vergi müfettiş yardımcısı olarak geçen 3 yıllık süre sonunda mesleğin gerektirdiği 
  niteliklerin edinilip edinilmediği noktasında yapılacak gözlemin en önemli noktası 
  olduğu; davaya konu edilen düzenleyici işlemler açısından davanın konusuz kaldığına 
  karar verilmesinin idarelerinin doğrudan haksız çıkan taraf olarak kabul edilmesi 
  sonucunu doğuramayacağı, Daire kararında haklılık durumuna ilişkin herhangi 
  bir inceleme ve tespit yapılmaksızın doğrudan idare aleyhine vekalet ücretine 
  hükmedilirken idareleri lehine vekalet ücretine hükmedilmediği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK H KİMİ .'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
  Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları 
  dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden 
  yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği 
  görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
  MADDİ OLAY:
  Vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yapan davacı, katıldığı yeterlik sınavının 
  yazılı aşamasında başarılı olmasının ardından, sözlü aşamasına katılmış ve yeterli 
  puanı alamayarak yeterlik sınavında başarısız olmuştur.
  Davacı tarafından, başarısız olma işlemine karşı yapılan itiraz başvurusunun 
  davalı idarece reddi üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
  375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ek 32. maddesinin ikinci fıkrasında; 
  "Vergi Müfettiş Yardımcıları, fiilen üç yıl çalışmak ve yardımcılık döneminde 
  performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartıyla yapılacak yeterlik 
  sınavına girmeye hak kazanırlar. Yeterlik sınav konuları ile sınava ilişkin 
  diğer usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. Yapılacak yeterlik sınavında 
  başarılı sayılabilmek için yeterlik sınavında alınan puanın yüz puan üzerinden 
  en az altmış beş puan olması şarttır. Yeterlik sınavında başarılı olanlar Vergi 
  Müfettişi olarak atanırlar. Yeterlik sınavında başarılı olamayanlar ise Hazine 
  ve Maliye Bakanlığında derecelerine uygun memur kadrolarına atanırlar." 
  hükmüne, beşinci fıkrasında ise; "Performans değerlendirme sisteminin oluşturulması 
  ve yönetimi ile Vergi Müfettişlerinin görev, yetki ve sorumlulukları, mesleğe 
  alınmaları, yetiştirilmeleri, yeterlikleri, yükselmeleri, görevlendirilmeleri 
  ve yer değiştirmelerine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir." 
  hükmüne yer verilmiştir.
  31/10/2011 tarih ve 28101 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 
  ve dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği'nin 
  "Yeterlik sınavı notlarının değerlendirilmesi" başlıklı 33. maddesinde; 
  "(1) Yeterlik sınavı önce yazılı, sonra da sözlü olarak yapılır. Yazılı 
  sınavı kazanamayanlar sözlü sınava giremezler.
  (2) Yazılı ve sözlü sınav ayrı ayrı olmak üzere 100 tam puan üzerinden değerlendirilir.
  (3) Yazılı sınavdan başarılı sayılmak için sınav gruplarının her birinden alınan 
  notların 50'den, notlar ortalamasının da 65'den aşağı olmaması gerekir.
  (4) Sözlü sınavda Sınav Kurulu başkan ve üyelerinin her biri tarafından ayrı 
  ayrı verilen puanların aritmetik ortalaması sözlü sınav notunu oluşturur.
  (5) Yazılı ve sözlü sınav notlarının aritmetik ortalaması yeterlik sınav notunu 
  teşkil eder.
  ...
  8) (Ek:RG-10/8/2019-30858) Sözlü sınav, Vergi Müfettiş Yardımcısının;
  a) Yeterlik yazılı sınav konularına ilişkin sorulacak sorulara verdiği cevapların 
  (%50),
  b) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücünün (%10),
  c) Liyakati, temsil kabiliyeti, bilgi düzeyi, davranış ve tepkilerinin mesleğe 
  veya göreve uygunluğunun (%10),
  ç) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığının (%10),
  d) Genel yetenek ve genel kültürünün (%10),
  e) Bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığının (%10),
  değerlendirilmesi suretiyle yapılır." kuralı düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
  657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 3. maddesinde, söz konusu Kanun'a hakim 
  olan temel ilkelere yer verilmiş; bu ilkeler ise, sınıflandırma, kariyer ve 
  liyakat olarak belirtilmiştir. Anılan Kanun'da, liyakat ilkesi, kamu hizmetlerine 
  girmede, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmede ve göreve son vermede liyakat 
  sistemine dayanılması, işin ehline verilmesi ve bu sistemin eşit olarak tüm 
  Devlet memurlarına uygulanmasını sağlamak olarak ifade edilmiştir.
