Mustafa Yılmaz.
15 yaşında Tokat'ın Reşadiye ilçesine bağlı Çınarcık köyünden çalışmak için İstanbul'a gitmiş. Bulaşıkçılık, garsonluk derken, Kapalıçarşı'da bir kuyumcunun yanına işe girmiş.
Bu, hayatının dönüm noktası olmuş. Altın sektöründe çıraklıktan başlayıp, kendi altın imalathanesini kurmaya giden bir başarı hikayesine sahip Mustafa Yılmaz. Halen Kuyumcukent'te altın imalatına devam etmekle beraber, İstanbul'un farklı semtlerinde perakende altın satışı da yapıyor.
E para kazanmak bir yere kadar. Bizim insanımızın güzel bir hasleti var; memleketine vefası. Mustafa Yılmaz da köyüne beş katlı kültür merkezi, ekmek fırınları, çeşmeler falan yapmış ama bu kadarı tatmin etmemiş O'nu.
Doğduğu toprakların kalkınmasına destek olacak ne yapabileceğini düşünürken, tıbbi aromatik bitki üretimi fikri oluşmuş zihninde. 2021'de 600 dekar (dönüm) lavanta bahçesi ile başladığı yolculuğu, dört yıl gibi kısa bir süre içerisinde 4 bin dekara çıkarmış.
Bitki üretmekle iş bitmiyor elbet. Önemli olan bunu katma değeri yüksek üretime dönüştürmek. Bunun için de Tokat Organize Sanayi Bölgesi'nde bir fabrika kurup, Türkiye'nin en büyük süper kritik CO² ekstraksiyon ve distilasyon tesisini hayata geçirmiş.
Benim gibi siz de "Bu ne?" diye soracaksınız elbet. Süper kritik CO² ekstraksiyon sistemi, bitkilerden ilaç ve kozmetik ham madde üretmek için dünyada yeni yeni kullanılmaya başlayan bir teknolojiymiş. Ne yalan söyleyeyim, ilk defa duydum. Başka işlerini yakınlarına bırakıp tamamen buna odaklanan Mustafa Yılmaz, dünyadaki son teknolojiyi Tokat'a taşımakla kalmamış, burada ürettiği tıbbi aromatik ürünleri dünyaya pazarlamak için İsviçre'de de şirket kurmuş.
Sağ olsun davet etti, Tokat'ta kurduğu tesisi gezdim.
Bizim çiftçilerimizin yabani ot diye söküp attığı, hatta ilaçlayıp çıkmasını önlediği pek çok bitkinin aslında dünyada nasıl bir değere sahip olduğunu dinleyince hayretler içerisinde kaldım.
Ve bu röportaj, bunun neticesinde ortaya çıktı. Buyurun, bakalım siz de aynı fikre kapılacak mısınız?
8 ÜNİVERSİTE İLE ÇALIŞIYORUZ
Mesleğiniz tarım değil. Niye böyle bir işe giriştiniz?
Memleketime olan borcumu ödeme düşüncesi ile başlayan süreç, dünya ve Türkiye'nin konvansiyonel usullerle insanlarını doyuramayacağı tespiti, beni tıbbi aromatik bitkilerden ilaç ve kozmetik ham madde, fonksiyonel gıda ve süper besinler konusunda şimdiden pozisyon almaya ve yatırım yapmaya itti. Bu yatırıma başlama amacım öncelikle karlılık beklentisi değil, Tokat'tan başlayıp dalga dalga yayılacak katma değeri yüksek ürün üretme isteği.
Böyle bir amaç için sadece Tokat yeterli olmasa gerek. Tam olarak nerelerde çalışıyorsunuz?
Şu an için Tokat ve ilçeleri ile Yozgat, Ankara, Batman ve Muğla illerinde, 12.000 dekar alanda tıbbi aromatik bitki üretimi amaçlı sözleşmeli üreticilik ile ham madde üretimi yapıyoruz. İsviçre'de ürün analiz ve standardizasyonu yapan çalışmaları yürütmekle beraber, Türkiye'de sekiz üniversite ile bilimsel çalışmalar yapıyoruz.
200'E YAKIN MAMUL...
Ne üretiyorsunuz buralarda?
Lavanta, çörek otu, keten, melisa, ada çayı, kekik, biberiye gibi tıbbi aromatik ürünler başta olmak üzere, 35 çeşit üretimimiz var. Üretimimizin yüzde 60'ı kendi arazilerimizdeki ürünlerden. Sarı kantaron, oğul otu gibi yabani bitkileri de eğitim verdiğimiz dağ köylerindeki çiftçiler vasıtasıyla, doğadan toplatıyoruz. Ayrıca vişne, üzüm, kayısı, nar, incir gibi tüm çekirdekli bitkilerin çekirdeklerini toplayıp işleyerek elde ettiğimiz ham maddelerden şu an 200'e yakın mamul üretmekteyiz.
