Eşine şiddet uyguladığı gerekçesi ile hizmet dışında resmi sıfatının gerektiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak suçunu işlediğine kanaat getirerek cezayı hukuka uygun buldu.
İlk derece mahkemesi işlemi hukuka uygun bulmuş ama Danıştay Dairesi kararı bozmuştur. İlk derece mahkemesi kararında ısrar etmiştir.
İDDK: Polislik mesleğinin özelliğinden yola çıktı
Personel rejimi, güçlü ve etkili kural ve şartlara tabi bir alan olup kamu
görevlilerinin hak ve özgürlüklerine, bu statüde olmayanlara uygulanamayacak
sınırlamalar öngörülmesi gerekli olabileceği gibi, idarenin, gösterdiği faaliyetin
niteliği bağlamında bu konuda takdir yetkisi de bulunmaktadır. Fakat idare,
bu gereklilikle ilgili ve yeterli gerekçeyi ortaya koyabilmelidir.
Ülkede güvenliğin ve asayişin temini ve korunmasında üstlendiği vazife göz
önünde bulundurulduğunda kamu hizmetinin faal şekilde icrasının ve mesleki disiplinin
sağlanması maksadıyla emniyet hizmetleri sınıfı personelinin bu statüde olmayan
diğer kişilerin tabi olmadığı bazı sınırlamalara tabi olmaları bir zorunluluktur.
Dolayısıyla bu statüdeki personelin nitelikleri ve yükümlülükleri konusunda
idarenin daha geniş bir takdir yetkisi mevcuttur. Emniyet mensuplarının hizmet
dışında gerçekleştirecekleri fiillerin de resmi sıfatlarının gerektirdiği saygınlığı
ve güven duygusunu bozabileceğinin kabul edilmesi beklenebilir. Hizmet dışında
gerçekleştirilen her fiilin değil, mesleğin saygınlığına tesir edebilecek vasıftaki
fiillerin mesuliyet doğuracağında kuşku yoktur.
İdarece, davacının eşine kötü muamelede bulunduğu iddiasının tüm delilleri ile
değerlendirilerek sübuta erdiği ve hizmet dışında gerçekleştirilen bu fiilin
polislik mesleğinin saygınlığını zedeleyecek nitelikte bulunduğu kabul edilmiş
olup konunun adli makamlara yansıdığına vurgu yapılarak disiplin soruşturmasına
konu fiilin, mensubu olduğu mesleğin itibarını olumsuz yönde etkileyen bir unsur
olarak belirdiğinin değerlendirildiği anlaşılmıştır.
Buna göre, yukarıda aktarılan haliyle yaşanan aile içi tartışmanın somut olayda
kamuya yansıdığı, bu hususun aile mahremiyeti ve özel hayatın gizliliği ilkesi
kapsamında mütalaa edilemeyeceği; dosyadaki tespitler dikkate alındığında, aile
bütünlüğü ve itibarına etki eden bu fiilinin, emniyet teşkilatını sivil hayatta
da temsil eden davacının hizmet dışındaki resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı
ve güven duygusunu sarsacağı sonucuna ulaşılmıştır.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2024/2580
Karar No: 2025/983
İSTEMİN KONUSU:
... İdare Mahkemesinin... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının temyizen
incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
.İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan
davacı tarafından, "hizmet dışında resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı
ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak" fiilini işlediğinden
bahisle Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 6/B-5 maddesi uyarınca 6 ay kısa
süreli durdurma cezasıyla cezalandırılmasına, ancak geçmiş hizmetleri olumlu
olduğundan aynı Tüzüğün 15. maddesi uygulanmak suretiyle bir alt ceza olan 4
günlük aylık kesimi cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin... tarih ve ...sayılı
.Valiliği İl Disiplin Kurulu işleminin iptali ve işlem nedeniyle yoksun kaldığı
parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:
... İdare Mahkemesinin... tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla;
Olayda, yapılan soruşturmada ifadesi alınan ve aile ile komşu olan A.O.D.'nin,
evlendikten 4-5 ay sonra arkadaşlarının sıkıntılarının başladığını, ...'e maddi
ve manevi olarak yardım ettiklerini, darp ve tehdit olayını ...'in anlatmasıyla
öğrendiklerini beyan ettiği, silahla tehdit ve darp olayına bizzat tanık olmadığı,
disiplin soruşturma raporunda da davacının, işlediği iddia edilen "kasten
yaralama-tehdit" olayıyla ilgili somut bir delil bulunmadığının belirtildiği,
ancak İl Disiplin Kurulunca olayın adli makamlara yansıdığının anlaşıldığından
bahisle davacının hizmet dışında resmi sıfatının gerektiği saygınlığı ve güven
duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak suçunu işlediği gerekçesiyle
dava konusu işlem tesis edilmiş ise de, meydana gelen olayın davacının görevi