Kamu görevine girme ve yükselmede liyakat ilkesi çerçevesinde, mevzuatımızda genel olarak yazılı sınavların yanında sözlü ve/veya mülakat sınavlarına da yer verilmektedir. Görsel, işitsel ve anlık gözlemlere yönelik değerlendirmeler içeren sözlü ve/veya mülakat sınavlarının da objektif nitelikte olması zorunludur.
Diğer tüm idari işlemlerin yargısal denetiminde olduğu gibi, sözlü sınav işlemlerinin de, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden hukuka uygunluğunun denetiminin yapılması gerekmektedir.
Ancak, niteliği itibarıyla (görsel, işitsel ve anlık duruma ilişkin tespitler içermesi) sözlü sınav ve mülakatların objektifliğine ilişkin yargısal denetimin bilirkişi incelemesi gibi metodlarla yeniden değerlendirilmesini imkansız kılmaktadır.
İdari işlemlerin hukuka uygun olduklarına dair bir yargı kararına gereksinim duymadan hukuka uygun kabul edilerek ilgililer üzerinde hukuki sonuç doğurması olarak tanımlanabilen "hukuka uygunluk karinesi"ne göre, idarenin yaptığı işlemler -bu bağlamda sözlü ve mülakat değerlendirmeleri de- aksi kanıtlanıncaya kadar hukuka uygun kabul edilir.
Sözlü sınavların yargısal denetimine ilişkin olarak; Kurulumuzca, adayların girdiği sözlü sınav öncesinde, sınav komisyonunca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanması ve tutanağa bağlanması, her adaya sorulan soruların kayda geçirilmesi ve adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmesinin gerektiği, bu durumun sözlü sınavın nesnelliği ve yargısal denetimin gerçekleştirilmesini sağlayacağı içtihat olarak benimsenmektedir.
Diğer taraftan, davacının vergi müfettiş yardımcılığına giriş aşamasında başarılı olarak vergi müfettiş yardımcısı olarak atanmasından sonra, yardımcılık sürecindeki çeşitli değerlendirmelerden almış olduğu notların davacıya yalnızca yeterlik sınavına girme hakkı verdiği, söz konusu değerlendirmelerden alınan olumlu notların doğrudan yeterlik sınavında verilecek notların değerlendirmesinde bir karine olarak esas alınamayacağı ve yeterlik sınavında verilen notları hukuken sakatlamayacağı açıktır. Zira, aksi yorumun giriş sınavlarında ve vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yaptığı süreçteki -yeterlik sınavı öncesi- bir takım değerlendirmelerde başarılı olan tüm vergi müfettiş yardımcılarının doğrudan mesleğe kabullerini gerektireceği; bunun ise, müfettiş yardımcılarının, yardımcılık/yetişme sürecinden sonra müfettişliğe atanabilmeleri için öngörülen "yeterlik" sınavlarının getirilmesindeki amaç ile bağdaşmayacağı da kuşkusuzdur.
