Anasayfa

Özgür Çelik ve 25 CHP'linin yargılandığı dava ertelendi

Görevden uzaklaştırılan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve Gençlik Kolları Başkanı Erdem Kara'nın da aralarında bulunduğu 26 kişi, 31 Ocak'ta yaşanan olaylar nedeniyle bugün Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde hakim karşısına çıktı. Duruşmada savunmalardan sonra mahkeme davayı 23 Şubat 2026 tarihine ertelendi.

Haber Giriş : 2025-09-22T15:26, Son Güncelleme 2025-09-22T15:27

Görevden uzaklaştırılan CHP'nin İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile 25 CHP'li ismin yargılandığı dava 23 Şubat 2025'e ertelendi.

Duruşma nedeniyle Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde olağanüstü önlemler alındı. Adliye önündeki meydan bariyerlerle kuşatıldı, çok sayıda noktaya çevik kuvvet ekipleri yerleştirildi.

Adliyede işleri olduğuna ilişkin belge gösterebilen vatandaşlar içeri alındı.

İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nce İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yapılan duruşma, bir saatlik gecikmeyle 11:00'da başladı.

Duruşmada ilk olarak CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, savunma yaptı.

BirGün'de yer alan habere göre Çelik, savunmasında "Ben, 300 gündür randevularımı adliye koridorlarına veriyorum" dedi.

CHP Gençlik Kolları İstanbul İl Başkanı Erdem Kara da savunmasında hakkındaki suçlamaları reddederek beraatını talep etti.

Duruşmayı izlemek üzere CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB Başkanvekili Nuri Aslan, CHP Genel Başkan yardımcısı Aylin Nazlıaka, Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel, İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu'nun da aralarında bulunduğu çok sayıda isim mahkeme salonunda hazır bulundu.

Mahkeme, davayı 23 Şubat 2026'ya erteledi.

17 yıla kadar hapis istemi

Silivri'deki Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun 31 Ocak'ta ifade için gittiği İstanbul Adliyesi önünde CHP seçim otobüsünün engellenmesi ve otobüse doğru yürüyenlere biber gazı sıkılması üzerine başlayan gerginlikle ilgili CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve 25 CHP'li hakkında dava açıldı.

Çelik ve 25 CHP'liye; "görevi yaptırmamak için direnme", "kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama", "kasten yaralama", "kamu malına zarar verme" suçlamalarından açılan davada, sanıklar için 3 yıl 11 aydan 17 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Özgür Çelik savunmasında neler dedi?

Kimlik tespitinin ardından Özgür Çelik savunmasına başladı.

Çelik, savunmasında şunları söyledi:

"Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. Öncelikle duruşmamızı takip etmek üzere Ankara'dan İstanbul'a gelen Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'i, baro başkanımızı, CHP'lileri ve basın mensuplarını saygıyla selamlıyorum.

Bugün neden burada olduğumu ve olayın gerçekleştiği günle ilgili bazı hususları sizlerle paylaşmak istiyorum. Ben hayatımda ilk kez hakim karşısına çıkıyorum. CHP'ye geldiği günden itibaren bir gün yolumun mahkeme salonlarına düşeceğini tahmin ediyordum. Ancak buna rağmen, arkadaşlarımızla birlikte önemli başarılara imza attık. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'in öncülüğünde partimiz Türkiye'nin birinci partisi oldu.

"İl başkanlığı binamiz dahi davalık oldu"

Ben ve yönetici arkadaşlarım, 8 Ekim 2023'te, yani iki yıl önce göreve başladık. O tarihten bugüne kadar hakkımızda ne bir soruşturma ne de bir dava vardı. Ancak şimdi öyle bir noktaya gelindi ki, il başkanlığı binamız dahi davalık hale getirildi. Ben, üç ayrı davadan toplam 28 buçuk yıl hapis istemiyle yargılanıyorum. Bunun sebebi çok açıktır: Ben ve arkadaşlarım, iktidara yürüyen kararlı neferleriz.

CHP ve toplumsal muhalefet, yargı kıskacı altındadır. Bu dava, 300 gündür yaşadığımız olağanüstü ve antidemokratik yönetimin bir sonucudur. İddianame, adliyede ifade verdikten sonra yapmak istediğimiz basın açıklamasını engellenmesine karşı koymamız üzerine hazırlanmıştır. Burada Anayasal haklarımız suç gibi gösterilmektedir. Adliye sürekli demir bariyerlerle abluka altına alınmaktadır. Ne yazık ki bu manzara Türkiye'mize yakışmamaktadır.

"Ben 300 gündür randevularımı adliye koridorlarına veriyorum"

Bizim mesaimizin büyük bir kısmı cezaevi kapılarında ve adliye koridorlarında geçiyor. Ben, 300 gündür randevularımı adliye koridorlarına veriyorum. İnsanlara 'Gelin, 7. katta görüşelim' diyorum. Bu durum tamamen Anayasal hakların ihlalidir.

