Anasayfa

Ömer Çelik: Suça sürüklenen çocuklara kapsamlı düzenleme yolda

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, suça sürüklenen çocuklarla ilgili İçişleri Bakanlığı'nın kapsamlı bir çalışma yürüttüğünü açıkladı. Çalışmanın, çocukları suça yönlendiren sosyal medya hesaplarını da kapsadığı ve yasal düzenlemelerle destekleneceği bildirildi.

Haber Giriş : 2025-09-11T17:50, Son Güncelleme 2025-09-11T17:55

AK Parti Sözcüsü Çelik, partisinin MKYK toplantısı devam ederken gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, "İsrailli bir gazetecinin finalde Türkiye var" sözlerini hatırlatması üzerine Çelik, "Türkiye'ye şurası saldıracak ya da burası saldıracak gibi gündemleri dikkate almamak lazım, gündeme almamak lazım, kale almamak lazım. Türkiye egemen ve kudretli bir ülkedir. Şuradaki gazeteci Türkiye'nin aleyhine bir şey söylemiş. Buradaki siyasetçi Türkiye'nin aleyhine bir şey söylemiş. Aslında bunları değerlendirmemiz bile bu büyük ülkenin gündemi açısından gerçekten sadece bir zaman kaybı ve bu kişilere gerektiğinden fazla alan açmakla, gerektiğinden fazla bunları gündem yapmakla ilgili bir sonuç doğuruyor. Türkiye Cumhuriyeti hiç kimsenin düşmanı değil ama Türkiye Cumhuriyeti'nin milli güvenliğinin pazarlık konusu olmadığı, vatan müdafaasının pazarlık konusu olmadığı, Türkiye Cumhuriyeti'nin gerek terörle mücadelesini gerek güvenliğini sağlama hususunda uluslararası hukuka, uluslararası toplumla birlikte hareket etmeye ne kadar riayet ettiğini bütün dünya biliyor. Çünkü bu çerçevede bazı ülkelerden gelen tehditlerin oranı siyasetçilerinden ya da bir takım işte aktivistlerinden gelen tehditlerin bizim yanımızda hiçbir hükmü yoktur. Bunların hepsi yok hükmündedir. Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili de söylüyorlar. Esasında bu şer şebekelerinin bizi övmesi halinde bu bizim için bir alarm durumudur. Yani hangi yanlışı yaptık da bu şer şebekeleri bizi övüyor diye bir alarm durumuna geçeriz. Yoksa bu şer şebekelerinin karanlık odakların Sayın Cumhurbaşkanımıza dönük Türkiye'mize dönük herhangi bir şekilde tehditlerinin bizim açımızdan hiçbir hükmü yoktur. Benim önerim Türkiye'yi şu tehdit etti, Türkiye'ye dönük olarak bu tehdit dili kullanıldı ya da şurası hedef gösterildi gibi konuları konuşmak yerine Türkiye'nin bölge barışı için, Türkiye'nin bu soykırım şebekesinin durdurulması için attığı adımları konuşmak daha iyi ve daha doğru bir yaklaşım olacaktır" dedi.

"Türkiye'ye tehdit oluşturmaya çalışana karşı da her türlü kudretli cevabı verecek kapasiteye ve imkana sahiptir"

Tarih boyunca Türkiye'nin birçok kere tehdit edildiğini söyleyen Çelik, "Bu tehditlerin verilen tarihi cevaplardan bir tanesi ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Geldikleri gibi giderler sözüdür' Şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da 'Bir gece ansızın gelebiliriz' sözüdür. Dediğim gibi Türkiye kimsenin düşmanı değildir, kimseye tehdit değildir ama Türkiye'ye düşmanlık edene, Türkiye'ye tehdit oluşturmaya çalışana karşı da her türlü kudretli cevabı verecek kapasiteye ve imkana sahiptir. Bizim karşı olduğumuz şey soykırım şebekesine karşıyız. Biz insanlığa karşı işlenen suçlara karşıyız. Biz kadınların, çocukların öldürülmesini bir devlet terör eliyle bu şekilde cinayetlerin gerçekleştirilmesinin durdurulmaması karşısında söz söylüyoruz. İnşallah bütün bunları en güçlü şekilde Sayın Cumhurbaşkanımız, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ifade edecekler. Önemli olan kimin Türkiye'ye dönüp olumsuz söylediği değil, önemli olan Türkiye'nin ne yaptığıdır" şeklinde konuştu.