Somut olayda, davacının da katıldığı yeterlik sözlü sınavı öncesinde, sınav komisyonunca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlandığı ve tutanağa bağlandığı, her adaya sorulan soruların kayda geçirildiği ve adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterildiği görülen yeterlik sözlü sınavının objektif bir şekilde gerçekleştirilmediğine yönelik herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşıldığından, davacının, vergi müfettişliği yeterlik sınavının sözlü/mülakat aşamasında aldığı puan sonucuna göre yeterlik sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, Daire kararının bireysel işlemin iptaline ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, kararın karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmına bağlı olarak davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmında hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
  Açıklanan nedenlerle;
  1. Davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi ile;
  2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle, düzenleyici işlem yönünden karar verilmesine 
  yer olmadığına, bireysel işlemin iptaline ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin 
  28/12/2022 tarih ve E:2021/14481, K:2022/6935 sayılı kararının temyize konu 
  iptale ilişkin kısmının BOZULMASINA,
  3. Anılan kararın, karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmına bağlı olarak 
  davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmının ONANMASINA,
  4. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye 
  gönderilmesine,
  5. Kesin olarak, 25/10/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
  X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay İkinci Dairesince 
  verilen kararın, dava konusu bireysel işlemin iptaline ilişkin kısmının usul 
  ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın 
  bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz 
  isteminin reddi ile temyize konu kararın bu kısmının onanması gerektiği oyuyla, 
  karara katılmıyoruz.
KARŞI OY
  XX- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinde, bu Kanun'da 
  hüküm bulunmayan ve madde metninde sayılan hallerde 1086 sayılı Hukuk Usulü 
  Muhakemeleri Kanunu'nun uygulanacağı belirtilmiş, sözü edilen haller arasında 
  "yargılama giderlerine" de yer verilmiş, 04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi 
  Gazete'de yayımlanarak 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk 
  Muhakemeleri Kanunu'nun 450. maddesiyle 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 
  yürürlükten kaldırılmış, aynı Kanun'un 447. maddesinin ikinci fıkrasında ise; 
  "Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü 
  Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin 
  karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
  6100 sayılı Kanun'un "Yargılama giderinin kapsamı" başlıklı 331. maddesinde 
  yargılama giderlerini oluşturan unsurlar sayılmış, maddenin 1/ğ bendinde; vekille 
  takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücretinin yargılama 
  giderleri arasında olduğu belirtilmiş, Kanun'un "Esastan sonuçlanmayan davada 
  yargılama gideri" başlıklı 331. maddesinin birinci fıkrasında da; "Davanın konusuz 
  kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan 
  hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre 
  yargılama giderlerini takdir ve hükmeder." kuralına yer verilmiştir.
  Temyiz başvurusuna konu kararda, dava konusu düzenlemenin yürürlükten kaldırıldığından 
  söz edilerek, davanın bu kısmının konusunun kalmadığı gerekçesiyle, işin esasına 
  girilerek haklılık/haksızlık değerlendirmesi yapılmaksızın karar verilmesine 
  yer olmadığına hükmedilmesine rağmen yargılama giderleri ve bu giderler arasında 
  yer alan vekalet ücretinin davalı idarece davacıya ödenmesine hükmedildiği görülmektedir.
  2577 sayılı Kanun'un 31. maddesinde yer alan atıf hükmü uyarınca yargılama giderleri 
  konusunda 6100 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. 
  6100 sayılı Kanun'un 331. maddesinin birinci fıkrasında, davanın konusuz kalması 
  nedeniyle esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde yargılama 
  giderlerinin ne şekilde takdir edileceği hususu düzenlenmiştir. Temyiz başvurusuna 
  konu kararda, dava konusu düzenlemenin yürürlükten kaldırıldığından bahisle 
  uyuşmazlık hakkında kısmen "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiş 
  olması nedeniyle, bu kısım yönünden, başvuruya konu kararın hüküm fıkrasında 
  yer alan yargılama giderlerine 6100 sayılı Kanun'un metnine yer verilen 331. 
  maddesinin birinci fıkrasındaki kural çerçevesinde hükmedilmesi gerekir.
Bu durumda; kısmen iptal, kısmen konusu kalmadığından bahisle karar verilmesine 
  yer olmadığı kararıyla neticelenen davada, karar verilmesine yer olmadığına 
  ilişkin kısım yönünden tarafların davanın açıldığı tarihteki haklılık durumları 
  belirlenip buna göre yargılama giderleri konusunda hüküm kurulması gerekirken, 
  böyle bir değerlendirme yapılmaksızın, bu kısım yönünden de yargılama giderleri 
  ve vekalet ücretinin davalı idareye yükletilmesine hükmedilmiş olduğundan, temyiz 
  başvurusuna konu kararın bu yönden bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına 
  katılmıyoruz.