ile ilgili bir olay olmadığı gibi davacının polislik mesleğini öne çıkararak
bir davranışta bulunmadığı, olayın aile içerisinde gerçekleştiği ve davacı polis
memurunun hizmet dışında resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu
sarsacak nitelikte çevreye yansıdığını gösteren somut bir bilginin mevcut olmadığı,
dolayısıyla davacı hakkında öngörülen disiplin cezasının uygulanmasına esas
olan eylemin Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 6/B-5 maddesi kapsamında değerlendirilmesinin
mümkün olmadığı sonucuna varıldığından tesis edilen dava konusu işlemde hukuka
uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, yoksun kalınan
parasal hakların yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay İkinci Dairesinin 15/02/2024 tarih ve E:2021/7038, K:2024/908 sayılı
kararıyla;
Ceza muhakemesi hukuku ve disiplin hukukunun farklı kural ve ilkelere tabi disiplinler
olduğu; disiplin hukukunun, kurumun iç düzenini korumayı amaçlayan ve bunun
için kamu görevlilerinin mevzuata, çalışma düzenine, hizmetin gereklerine aykırı
fiillerine yönelik olarak uygulanacak yaptırımları ve bu yaptırımların uygulanmasındaki
usul ve esasları düzenleyen bir hukuk alanı olduğu; bazı hallerde kamu görevlisinin
fiilinin, ceza hukuku kapsamında suç tanımına uymasının yanı sıra disiplin hukuku
yönünden de sorumluluk gerektiren bir mahiyet taşıyabildiği; bu çerçevede, fiilin
sübutuyla ilgili olarak ceza mahkemesinin ulaştığı kanaatin dikkate alınması
ve bunu sorgulayacak ifadelerin kararlarda kullanılmaması gerektiği; uyuşmazlıkta,
davacıya disiplin cezası verilmesine neden olan olayın 19/04/2014 tarihinde
tartışma sonrasında davacının eşi B.M.'nin Kazımpaşa Polis Merkezi Amirliğine
şikayeti üzerine başladığı, şikayet üzerine B.M.'nin sağlık raporu aldığı ve
davacı hakkında kasten yaralama fiilini işleme iddiası ile ilgili olarak ceza
soruşturması başlatıldığı, anılan soruşturma üzerine açılan ceza davasında...
Asliye Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla davacı hakkında
basit yaralama suçundan 112 tam gün karşılığı 2.260-TL adli para cezası ile
cezalandırılarak hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verildiği
ve anılan kararın kesinleştiği; bunun yanında, adli ve idari soruşturma kapsamında
tanık olarak dinlenen polis memuru A.O.D.'nin, davacının eşi B.M.'nin kendilerinden
sık sık yardım istediğine ve sürekli tartıştıklarına dair beyanları da dikkate
alındığında isnad edilen fiilin sübuta erdiği; bu durumda, ... Asliye Ceza Mahkemesinin
kararında yer verilen tespitler, davacının eşinin aldığı sağlık raporu, disiplin
soruşturması ve Kazımpaşa Polis Merkezi Amirliğinde verilen ifadeler ile dosyada
yer alan diğer bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, davacının eşini
darp ettiğinin sabit olduğu, davacının sübuta eren bu fiili ile hizmet dışında
resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarstığı anlaşıldığından,
bir alt ceza uygulanmak suretiyle 4 günlük aylık kesimi cezasıyla cezalandırılmasına
ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığı;
bu itibarla dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki
isabet bulunmadığı gerekçesiyle ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:...sayılı
kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti:
... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla davanın yetki
yönünden reddine karar verilerek dosyanın gönderildiği ... İdare Mahkemesinin
...tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla;
7068 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinin 1. fıkrası hükmüne yer verilerek,
dava konusu uyuşmazlığın bu Kanun uyarınca incelenip çözümlenmesi gerektiği;
davacının üzerine atılı olan ve Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 6/B-5 maddesinde
düzenlenerek altı ay süreli durdurma cezası öngörülen ancak dava konusu olayda,
Tüzüğün 15. maddesinde yer alan "bir alt ceza verilmesi"ne ilişkin
hüküm uyarınca dört günlük maaş kesim cezası olarak uygulanan "hizmet dışında
resmi sıfatın gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda
bulunmak" fiilinin, 7068 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 4. fıkrasının (b)
bendinin 6. alt bendinde yine altı ay süreli durdurma cezasını gerektiren fiiller
