Küresel ekonomideki gelişmelere değinerek konuşmasına başlayan Şimşek, küresel konjonktürün Türkiye için daha olumlu seyretmesini beklediklerini vurguladı.
Şimşek, uyguladıkları program sayesinde son 2 yılda önemli kazanımlar elde ettiklerine dikkati çekerek, "Programımızın öncelikli hedeflerinden olan makro finansal istikrarın güçlendirilmesi ve şoklara karşı dayanıklılığımızın artırılmasında önemli mesafe aldık." diye konuştu.
Uluslararası standartlara göre rezerv yeterliliğinin sağlandığına işaret eden Şimşek, 2023 yılı Mayıs ayına göre brüt rezervlerin 87 milyar dolar, swap hariç net rezervlerin 112,6 milyar dolar arttığını dile getirdi.
"Cari açığı endişe kaynağı olmaktan çıkardık"
Şimşek, koşullu yükümlülükleri azalttıklarına işaret ederek, "Kur korumalı mevduattan (KKM) çıkışı başarıyla yönetiyoruz. 24 Ekim itibarıyla 171 milyar liraya gerileyen bakiyenin yıl sonunda 5 milyar liranın altına inmesini bekliyoruz. Türk lirası varlıklara duyulan güvenin artmasıyla TL'nin toplam mevduat içindeki payı yüzde 59,8'e ulaştı." dedi.
Programla sağlanan kazanımları kalıcı hale getirmek için makro dengesizlikleri azalttıklarını anlatan Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kayda değer iyileşme sağladığımız cari açığı endişe kaynağı olmaktan çıkardık. 2023 yılı ortasında yüzde 5 olan yıllıklandırılmış cari açığın milli gelire oranı 2024'te yüzde 0,8'e geriledi. 2025 yılı ikinci çeyreği itibarıyla yüzde 1,3 olan bu oranın, Orta Vadeli Program döneminde ortalama yüzde 1,2 ile sürdürülebilir seviyelerde kalmasını öngörüyoruz. Cari dengedeki bu iyileşmeyle birlikte 2023 yılı Haziran ayında milli gelire oranla yüzde 23 olan brüt dış finansman ihtiyacının 2025 sonunda yaklaşık yüzde 17'ye gerileyeceğini öngörüyoruz."
Şimşek, reel sektörün ve bankaların daha uygun koşullarla dış finansmana erişiminin arttığını dile getirerek, "Finansal istikrarımızın güçlenmesiyle ülkemize yönelik risk algısı da iyileşiyor. Program öncesi 700 baz puana kadar yükselen risk primimiz 250 baz puanın altına geriledi. Düşen risk primiyle birlikte kamu ve özel sektörün dış borçlanma maliyetleri önemli ölçüde azaldı." dedi.
"Yavaşlasa da dezenflasyon süreci devam ediyor"
Enflasyondaki gelişmelere de değinen Şimşek, şöyle devam etti:
"Dönemsel etkilerle geçici olarak yavaşlasa da dezenflasyon süreci devam ediyor. Yıllık enflasyon, ekimde geçen yılın aynı ayına göre 15,7 puan azalarak yüzde 32,9'a olarak gerçekleşti. Önümüzdeki dönemde sıkı para politikası, destekleyici maliye politikası, bütçe imkanları dahilinde yönetilen ve yönlendirilen fiyatların hedeflerle uyumlu belirlenmesi ve başta sosyal konut olmak üzere arz yönlü tedbirler ile dezenflasyon sürecinin devam edeceğini öngörüyoruz."
Ayrıca vergi ve harçlardaki güncellemenin yeniden değerleme oranı yerine enflasyon hedeflerini dikkate alarak bütçe imkanları doğrultusunda daha düşük oranda yapılmasının da gündemlerinde olduğunu belirten Şimşek, fiyat istikrarının tesisine yönelik politikaları eş güdüm içinde ve kararlılıkla uygulamaya devam edeceklerini söyledi.