O gün orada yalnızca partililerimiz değil, binlerce, on binlerce yurttaş da vardı. Ancak özellikle seçilmiş CHP'liler yargılanıyor. Bu davalarla verilmek istenen açık bir mesaj vardır, Sayın Hakim. Bu iddianamede bir başka mesaj daha gizlidir. Biz burada 26 kişi yargılanıyoruz; fakat partide hiçbir görevi bulunmayan abim Özkan Çelik de sanık sandalyesine oturtulmuştur. Abim sadece bazı çalışmalarımıza zaman zaman katılır, bizi görmek için yanımıza gelir. Bu dava ile ailelerimize de gözdağı verilmek istenmektedir.

Beni, abimi, ablamı yetiştiren 50 yaşını aşmış bir insana diyorlar ki: 'Bu çocukları sustur.'"

"Emniyet yetkilileri vatandaşa biber gazı sıktı"

O gün yaşananları detaylı bir şekilde anlatan Çelik, savunmasına şu şekilde devam etti:

"İddianameye eklenen bir fotoğraf var. O fotoğrafta abim Özkan Çelik gülüyor. O gün ses sistemiyle ilgili ciddi sorun yaşandı. En son alınan kararda 'otobüsün neredeyse üstünde yapalım' denildi. Ben de otobüse doğru yöneldim. Çok kısa bir diyalog yaşandı, ardından yolumuza devam ettik. Otobüsün üzerine çıktıktan sonra, otobüs yönüne gelen insanları polisler kalkanlarıyla durdurdu. Ancak hiçbir 'dağılın' anonsu yapılmadı. Bu konuşmadan hemen sonra emniyet yetkilileri vatandaşa biber gazı sıktı. Ben o kokuyu otobüsün üstünden aldım. Aynı durumu on gün önce il başkanlığı önünde de yaşamıştık.

Kalabalıkta bir problem olduğunu görünce otobüsten indim. Buradaki en önemli nokta şudur: O insanlar hiçbir sorun çıkarmadan dağıldı. Hiçbir taşkınlık olmadı. Saraçhane'de de aynı tablo yaşanıyordu.

İddianamede '12 çevik kuvvet polisinin zarar gördüğü' iddia ediliyor. Beş müşteki var; fakat bu beş kişinin tamamı da kamu malına herhangi bir zarar verilmediğini söylüyor. Hatta müştekilerden bazıları, 'Olay esnasında yaralanmama sebep veren şahısları görmedim' diyor. 'Zimmetimde bulunan kask, kalkan veya herhangi bir mal zarar görmemiştir' ifadesi geçiyor. Beş müştekiden üçü ise zaten şikayetçi değil.

Müşteki ifadelerinde ciddi çelişkiler var. Dört kişinin ifadesi neredeyse cümle cümle aynı. Birkaç tanesinde yalnızca bir-iki cümle farklı. İddianamede yer alan beş müştekiden üçünde, yaralanmaya dair herhangi bir rapor yok. Buna rağmen dosyaya dahil edilmişler. İçlerinde hem şikayetçi olmayanlar hem de 'kamu malına zarar verilmedi' diyenler var. Üstelik müştekilerin tamamı, 'Bana zarar vereni görmedim, görsem de tanımam' ifadelerini kullanıyor.

Bizim devletin hiçbir polisiyle, hiçbir kamu görevlisiyle bir derdimiz olamaz. Buradaki mesele şudur: Birileri talimat verdi, açıklama yapmamız istenmedi. Biz yalnızca tam bağımsız Türkiye'yi savunduğumuz için yargılanıyoruz.

Zurnanın zırt dediği nokta şudur: İddianamenin en sonuna siyasi yasak maddesi eklenmiştir. Bu durum, iktidarın yargıyı araçsallaştırmasının en açık göstergesidir. Daha önce Sayın Ekrem İmamoğlu'na da siyasi yasak getirilmiş, diploması iptal edilmiştir. Şimdi aynı yöntem bizler üzerinden uygulanmak istenmektedir."

"Dört iddianın dördü de asılsızdır"

Çelik'in ardından savunması alınan CHP Gençlik Kolları İstanbul İl Başkanı Erdem Kara ise "Dört iddianın dördü de asılsızdır. Hiçbir uyarı, ihtar olmadan müdahale ettiler. Bu müdahale esnasında birilerini yaraladığım, kamu malına zarar verdiğim iddiaları asılsızdır. CHP'lilerin burada toplu şekilde yargılanması hukuk tarihine kara lekedir. Bu dosyadaki suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum, beraatimi talep ediyorum" dedi.

Ekonomim