arasında sayıldığı ve 7068 sayılı Kanun'un 7. maddesinin 2. fıkrasında, Tüzüğün
15. maddesinde olduğu gibi bir derece hafif cezanın uygulanabileceği yolunda
düzenleme yapıldığı; disiplin cezalarının, kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini
sağlamak amacıyla öngörülmüş, yapma veya yapmama biçiminde beliren davranış
kurallarının ihlali halinde uygulanan, yasal olarak düzenlenmiş idari yaptırımlar
olduğu; kamu hizmetlerini yürütenlerin görev, yetki ve sorumluluklarının kamu
hizmeti ve hizmet gerekleri ile sınırlandırıldığı, bu sınırlar dışına çıkanların
ise disiplin cezaları ile cezalandırılmalarının ilgili kanunlarda öngörüldüğü;
disiplin yaptırımlarının, bir kamu veya özel teşkilat düzenini devam ettirmek,
onun verimli, süratli ve yararlı bir biçimde çalışmasını sağlamak, onur ve saygınlığını
korumak amacıyla tesis edildiği; özellikle kamu görevi yürüten bireyler açısından
disiplin cezalarının amacının, kamu görevlisini görevine bağlamak, kamu hizmetinin
gereği gibi yürütülmesini ve bu suretle kurumların huzurunu temin etmek olduğu;
özel hayatın ise, bireylerin kendi bireyselliklerini geliştirebilecekleri ve
diğer kişilerle en mahrem ilişkilere girebilecekleri bir alan olduğu; bu mahremiyet
alanının, Devletin müdahale edemeyeceği veya meşru amaçlarla asgari düzeyde
müdahale edebileceği özel bir alanı kapsadığı; Anayasa'nın "Özel hayatın
gizliliği" başlıklı 20. maddesinin, "Kişinin Hak ve Ödevleri"
kısmında düzenlendiği; doktrinde "negatif statü hakları" adı verilen
bu hakların, kişinin devlet tarafından aşılamayacak ve dokunulamayacak özel
alanının sınırlarını çizen hak ve hürriyetler olduğunun belirtildiği; bu hakka
dokunulamamasının yanında, bu hakka ilişkin Devlete yüklenen pozitif görevin,
koruma yükümlülüğü olduğu; yani Devletin, bu hakka hem zarar vermemekle yükümlü
hem de gelen tehlikeye karşı -kendisinden gelse dahi- hakkı korumak zorunda
olduğu; özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğine ilişkin bir kamu görevlisi
tarafından yapılan başvuruda, Anayasa Mahkemesince verilen Bireysel Başvuru
No:2014/16701 sayılı kararda, sonuç olarak başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde
güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar
verildiği; kararda yer verilen mevzuat hükümleri ve atıf yapılan yargı kararı
dikkate alındığında, davacıya isnat edilen fiilin kamu görevlisinin yaptığı
iş ile ilgisinin ortaya konulması ve davacının bu fiili nasıl ve ne şekilde
gerçekleştirerek resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu
sarsacak eylem ve davranışlarda bulunduğunun saptanması ve bu halin kamu görevine
etkisinin açıkça ortaya konulması gerektiği sonucuna varıldığı; olayda, davacıya
ait ikamette resmi nikahlı eşi ile şiddetli tartışma yaşadığının sabit olduğu;
davacının eşi ile arasında geçen olayın, davacının kamu görevlisi olmasından
tümüyle bağımsız bir nitelik taşıdığı ve özel yaşam alanında vuku bulduğu da
dikkate alındığında, mahremiyet kapsamındaki özel yaşamına ilişkin fiillerinin
bir disiplin suçu olarak değerlendirilip davacıya disiplin cezası verilmesinin,
Anayasa'nın 20. maddesi uyarınca korunan özel hayatın ihlali sonucunu doğuracağı
anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmediği; öte yandan,
Anayasa'nın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı
ödemekle yükümlü olduğunun kurala bağlandığı, yapılan yargılama ile hukuka aykırılığı
saptanan işlem nedeniyle, davacının yoksun kaldığı parasal hakların davalı idarece
davacıya verilmesi gerektiği gerekçesi eklenmek suretiyle dava konusu işlemin
iptali ve davacının mahrum kalmış olduğu parasal haklarının kesinti tarihinden
itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya iadesi yolundaki
ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davalı idare tarafından, davacının, tahkikat dosyasındaki ve dava dilekçesindeki
kendi beyanında eşinin suratına vurarak darp ettiğini kabul ettiği; ayrıca darp
olayının doktor raporu ile de sabit olduğu; eşinin, davacının, tanığın beyanları,
doktor raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının üzerine
atılı disiplin suçunu işlediğinin açık ve net ortada bulunduğu; ...Asliye Ceza
Mahkemesinin... tarih ve... sayılı kararı ile davacı hakkında, eşine yönelik