Ekonomik aktivitedeki ılımlı seyrin sürdüğünün altını çizen Şimşek, "2025'te de 2024 yılına benzer ılımlı bir büyüme bekliyoruz. OVP döneminde büyüme patikasının dezenflasyonu desteklemesini öngörüyoruz. İstihdam, program döneminde 1,1 milyon kişi arttı. İş gücüne katılımdaki zayıf seyrin de etkisiyle işsizlik oranı tek haneli seviyesini korudu. Özellikle emek yoğun sektörlerde zayıf seyreden üretimi canlandırmak ve istihdamı korumak amacıyla reel sektöre yönelik desteklerimizi artırarak devam ettireceğiz." ifadelerini kullandı.
Şimşek, mali disiplini tesis ettiklerini ve kararlılıkla sürdüreceklerinin altını çizerek, cari fiyatlarla 3,6 trilyon liraya ulaşan deprem harcamalarına rağmen bütçe disiplinini güçlendirdiklerini vurguladı.
"Harcamalarda ise sıkı duruşumuzu koruyoruz"
Bütçedeki gelişmelere değinen Şimşek, bütçe açığının milli gelire oranının 2025'te yüzde 3,6 olarak gerçekleşmesini beklediklerini söyledi. OVP'de geçen sene yüzde 3,1 olarak öngörülen 2025 bütçe açığına yönelik yukarı yönlü revizyonun temel nedeninin, bazı vergi gelirlerinin beklentilerin altında kalması olduğunu dile getiren Şimşek, "Harcamalarda ise sıkı duruşumuzu koruyoruz ve geçen sene olduğu gibi bu sene de bütçe ödeneklerinin altında bir gerçekleşme bekliyoruz. 2026'da bütçe açığını yüzde 3,5 olarak hedefliyoruz." dedi.
Faiz hariç harcamalarda 2025'e göre 0,7 puanlık artışın söz konusu olduğunu belirten Şimşek, "Sadece sosyal konut programı ve doğum yardımı ödemeleri için ilave kaynak ayırırken, deprem harcamaları dışındaki tüm alanlarda disiplini sürdürüyoruz." diye konuştu. Bakan Şimşek, bütçe açığının milli gelire oranını OVP dönemi sonunda yüzde 3'ün altına indirme hedeflerini koruduklarını dile getirdi.
Kamuda tasarruf ve verimlilik paketiyle harcama disiplinini güçlendirdiklerini anlatan Şimşek, 2024'te hayata geçirdikleri tasarruf tedbirleri izleme, denetleme, raporlama ve yaptırım modelini güçlü ve kararlı şekilde uyguladıklarını söyledi. "Tasarruf Tedbirleri Bilgi Sistemi" ile 257 kamu idaresini yakından takip ettiklerini belirten Şimşek, bugüne kadar 1958 harcama biriminde denetim gerçekleştirdiklerini, denetim raporlarını Cumhurbaşkanlığı ve ilgili idarelerle paylaştıklarını dile getirdi.
"Kamu maliyesine ilişkin üç alanda reform taslağımızı hazırladık"
Şimşek, kamu maliyesine ilişkin üç alanda reform taslağını hazırladıklarını dile getirerek, "Kamu İhale Reformu, KİT Yönetişim Reformu ile mahalli idarelerin mevcut mali kurallarının daha işlevsel olmasını sağlayacak reform önerilerimizin Yüce Meclisimize sunulmasını bekliyoruz." diye konuştu.
Gelir politikasını vergide adalet, vergilemede etkinlik ve kayıt dışılıkla mücadele eksenlerinde oluşturduklarına işaret eden Şimşek, vergide adaleti güçlendirmek için son yıllarda yaptıkları birçok düzenlemeyle sabit gelirli vatandaşların vergi yükünü önemli ölçüde azalttıklarını söyledi.
Şimşek, program döneminde yüksek gelir gruplarına yönelik vergi yükünü artıran düzenlemeleri hayata geçirdiklerini anımsatarak, yapılan düzenlemelerle ilgili bilgi verdi.