"Bu iddiaları ilk dile getirenler CHP'liler"

CHP'nin kurultay davasına ilişkin gelen soruya Çelik şu şekilde cevap verdi:

"Meseleyi de sanki bu kendileriyle AK Parti arasında, kendileriyle hükümet arasında, kendileriyle Cumhur İttifakı arasında bir süreçmiş gibi davranıyorlar. Halbuki bu olay nasıl ortaya çıktı? Biz mesela bu gündemlerden bizim haberimiz yoktu. Medyanın da haberi yoktu bu iddialardan. Bu gündemleri ilk dile getirenler, bu iddiaları ilk dile getirenler kimler? CHP'liler. CHP'liler ne yaptılar? Bazı CHP'lilerin bir takım skandallarla, bir takım yolsuzluklarla, bir takım usulsüzlüklerle hareket ettiğini ifade ettiler. Ve daha sonra bu kamuoyunun gündemine böyle düştü. Biz de bu iddiaları böyle duyduk. Arkasından arkadaşlar bu iddialarla ilgili olarak CHP içinde belediye başkanlığı yapmış, meclis üyeliği yapmış, kişiler tuttular yargıya suç duyurusunda bulunuyorlar. Yani suç duyurusunda bulunanların hepsi CHP. Suçlananların hepsi CHP. Dolayısıyla bu meselelerin ortaya çıkışı CHP içindeki tartışmaların neticesinde ortaya çıktı. Biz bunun hiçbir tarafında yokuz. Yani ne bu iddiaları biz gündeme getirdik, ne bu iddialarla ilgili biz yargıya başvurduk. Dediğim gibi biz bu iddiaları da CHP'lilerden duyduk. CHP'li isimler çıktılar ki bunlar belediye başkanlığı yapmış, CHP'de aktif siyaset yapmış, ismi bilinen isimler. Dediler ki 'Büyük kongrede usulsüzlük var, dediler ki İstanbul'da ve başka yerlerde yolsuzluk var.' Başkaları çıktı dediler ki İstanbul İl Kongresi ile ilgili bahsettiler. Biz de bunları böyle duyduk. Peki bütün bunlar ortaya çıktıktan sonra yine CHP'ler gittiler yargıya başvurdular. Dolayısıyla yargı orada devreye girdi ve bütün bu süreçleri incelemeye başladı. Şimdi yargıya zemin teşkil eden konular yine Cumhuriyet Halk Partili isimlerin suç duyurularının neticesinde ortaya çıkan konular. Yani burada Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başsavcılığında yürütülen soruşturmalarda şikayet edenler kimler? CHP'liler. Kimi şikayet ediyorlar? CHP'lileri şikayet ediyorlar. Birincisi bu. Dolayısıyla burada hiçbir AK Partili'nin bir şikayeti yok. Hiçbir AK Partili bu süreçler Cumhuriyet Halk Partili tarafından ortaya çıkarılıncaya kadar böyle bir şey söylememiş."

CHP'yi yine CHP'li kişilerin şikayet ettiğini hatırlatan Çelik," Yani oturacak Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi ya bu partide yine sizin Cumhuriyet Halk Partili eski il başkanlarınız tarafından, eski parti yöneticileriniz, eski belediye başkanlarınız tarafından deniyor ki partide çürüme var, yolsuzluk var. Ve sizin diğer arkadaşlarınız suçlanıyor. Bunu alacaksınız önünüze, bunu değerlendireceksiniz. Şimdi bunu yapmamayı örtbas etmek için ne yapıyorlar? AK Parti'yi suçluyorlar, Cumhur İttifakı'nı suçluyorlar, Cumhurbaşkanımızı suçluyorlar. Ama bu bir örtbas etme faaliyetidir. Hala gerçek gündemle yüzleşmiyorlar. Bunun için Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanının ve Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin yapması gereken şudur. Ya bu Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarınız tarafından dile getirilen bu konulara ne diyorsunuz? Çıkın kamuoyunun önüne, kapsamlı bir açıklama yapın. Dolayısıyla burada yürütülen tartışma bir örtbas etme faaliyetidir. Bunun hiçbir tarafında biz yokuz, AK Parti yok, Cumhur İttifakı yok, Cumhurbaşkanımız Cumhurbaşkanlığı kabinesi yok" ifadelerini kullandı.

