Ülkemizdeki lüks marka takıntısı her geçen yıl artış gösteriyor. Özellikle genç nesil markalı ürün kullanımını toplumda statü göstergesi olarak görüyor. Yapılan analizlerde lüks tüketime önem vermeyen ülkelerin başında İskandinav ülkeleri geliyor. Bu konuya en çok ilgi duyan ülkelerin ise zengin Körfez ülkeleri olduğu belirtiliyor.
EN ÇOK ORTA DİREK HARCIYOR
Türtiye Gazetesi'nden Kaan Zenginli'nin konuya ilişkin görüştüğü sosyolog Fatma Karadeniz, bu durumun özellikle orta gelir grubundaki bireylerde daha belirgin olduğunu ifade ediyor. "Ekonomik istikrarsızlık ve gelecek kaygısı, insanları daha gösterişçi bir tüketime itebiliyor" diyen Karadeniz, şöyle konuştu:
Belirsizlik ortamında, bireyler sahip oldukları maddi varlıklarla kendilerini güvence altına alma, 'başarılı' olduklarını kanıtlama ihtiyacı hissediyor. Lüks bir cüzdan veya saat, sadece bir aksesuar değil, aynı zamanda psikolojik bir kalkan işlevi görüyor. Türkiye'de lüks tüketim, yalnızca ihtiyaçtan değil, aynı zamanda bir kimlik inşası çabasından kaynaklanıyor. İnsanlar, kullandıkları markalar üzerinden kendilerini tanımlıyor ve sosyal medyada görünür hale geliyor. Bu, aslında tüketimin ötesinde bir sosyal statü arayışı.
SOSYAL MEDYA TEŞVİK EDİYOR
Sosyolog Karadeniz, bu eğilimin sadece bireysel tercihlerden değil, aynı zamanda sistematik bir şekilde pompalanan bir 'yaşam tarzı' dayatmasından kaynaklandığını da vurguluyor. Reklamlar, influencer'lar ve medya, 'başarı' ve 'mutluluk' kavramlarını sürekli olarak belirli markalarla ve lüks tüketimle ilişkilendiriyor.
Karadeniz "Sosyal medyada sürekli maruz kaldığınız bu görüntüler, bir süre sonra normalinizin bir parçası haline geliyor. Sahip olunması gerekenler listesine lüks ürünler de giriyor ve bu durum, özellikle henüz kimlik arayışı içindeki gençler üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Asıl sorgulamamız gereken, bireyin değerinin neye sahip olduğuyla değil, kim olduğuyla ölçüldüğü bir toplumsal zemin oluşturup oluşturmadığımız" ifadelerini kullandı.