sübut bulan "kasten yaralama" suçundan adli para cezası ile cezalandırılmasına
karar verildiği; emniyet teşkilatında görevli personelin gerek bu görevlere
atanmaları gerekse yerine getirdikleri hizmetin niteliği itibarıyla diğer devlet
memurlarından ayrıldıkları, bu özelliğine göre meslek mensuplarının görevde
belli bir disiplin anlayışını, görev dışında ya da özel hayatında ise asgari
bir disiplin anlayışını ve mesleki özeni taşımalarının esas olduğu, ayrıca polisin
"halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatını temin eder"
şeklindeki tanımı dikkate alındığında, davacının eşi ile yaşamış olduğu bu olayın
emniyet teşkilatı ve ayrıca aile bütünlüğünün ve saygınlığının korunması adına
üzücü bir durum olduğu, vatandaş nezdinde duyulmasında teşkilatın güven duygusunu
sarsacağının İl Disiplin Kurulunca değerlendirildiği ve bahse konu ceza ile
cezalandırılmasına karar verildiği; tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı
belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ... ÜN DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davacının . İl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yaptığı dönemde,
19/04/2014 tarihinde, o esnada evli bulunduğu eşi, evde tartışma yaşadıklarından
ve eşinin kendisini darp ettiğinden bahisle davacı hakkında polis merkezi amirliğine
şikayette bulunmuştur.
Davacının eşi, aynı tarihte . Devlet Hastanesinden, yaşadığını iddia ettiği
darp olayı ile olarak durum bildirir geçici adli bildirim raporu almıştır.
Davacı hakkında konuyla ilgili olarak disiplin soruşturması başlatılmış ve dava
konusu işlem tesis edilmiştir. Disiplin kurulu kararında, davacının, eşinin
ve komşuları olan tanığın ifadelerine yer verilmiş, davacının eşi ile tartışmalarının
darp boyutuna ulaştığı, konunun adli makamlara yansıdığı ve bu durumun polislik
mesleğinin saygınlığını zedelediği hususları belirtilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
Davacı, bu olayla ilgili olarak ...Asliye Ceza Mahkemesinin ...tarih ve E:...,
K:...sayılı kararı ile kasten basit yaralama suçunu işlediği gerekçesiyle adli
para cezası ile cezalandırılmış ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilmiştir. Bu karar kesinleşmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 6/B-5 maddesinde, "hizmet dışında resmi
sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda
bulunmak", 6 ay kısa süreli durdurma cezası gerektiren eylem, işlem, tutum
ve davranışlar arasında sayılmıştır. Tüzüğün 15. maddesinin dava konusu işlem
tarihinde yürürlükte olan halinde ise kararın verildiği güne kadar geçmiş hizmetleri
olumlu olan ve sicilleri iyi olan memurlara bir derece aşağı olan cezanın uygulanabileceği
kurala bağlanmıştır.
7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Kabul Edilmesine Dair Kanun'un geçici 1. maddesinin ilk fıkrasında "Bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun
ve 3201 sayılı Kanun ile 23/3/1979 tarihli ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre
resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezaları bu
Kanun hükümleri uyarınca verilmiş addolunur." hükmü; 3. fıkrasında ise
"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin amirleri veya disiplin
kurulları tarafından verilmiş ve infaz edilmiş disiplin cezalarına bağlı olarak
yapılmış idari işlemler aynen muhafaza olunur." hükmü yer almakta olup
Kanun'un 8/4-b-6 maddesinde, "Hizmet dışında resmi sıfatının gerektirdiği
saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak",
altı ay kısa süreli durdurma cezasını gerektiren fiiller arasında sayılmış;
7. maddesinin 2. fıkrasında ise "Kurumda geçmiş hizmetleri sırasında çalışmaları
olumlu bulunan ve iyi veya çok iyi derecede değerlendirme puanı alan personel
için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir." kuralına
yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlıkta ısrar hususu, aile içerisinde gerçekleşen olayın davacının hizmet
dışında resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak
nitelikte çevreye yansıdığını gösteren somut bir bilginin mevcut olmadığı, eşi
ile arasında geçen olayın davacının kamu görevlisi olmasından tümüyle bağımsız
nitelik taşıdığı ve özel yaşam alanında vuku bulduğu dikkate alındığında disiplin
cezası verilmesinin özel hayatın gizliliğini ihlali sonucunu doğuracağı noktasındadır.