"Milletimize, siyaset kurumuna yapılan bir haksızlıktır"

En büyük haksızlığın millete yapıldığına dikkat çeken Çelik, "Siyaset kurumunu kirleten bir şey karşısında Cumhuriyet Halk Partisi siyaset kurumunun kendi arkadaşları tarafından gündeme getirilen kirliliklerine dönük bir mücadele yürüteceğine vatandaşı sokağa çağırmaya çalışıyor. Yani şimdi siz kendi meselenizi halletmemişsiniz, kendi meselenizi halletme işinizi, beceriksizliğinizi vatandaşı sokağa çağırarak örtbas etmeye çalışıyorsunuz. Bu şimdi milletimize, siyaset kurumuna yapılan bir haksızlıktır. İkincisi, arkadaşlar bir grup herhangi bir partinin kongrelerinde ya da diğer süreçlerinde usulsüzlük yapmışsa ve bu iddia edilmişse bu doğrudan doğruya sivil siyasetin güvenliğini tehlikeye atan bir durumdur" dedi.

Sivil siyasete dönük tehditlerin geçmişte darbelerden, postmodern darbelerden bir takım vesayet oluşumlarından geldiğini anımsatan Çelik, "Gerek askeri vesayet gerek yargı vesayetinden gelirdi. Ama sivil siyasetin güvenliğini korumak için sadece dış değil aynı zamanda iç tehditlere karşı da korumak lazım. Bir parti içerisinde bu tip hizipler grupların eğer iddia edildiği gibi doğru olup olmadığına yargı süreci zaten cevap verecek. Böyle durumlar varsa bu bütün siyaseti ilgilendiren bir durumdur. Siyasetin güvenliği memleketin bütün toplam güvenliğinin en başta gelen ilkesidir. Yani siyasetin güvenliği kavramının altını çiziyor. Siyasetin güvenliğinin dışarıdan tehdit edilmesine müsaade etmediğimiz gibi partilerin içinin yozlaştırılarak ya da karıştırılarak tehdit edilmesine de müsaade etmemeliyiz. Şimdi Sayın Özgür Özel diyor ki AK Parti bizim içimizi karıştırmaya çalışıyor, ikilik çıkıyor. Bugün şimdi oraya herhangi bir AK Partili mi atanmış? Yani yine Cumhuriyet Halk Partililer, yine beraber yolda yürüdüğünüz arkadaşlar. İkinci en büyük haksızlık Cumhuriyet Halk Partisi'ne oy veren ve Cumhuriyet Halk Partisi'ne gönül veren vatandaşlarımıza yapılıyor. Vatandaşlarımız Cumhuriyet Halk Partisi'ne oy vermişler, gönül vermişler. Onların oy verdiği, gönül verdiği böyle köklü bir partiyi bu hale düşürmek, bu hale düşürülmesi karşısında bütün bunlardan habersizmiş gibi davranmak ve halen de gereğini yapmamak bu yöneticilerin Cumhuriyet Halk Partisi seçmenine karşı sorumluluğudur. Onlara karşı işlenmiş bir ayıptır. Dolayısıyla temel mesele bütün partiler açısından ve siyasetin güvenliği açısından ele alınmalıdır. Buna Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhurbaşkanımıza, AK Parti'mize, Cumhur İttifakı'mıza saldırarak burada Özgür Özel'in ve arkadaşlarının bunu örtbas etme faaliyetinde alacağı bir sonuç yok" diye konuştu.

"İnsanlık bu soykırım şebekesinin ya da bu işgalci yaklaşımın kölesi değildir"

Avrupa devletlerinin Filistin'i tanıması hakkında gelen soruya Çelik, "Filistin devletinin tanınması aslında bu soykırım şebekesine verilmiş en büyük cevaplardan biridir. Bakın bu tanınma meselesinin de çok uzun yıllara varan bir tarihi var. Ne zaman tanınmayla ilgili bir girişim olsa İsrail tarafı hep şunu söyledi. 'Ya bu iyice olgunlaşsın, bütün sorunlar çözülsün ve İsrail'in de onayı olan bir mekanizma içerisinde bu tanınma olsun ki kalıcı barışa hizmet etsin' denildi. Halbuki biz defalarca gördük ki başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırlarında toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin Devleti'nin kurulmasının önüne bütün engelleri çıkaran İsrail yasa dışı yerleşim alanları ilan ederek tuttuğu iki devletli çözümü sürekli olarak sabote etti. Şimdi birileri diyor ki eğer bir takım devletler Filistin'i tanırsa bu Batı Şeria'nın da işgaline yol açar diyor. Yani burada söylenmek istenen şey şu Filistin devleti ile ilgili atılacak bir olumlu adımın ancak İsrail'in şimdi de bu soykırım şebekesinin lütfuna bağlı olduğunu söylüyorlar. Bütün insanlık bu soykırım şebekesinin ya da bu işgalci yaklaşımın kölesi değildir. İnsanlık onuru var, insanlık haysiyeti var. Bugün Filistin devletini tanımak demek soykırım şebekesine insanlık adına cevap vermek demek insanlığın soykırım siyasetinden ve siyonist işgalcilikten büyük olduğunun en önemli göstergesi Filistin devletinin tanınmasıdır. Onun için Eylül ayında yapılacak bu tanınmaları son derece kıymetli buluyoruz. Bir noktayı da söylemek isterim" ifadelerine yer verdi.