Ürünleriniz doğal ilaç mı, kozmetik ham maddesi mi?
Ürünleimiz dünya genelinde yaygın olarak kullanılan fitoterapi doğal ilaç, kozmetik ve ilaç ham maddesi, süper besin ve süper proteinler olarak 8 ana kategoride üretiliyor.
11.000 ÇEŞİT BİTKİ VAR
Türkiye'de kaç çeşit bitki türü var ve bunların ne kadarı değerlendirilebiliyor? Ziyan olduğunu düşündüğünüz neler var?
Türkiye'de tespiti yapılıp literatüre girmiş 11.000 çeşit bitki bulunmakta ve kesinlikle yeteri kadar değerlendirilmemekte. Dünya defne ihtiyacının yüzde 95'i, kekik ihtiyacının yüzde 98'i ülkemiz tarafından karşılanmakta olsa da, ülkemiz bu ürünleri işlemeden yaprak olarak ihraç edip, yağlar, ekstraktlar ve etken maddeler olarak onlarca kat daha fazla ödeme yaparak geri ithal etmekte. Vişne çekirdeği kozmetik alanında ana ham madde üretiminde kullanılan çok değerli bir ürün ve ana vatanı Türkiye. Ancak biz vişne çekirdeğinin kilogramını 25 TL'ye Fransa'ya ihraç edip, bir tüp el kremini 100 katı daha fazla ödeme yaparak ithal ediyoruz. Son birkaç yıldır Türkiye'den vişne çekirdeği bulmakta zorlanan Fransız firmaları vişne meyvesini almaya başladı. Biz dış ticaret verilerimizde 3-5 milyon dolarlık vişne ihracatı ile mutlu olurken, vişne yağı kökenli ürünlerin ithalatına onlarca milyon dolar ödeme yapmaktayız. Oysa kiraz, vişne, lavanta, sarı kantaron gibi daha sayamayacağımız türler Anadolu'nun öz evladı. Ama bunları değerlendirememek üzücü.
Bunların ne kadarını ekonomiye kazandıracaksınız?
Biz ne kadar büyürsek büyüyelim, Tokat coğrafyasının yüzde 1'lik kısmını bile değerlendirmiş olamayız. Şayet 490 milyar dolarlık dünya tıbbi aromatik bitki pastasından yeterince pay almak istiyorsak; Tarım Bakanlığı, üniversiteler, kozmetik firmaları, gıda firmaları ve köylüler ile topyekun bir kalkınma hamlesi başlatılır ise yıllık 20 milyar dolarlık ihracat rakamına çok rahat bir şekilde 24 ay içinde ulaşılır.
ZİHİNSEL DEVRİM ŞART
Sizin kurduğunuz tesisin benzeri var mı?
Var, ancak her sektörde olduğu gibi, bu sektörde de acilen zihinsel devrim ve kontrol zorunluluğu bulunmakta. Tarım sadece insanların ve hayvanların doymaları için yapılan bir aktivite olmaktan onlarca yıl önce çıktı. Ülke olarak bizim yaptığımız tesislerin benzerleri çoğalıp, yüksek katma değerli ürünler üretir hale gelmeliyiz.
Peki, insan kaynağı konusunda zorluklar var mı?
İnsan kaynağı en büyük problemlerimizin başında gelmekte. Şu an hiçbir üniversitemizde süper kritik CO² eğitimi veren bölüm bulunmamakta. İnsan kaynağımızı kendimiz yetiştirmeye çalışıyoruz. Tesislerimizde ve şirketlerimizde şimdilik 45 kişi çalışmakta. Dolaylı yolla yaklaşık 3-4 bin kişiye kazanç imkanı sunmaktayız. Ama bu, günden güne artıyor ve artacak.
Bu ürünlerden şehrin ve ülkenin ekonomisine ne kadarlık katma değer sağlamayı planlıyorsunuz?
Ülke genelini ham madde temin alanı olarak kurguladığımız için yaptığımız üretim hamlesi öncelikle dış ticaret verilerinde bizim üretebileceğimiz ürünlerin ithalatını ortadan kaldırmak olarak belirledik. Şu an için net bir rakam vermek zor, ama çok önemli olacak.
Bu yatırımı ne kadar zamanda geri kazanmayı planlıyorsunuz?
Özellikle yapmış olduğumuz süper kritik CO² ekstraksiyon sistemi yatırımımız yüksek katma değerli ürün elde etmemizi sağladığı için 2 yıl gibi kısa bir sürede geri dönüş sağlayacak nitelikte.
KATMA DEĞERİ ARTIRMALIYIZ
Ülkenin tarım politikaları başta olmak üzere, nelerin yapılmasını yahut değiştirilmesini tavsiye edersiniz?