Meclis'te görüşmeleri devam eden kanun teklifinde vergide adaleti artıran, istisnaları azaltan, vergi dışında kalan bazı alanları kapsama alan ve kayıt dışılıkla mücadeleyi güçlendiren düzenlemeler yer aldığını belirten Şimşek, vergi harcamalarını azaltmaya devam ettiklerini söyledi.
"Vergi yükümüz uluslararası kıyaslamalara göre yüksek değil"
Şimşek, vergi istisna ve muafiyetlerin azaltılması amacıyla yaptıkları düzenlemeler çerçevesinde 2025 için yüzde 5,1 olarak hesapladıkları vergi harcamalarının milli gelire oranını 2026'da yüzde 4,7'ye, OVP dönemi sonunda ise yüzde 4,1'e indirmeyi hedeflediklerini ifade etti:
Şimşek, şöyle devam etti:
"Vergiye uyumu güçlendirmek için dijital uygulamalarımızı yaygınlaştırıyoruz. Program döneminde, vergide adaleti güçlendirmek için yaptığımız düzenlemeler ve kayıt dışılığa yönelik aldığımız tedbirlerle 2023'te yüzde 34,5 olan dolaysız vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payını 2026'da yüzde 38,3'e çıkarmayı hedefliyoruz. Böylece dolaylı vergilerin payı yüzde 61,7'ye gerileyecektir. 2023'ten itibaren dolaysız vergilerde sağlanacak 3,8 puanlık iyileşme 520 milyar liraya tekabül edecek. Yaygın kanaatin aksine vergi yükümüz uluslararası kıyaslamalara göre yüksek değildir. Ülkemiz ile OECD ve AB ülkeleri vergi yüklerinin aynı tanımda kıyaslanabilmesi için sosyal güvenlik primlerinin ve mahalli idare vergi gelirlerinin de hesaplamalara dahil edilmesi gerekmektedir. Bu şekilde yapılan hesaplamalara göre ülkemizde genel vergi yükü yüzde 23,5'tir."
Türkiye'nin ortalaması yüzde 33,9 olan OECD ülkeleri arasında en düşük vergi yüküne sahip 5'inci ülke olduğunu vurgulayan Şimşek, Türkiye'de dolaylı vergi yükünün yüzde 10,7, dolaysız vergi yükünün ise yüzde 12,8 seviyesinde olduğunu dile getirdi.
Şimşek, dolaysız vergilerin yeterli düzeyde olmamasının temel sorun olduğunu belirterek, Türkiye'nin ortalaması yüzde 23,6 olan OECD ülkeleri arasında dolaysız vergilerde en düşük yüke sahip 3'üncü ülke olduğunu söyledi. Vergilemede etkinliği ve denetimi artırdıklarını, kayıt dışılıkla mücadeleyi kararlılıkla sürdürdüklerini ve mükelleflerin haklarını koruduklarını anlatan Şimşek, hükümetleri döneminde kayıt dışı ekonomiyle mücadelenin önem verdikleri konuların başında geldiğine dikkati çekti.
"Bu yıl 473 bin mükellef ilk kez beyanname verdi"
Vergi denetiminde amaçlarının ceza kesmek değil, mükellefleri bilgilendirmek, gönüllü uyumu artırmak olduğunu ifade eden Şimşek, şunları kaydetti:
"Mükellef haklarının korunması amacıyla vergi incelemelerinde uyulacak denetim standartlarına ilişkin çalışmalarımızı tamamladık, önümüzdeki günlerde yayımlayacağız. Kayıt dışıyla mücadelemiz sonuç veriyor. Beyanname sayılarında ve beyan edilen gelirlerde önemli artışlar sağladık. Bu yıl 473 bin mükellef ilk kez beyanname verdi. Ticari, zirai ve serbest meslek kazancı gelir vergisi mükelleflerinin beyanname sayısı 2,7 milyonu aştı ve beyan edilen vergi tutarı yüzde 90 artışla 143,7 milyar liraya ulaştı. Sonuç olarak 2022 yılında 3,8 milyon ve 2023 yılında 4,4 milyon olan gelir vergisi beyanname sayısı, 2024 yılında 5 milyonu aştı. Program döneminde her sene hesaplanan vergi 2 katına çıktı."