Çelik, İsrail'in yaptığı katliamlara ilişkin tepki gösteren İspanya Başbakanı Sanchez'i tebrik etti.

"Bütün bunları inşallah olgunlaştıracağız ve bununla ilgili gereken adımları atacağız"

Suça sürüklenen çocuklarla ilgili kapsamlı bir düzenleme yapılmasına ilişkin MHP lideri Bahçeli'nin yaptığı yazılı açıklamayla ilgili soruya Çelik, "Şimdi bugün Bahçeli'nin açıklamasında ortaya koyduğu kavramsal çerçeve son derece hassas ve önemli. Tabii çocuk suçlu ya da suça sürüklenmiş çocuk gibi kavramların aslında masumiyetle anılması gereken çocuk kavramını zihnimizde nasıl gizliden gizliye kirlettiğine dikkat çeken çok kıymetli bir açıklama. Onun için çocuk yaşta suç işleyen diyelim ya da küçük yaşta suç işleyen diyelim. Bununla ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımız Genel Başkanımız da birkaç ay evvelden itibaren çeşitli açıklamaları yaptı. Bu çerçevede yani yaşı küçük ama terör eylemi yapmış işte polislerimizi şehit eden o katil gibi ya da Ahmet Minguzzi Ankara'daki kardeşimiz gibi masum çocukları katledenler. Tabii ki bunları motive edenlerin bunları bir suç makinesi gibi yetiştirenlerin arkasındaki bütün şebekenin bağlantının anlayışın çözülmesi gerekiyor. Buna dönük olarak bir asayiş açısından güvenlik açısından ne yapılması gerektiğine dair İçişleri Bakanımızın kapsamlı bir çalışması var. Çünkü bunların kullandığı bir takım sosyal medya hesaplarının aslında bu çocukları suça sürüklemek ve bu çocukları birer terör örgütü mensubu ya da çete mensubu olarak örgütlemek üzere kurulduğu siber suçlar tarafından tespit ediliyor. Fakat tabii bu o kadar yaygın bir ağ ki bununla ilgili de şimdi adını vermeyeyim iki tane özellikle sosyal medya mecrası öne çıkıyor. Dolayısıyla İçişleri Bakanımız bu çalışmayı yakın zamanda partimizde de değerlendirmek üzere sunacak. Yine Adalet Bakanımız açıkladı bununla ilgili olarak bir yasal düzenleme yapılması konusunda yasal düzenlemenin güncellenmesi gerektiği konusunda onlar da çalışmalarını yapıyorlar. Şimdi tabii burada bazı hukukçularımız da onların söylediklerinde haklı bir boyutu var. Diyorlar ki yani 'Suça sürüklenmiş çocuk kavramını ortadan kaldırırsak bu da çocukların korunmasıyla ilgili bir takım evrensel hukukun kazanımlarına zarar verebilir.' Onu da görmüyor değiliz, onu da gündeme alıyoruz, onu da kıymetli buluyoruz. Ama burada bir yanda bu çocukların çocuk olarak değerlendirilmesiyle ilgili kategoriler ne olacaktır? İkincisi de terör eylemi ya da cinayet gibisinden daha sonra da hiç pişmanlık göstermeyen bir takım açıklamalar yaparak ortaya koydukları eylemlerin değerlendirilmesi konusunda bunların artık küçük yaşta ya da çocuk kategorisinde değerlendirilemeyeceği bir duruma gelinmiştir. Bu da tabii ki hassasiyetle el alınacaktır. Değerli çalışma yapıyor. Bütün bunları inşallah olgunlaştıracağız ve bununla ilgili olarak gereken adımları atacağız" ifadelerini kullandı.

İhlas Haber Ajansı