Tarımın çaresi sözleşmeli üretim mi?
Sözleşmeli üretimin, riski azaltma, girdilere ve teknolojilere yapılan yatırımı etkinleştirme, küçük ölçekli işletmeleri koruma, daha yüksek verim ve gelir elde ederek piyasa başarısızlıklarını minimuma indirme amacıyla kurgulanan gerçekçi bir sistem olarak ortaya çıkmıştır.
Tarımda "sözleşmeli üretim modeli", üretim zincirinde rol alan çiftçiler, üreticiler ve firmalar arasında ürünün ekiminden hasatına ve pazara ulaşmasına kadarki süreci kapsayan karşılıklı bir anlaşmadır.
Sözleşmede, çiftçinin belirli bir üretim alanı ve üretimi gerçekleştirme sorumluluğunu yüklenmesine karşın, üretimden elde edilecek ürünün belirli şartlarda pazar bulma imkanının firmalarca garanti altına alınmasına dayanır.
Sözleşmeli üretim; 5488 sayılı Tarım Kanununun 13. Maddesinde geçen "Bakanlık, tarım sektöründe sözleşmeli üretimin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için gerekli düzenlemeleri yapar. Sözleşmeli üretimi özendirmek üzere üreticilere, bu Kanunla belirtilen desteklerin verilmesinde öncelik tanınır" maddesine dayanarak oluşturulan mevzuata göre işletilmektedir.
"Sözleşmeli üretim modeli" kanun olarak uzun yıllardır var olmasına karşın Tarım ve Orman Bakanlığı öncülüğünde son iki yılda mevzuatı genişletilerek şekillendirilmiş ve daha aktif hale getirilmiştir.
Konu uzmanları geçmişten günümüze sözleşmeli tarım uygulamasının var olduğunu ancak yakın zamana kadar ülke çapında yaygınlaştırılamadığını sadece bazı bölgelerde ve alanlarda uygulandığını dile getirerek bu uygulamanın yaygınlaştırılması gerektiğine dikkat çekmekte ve son iki yılda sözleşmeli tarım alanında yapılanların tarıma olumlu yansıdığını vurgulamaktadırlar.
Dünyada yaygın olarak uygulanan "sözleşmeli tarım modeli" ülkemizde de yaygınlaşıyor
Tarımsal üretim stratejisinde sözleşmeli üretim; kaynakların etkin kullanımı ve bunun verime yansıması ilkesi çerçevesinde değerlendirilmektedir.
Ekonomik açıdan, sosyal ve çevresel etki bakımından örgütlü, rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir tarım sektörünün oluşturulmasının temelinde sözleşmeli tarımın yaygınlaştırılması ve doğru uygulanması yatmaktadır. Dünyada birçok ülkenin yaygın olarak tarımsal üretim modelinde sözleşmeli tarımı tercih ettiği ve bu alanda önemli başarılar kazandığı görülmektedir.
Küçük ölçekli çiftçilerin yaygın olarak üretimde yer aldığı, çiftçi nüfusunun azalmakta ve yaşlanmakta olduğu, pazar imkanı ve ürün bazlı üretim dengesinin tam oturtulamadığı ülkemizde, sözleşmeli tarım modelinin yaygınlaştırılmasının gerekli olduğu uzmanlarca gündem edilmektedir.
Bu modelin son yıllarda ivme kazanması ile gençlerin tarıma ilgisi artmakta, küçük ölçekli çiftçilerin kazanımları garanti altına alınmakta, tarım sektörü, daha etkin bir şekilde ülkemiz ihtiyaçlarına cevap verecek konuma gelmesi gözlemlenmektedir.
Sözleşmeli tarımın üretici, tüketici ve pazarcı açısından faydaları
- Üretilen ürünler; istenen zamanda, uygun fiyat ve kalite koşullarında, düşük maliyet ile pazar kaygısı duymadan, güvenli ekimle, piyasa dengesi sağlanarak, kaynaklar verimli kullanılarak gerçekleştirilebilmektedir,
- Sözleşmeli tarımla birçok ülkede tüketiciler artık ürünlerin üretim zincirini takip edebilmekte ve ürün tercihini ona göre belirleyebilmektedir.
- Tarımsal pazarlama altyapısının iyileştirilmesi ve üreticilerin pazara erişim düzeylerinin artırılması sözleşme kapsamında gerçekleşebilmektedir,
- Sözleşmede alıcı taraf tedarik sürecine katkı sağlamakta, arazi hazırlığına yardımcı olmakta, üreticiye üretim danışmanlığı sağlayarak ve ürünün depolanmasına katkı sunarak çiftçiye destek olmaktadır,
- İstenilen kalite ve bu kaliteye göre fiyatı belirlenmekte, çiftçi ürün teslimatını bu şartlara göre yapmaktadır,
- Bu sayede tarım-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi sağlanmaktadır,
- Uygun ve kaliteli ham maddenin temin edilmesi ile tüketici tercihlerinin karşılanması önemli ölçüde sağlanabilmektedir,
- Bu model ürün tedariki arayan alıcılar için de kolaylaştırıcı bir modeldir,
- Ürün işleyicileri, garantili tedarik sayesinde işleme kapasitelerini artırmakta ve sözleşmeli üretimin ana kullanıcıları konumuna gelebilmektedir,
- Çiftçi açsından sözleşmelerin varlığı, hem garantili bir pazar hem de üretim desteğine kolay erişim sağlayabilmesi bakımından oldukça cazip bir uygulamadır,
- Çiftçilerle yapılan sözleşmelerle, hastalık veya hava koşullarından kaynaklanan risk azaltılabilmektedir,
- Küçük çiftçilerin korunacağı, çiftçiliğe gençlerin ilgisinin artacağı model olarak da sözleşmeli model öne çıkmaktadır,
- Ürünlerin pazar tercihlerinde öne çıkan ve daha fazla talep gören sertifikasyon süreci kolaylaşmaktadır,
- Sözleşmeli tarımla, daha dinamik bir tarım sektörünün oluşacağı birçok uzman tarafından belirtilmektedir.
Sözleşmeli Tarımın yaygınlaşması, küçük çiftçinin korumasız bırakılması anlamına mı geliyor?
Özellikle sözleşmeli tarımda devletin tarımdan çekilmesi diye bir uygulama söz konusu olmadığı için çiftçinin firmalar karşısında korumasız kalması diye bir durumdan da söz edilemez. Bu modelde devlet hem hakem hem de kontrol görevini en yetkin bir şekilde elinde tutmaktadır. Ayrıca sözleşmeli modelin hukuki boyutu da mevzuat sayesinde güvence altına alınmıştır. Bu yönüyle çiftçi daha emin hareket edebilme olanağı kazanabilmektedir.
Sözleşmeli tarımın gelişim süreci ve dünya ekonomilerindeki mevcut durumu incelendiğinde kırsal ekonomiyi kalkındırdığı ve üretim potansiyelini yükselttiği kabul edilmektedir. Son yıllarda ülkemizde de uygun şartlarda yapılan sözleşmeli üretim anlaşmalarının olumlu etkisi tarım sektöründe net bir şekilde hissedilmektedir.
H. Bayram ÖZTÜRK