Yukarıda "Maddi Olay" bölümünde ayrıntıları aktarıldığı üzere, davacının
disiplin cezası ile cezalandırılmasına neden olan olayın 19/04/2014 tarihindeki
tartışma sonrasında davacının o tarihteki eşinin polis merkezi amirliğine şikayeti
üzerine başladığı; davacının eşinin sağlık raporu aldığı; davacı hakkında kasten
yaralama fiilini işlediği iddiası ile ilgili olarak ceza soruşturması başlatıldığı,
akabinde davacının kasten basit yaralama suçunu işlediği gerekçesiyle adli para
cezası ile cezalandırılarak hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar
verildiği, kararın kesinleştiği; bunun yanında, adli ve idari soruşturmalar
kapsamında tanık olarak dinlenen ve davacı ile eşinin komşusu olan polis memurunun,
davacının eşinin kendilerinden bir kaç kez yardım istediğine ve sürekli tartıştıklarına
dair beyanları bulunduğu görülmektedir.
Personel rejimi, güçlü ve etkili kural ve şartlara tabi bir alan olup kamu görevlilerinin
hak ve özgürlüklerine, bu statüde olmayanlara uygulanamayacak sınırlamalar öngörülmesi
gerekli olabileceği gibi, idarenin, gösterdiği faaliyetin niteliği bağlamında
bu konuda takdir yetkisi de bulunmaktadır. Fakat idare, bu gereklilikle ilgili
ve yeterli gerekçeyi ortaya koyabilmelidir.
Ülkede güvenliğin ve asayişin temini ve korunmasında üstlendiği vazife göz önünde
bulundurulduğunda kamu hizmetinin faal şekilde icrasının ve mesleki disiplinin
sağlanması maksadıyla emniyet hizmetleri sınıfı personelinin bu statüde olmayan
diğer kişilerin tabi olmadığı bazı sınırlamalara tabi olmaları bir zorunluluktur.
Dolayısıyla bu statüdeki personelin nitelikleri ve yükümlülükleri konusunda
idarenin daha geniş bir takdir yetkisi mevcuttur. Emniyet mensuplarının hizmet
dışında gerçekleştirecekleri fiillerin de resmi sıfatlarının gerektirdiği saygınlığı
ve güven duygusunu bozabileceğinin kabul edilmesi beklenebilir. Hizmet dışında
gerçekleştirilen her fiilin değil, mesleğin saygınlığına tesir edebilecek vasıftaki
fiillerin mesuliyet doğuracağında kuşku yoktur.
İdarece, davacının eşine kötü muamelede bulunduğu iddiasının tüm delilleri ile
değerlendirilerek sübuta erdiği ve hizmet dışında gerçekleştirilen bu fiilin
polislik mesleğinin saygınlığını zedeleyecek nitelikte bulunduğu kabul edilmiş
olup konunun adli makamlara yansıdığına vurgu yapılarak disiplin soruşturmasına
konu fiilin, mensubu olduğu mesleğin itibarını olumsuz yönde etkileyen bir unsur
olarak belirdiğinin değerlendirildiği anlaşılmıştır.
Buna göre, yukarıda aktarılan haliyle yaşanan aile içi tartışmanın somut olayda
kamuya yansıdığı, bu hususun aile mahremiyeti ve özel hayatın gizliliği ilkesi
kapsamında mütalaa edilemeyeceği; dosyadaki tespitler dikkate alındığında, aile
bütünlüğü ve itibarına etki eden bu fiilinin, emniyet teşkilatını sivil hayatta
da temsil eden davacının hizmet dışındaki resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı
ve güven duygusunu sarsacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali ve davacının mahrum kalmış olduğu parasal
haklarının kesinti tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı
idarece davacıya iadesi yolundaki İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet
bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ve davacının mahrum
kalmış olduğu parasal haklarının kesinti tarihinden itibaren işleyecek yasal
faiziyle birlikte davalı idarece davacıya iadesine ilişkin ... İdare Mahkemesinin
temyize konu ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde
karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/05/2025 tarihinde oyçokluğu ile karar
verildi.
KARŞI OY
X- ... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın ısrar hususu yönünden onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.