Deprem nedeniyle artan borçlanma ihtiyacıyla yükselen faiz harcamalarına rağmen kamu borçluluğunun düşük düzeyde seyrettiğini bildiren Şimşek, 2023-2025 döneminde faiz dışı açık ve borçlanma ihtiyacının önemli ölçüde deprem harcamaları nedeniyle arttığına dikkati çekti.
Şimşek, böylece faiz harcamalarının milli gelire oranının 2025 ve 2026 yıllarında sırasıyla yüzde 3,3 ve yüzde 3,5 olmasının beklendiğini belirterek, "Önümüzdeki dönemde azalan deprem harcamaları ve iyileşen faiz dışı denge sayesinde bu oranın 2027'de yüzde 3,4'e, 2028'de ise yüzde 3,3'e gerileyeceği öngörülmektedir. 2003-2022 döneminde faiz harcamalarının milli gelire oranı ortalama yüzde 4,1 seviyesinde gerçekleşmiştir." diye konuştu.
Avrupa Birliği (AB) tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranının geçen yıl yüzde 23,6 olduğuna işaret eden Şimşek, bu oranın 2025'in ikinci çeyreğinde yüzde 24,1 olduğu bilgisini verdi.
Şimşek, geçen yıl yüzde 133,1 olan iç borç çevirme oranını bu yıl yüzde 132,5 seviyesinde tamamlamayı öngördüklerini ifade ederek, "Orta Vadeli Program'da öngörülen faiz dışı dengedeki iyileşmeyle 2026'da iç borç çevirme oranını yüzde 106'ya, dönem sonunda da yüzde 100'ün altına düşürmeyi hedefliyoruz. Böylece özel sektöre daha fazla alan açılacak ve reel sektörün büyümesi desteklenecektir." ifadelerini kullandı.
Uluslararası sermaye piyasalarından sağladıkları finansmana ilişkin bilgi veren Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İhraçlara yatırımcı ilgisi yüksek olmuş, 'spread'lerde önemli ölçüde gerileme kaydedilmiştir. Proje ve program finansmanı kapsamında çok taraflı yatırım bankalarından altyapı, ulaşım, sağlık, doğal afetlerle mücadele, çevre, enerji ve reel sektörün desteklenmesine yönelik ekim itibarıyla uzun vadeli ve uygun koşullu yaklaşık 13,6 milyar dolarlık finansman sağladık. Bu tutar yıllık bazda ulaşılan en yüksek rakamdır. Ayrıca üyesi olduğumuz uluslararası finansal kuruluşlar, çok taraflı kalkınma bankaları ile G-20 ve OECD gibi uluslararası platformlarda ülkemizi etkin şekilde temsil ediyoruz."
"Reel sektörün finansmana erişim imkanlarını artırıyoruz"
Şimşek, AR-GE ve yatırımları güçlü şekilde desteklemeye devam edeceklerini vurgulayarak, "2025'te AR-GE faaliyetleri ile yatırım ve üretimi artırmak için 693,6 milyar lira, 2026'da ise 836 milyar lira vergi harcaması öngörüyoruz." dedi.
İstihdamı korumaya ve artırmaya yönelik tedbirler aldıklarına işaret eden Şimşek, "İstihdamı Koruma Destek Programı" ile tekstil, giyim, deri ve mobilya gibi belirli imalat sektörlerinde istihdamını koruyan işletmelere çalışan başına aylık 2 bin 500 lira prim desteği sağladıklarını anımsattı.
Şimşek, imalat sanayi sektörüne yönelik ilave destek paketleri üzerinde çalıştıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Reel sektörün finansmana erişim imkanlarını artırıyoruz. Hazine Destekli Kefalet Sistemi'nde imalat, ihracat ve yatırımı önceliklendiriyoruz. 2025'te yürürlüğe aldığımız 8 yeni destek paketiyle mevcut limitlere ilave 94 milyar lira kredi imkanını firmalarımıza sunduk. Bu imkanın 52,2 milyar lirası ihracatçılarımıza yöneliktir. İhracat desteklerimizi de artırarak sürdürüyoruz. Program döneminde Eximbank'ın sermayesini 13,8 milyar liradan 88,4 milyar liraya yükselttik. İhracatçılara kullandırdığımız günlük reeskont kredi limitini 300 milyon liradan 4,5 milyar liraya çıkardık ve döviz cinsinden reeskont kredilerinin önünü açtık."