Katma değeri artırmaya yönelmek önemli. Örnek verecek olursak; 1 kilogram lavanta ekstraktı üretmek için 200 kilogram lavanta çiçeğine ihtiyacımız var. 200 kilogram lavanta çiçeği üretim maliyeti 1.500 Türk lirası. 1.500 TL'lik bir tarımsal maliyet ile litresi 2.850 dolara satacağımız lavanta ekstraktı elde etmiş oluyoruz. Bizim tarım dünyasına kazandırmak istediğimiz olgunun özünü bu örnek bile tek başına anlatmaktadır. Tarımsal üretimden elde ettiğimiz ürünlerin işlenerek bize geri dönmesini sağlayacak mekanizmaları acil olarak hayata geçirirsek çok kısa sürede olumlu sonuçlar elde etmiş oluruz. Çörekotu tohumunun, tohum olarak ihracatına engel olursak, basit proseslerle yağ haline getirip tarımdan kazanç miktarlarını onlarca kat çoğaltmış oluruz. Ürün örneklerini ülkemizin sahip olduğu 11.000 çeşit bitki için çoğaltabiliriz.
BUĞDAYDAN DAHA ZENGİN PROTEİN KAYNAĞI
Anadolu'da çok yaygın olarak doğada bulunan, ancak çiftçilerimiz tarafından bilinmediği için sökülüp atılan yabani bitki amarant. Yaprakları çok zengin bir içeriğe sahip, ciddi bir protein kaynağı. Ayrıca tohumu buğday ununun kullanıldığı her yerde un olarak kullanılabilen, gluten barındırmayan, çok sağlıklı protein ve karbonhidrat kaynağı. Bu yabani bitkinin tohumundan şimdi Tokat'taki tesiste ekstrakt üretiliyor. Bu ekstrakt doğum sonrası ve kilo verme sonrası ciltte oluşan renk değişiklikleri ve çatlakları gideren çok değerli bileşenler içeriyor.
NE SATIYORUZ, NEYİ KAÇIRIYORUZ?
Türkiye, 2023 yılında 132 bin ton tıbbi ve aromatik bitki ihracatından 154,5
milyon dolar gelir sağladı.
Türkiye'de ham ve yarı işlenmiş bitki ürünleri ihracatı 1 milyar dolar civarında.
Oysa işlenmiş, katma değerli ürünler için potansiyel 5 milyar doların üzerinde.
Pandemi sonrası küresel tıbbi aromatik bitki ticareti 200 milyar dolar seviyesinde.
Türkiye'nin bu pastadan aldığı pay markalı ürün politikasıyla 25 milyar dolara
çıkabilir.
"DAĞ TAŞ DEĞERLİ OT DOLU, KIYMETİNİ BİLMİYORUZ"
Firmanın CEO'su Cengiz Bülbül, lavantayı son yıllarda popüler olduğu için herkesin üretmeye çalıştığını belirterek ilginç bilgiler aktardı:
Oysa buna harcanan yatırımın geri dönüşü beş yılı buluyor. Bir vatandaş da lavanta üretmek için bize geldi. "Tamam sana dikimi konusunda yardımcı olalım. Ama harcadığın para sana 5 yılda döner. Buna imkanın yoksa hiç bunu düşünme, sarı kantaron topla" dedim. Fotoğrafını görünce "Bizim oralarda dağ-taş bundan dolu" dedi. Tam mevsimiydi, bize iki günde 27 bin liralık sarı kantaron sattı. Bir ayda 80 bin liralık bitki getirdi. Konu bölgede ilgili çekti, şimdi öğretim üyelerine eğitim verdiriyoruz, şimdi daha profesyonelce toplama yaptıracağız. Ülkemizde dört mevsim toplanacak ürün var. Kışın ardıç kökü var mesela, ağaca zarar vermeden bunlar toplanabiliyor. Yine sandal ağacının dalları 12 ay toplanabiliyor. Bunlardan yağ çıkarıyoruz.
Sarı kantaronun yaş bitkisini 50 liraya, kurutulmuşunun kilogram fiyatını 150 liraya alıyoruz. Sadece Tokat'tan değil, Türkiye geneli alım yapıyoruz.
Köylünün yabani ot diye söküp attığı amarantın tohumunu 600 liraya, ısırgan tohumunu 750 liraya alıyoruz.
Sarı kantaronun en fazla ucundan dört parmak istiyoruz. Kökünden söküp getirirse almıyoruz, çünkü bitkinin orada kalması gerekiyor. Kökten getirirse zaten bizim işimize yaramadığı gibi ürünümüzün kalitesine de zarar veriyor. Isırganı da aynı şekilde uç kısımlarından toplatıyoruz. Bunun gibi yüzlerce çeşit bitkimiz var.