Kurumlar vergisinde 2023'te yaptıkları oran artışlarını ihracat kazançlarına uygulamadıklarını anımsatan Şimşek, bu kazançların kurumlar vergisi oranının yüzde 20 olduğunu söyledi.
Şimşek, Türk Büyüme ve İnovasyon Fonu, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Üst Fonu ve Tech-InvesTR programıyla girişimcilik ekosistemini desteklemeye devam ettiklerini sözlerine ekledi.
"Çiftçimize yılın 9 ayında 144 milyar lira Hazine faiz/kar payı desteği sağladık"
Hanehalkına enerji sübvansiyonlarının sürdüğüne dikkati çeken Şimşek, "Bu yılın 9 ayında elektrikte mesken birinci kademe tüketici grubunu yaklaşık yüzde 57, doğal gazda mesken tüketicilerini yüzde 65 oranında sübvanse ettik." dedi.
Şimşek, çiftçi ve esnaf desteklerinin artarak devam ettiğini dile getirerek, "2026 yılı tarımsal destek programları, tarım sektörü yatırım ödenekleri ile tarımsal kredi destekleri, tarımsal KİT ve ihracat destekleri için 626 milyar lira kaynak ayırıyoruz. Ayrıca tarım sektörüne yönelik 2026'da vazgeçeceğimiz vergi tutarı 262,3 milyar liradır. 1,1 milyon çiftçimize, 746 milyar lira kredi bakiyesiyle 2025'in 9 ayında 144 milyar lira Hazine faiz/kar payı desteği sağladık. 780 bin esnaf ve sanatkarımıza, 282 milyar lira kredi bakiyesiyle bu yılın 9 ayında 49 milyar lira Hazine faiz desteği sağladık." değerlendirmesinde bulundu.
"Denetim bulgularının çözümüne yönelik çalışmaları titizlikle yürütüyoruz"
Sayıştay Başkanlığının, Hazine ve Maliye Bakanlığı 2024 Yılı Denetim Raporu'na ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şimşek, "Kamu mali yönetiminde saydamlık ve hesap verebilirliğin artırılmasına katkı sağlayan Sayıştay denetim raporlarına önem veriyor, denetim bulgularının çözümüne yönelik çalışmaları titizlikle yürütüyoruz." diye konuştu.
Şimşek, söz konusu raporda Bakanlığa yönelik 7 bulgu yer aldığını ifade ederek, 5 bulgunun gereğinin Bakanlık birimlerince yerine getirildiğini, yazılım iyileştirme ve entegrasyon çalışmaları devam eden bir bulgunun gereğinin en kısa zamanda yerine getirilmesini sağlayacaklarını ve bir bulgunun çözümüne yönelik mevzuat değişikliği çalışmalarının devam ettiğini bildirdi.
Bakanlığın, Gelir İdaresi Başkanlığının (GİB), Özelleştirme İdaresi Başkanlığının (ÖİB) ve Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) geçen yıl kesin hesabına ilişkin bilgiler veren Şimşek, şunları kaydetti:
"2024 yılı için 4,67 trilyon lira olan Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinin 4,55 trilyon lirası kullanılmıştır. Bunun yaklaşık yüzde 1'ine tekabül eden 40 milyar liralık kısmı Bakanlık hizmetlerinde kullanılmıştır. GİB'in 2024 yılı itibarıyla 37,3 milyar lira olan bütçesinin 36,9 milyar lirası kullanılmıştır. 405 milyon lira olan ÖİB bütçesinin 280,8 milyon lirası kullanılmıştır. 3,5 milyar lira olan TÜİK bütçesinin 3,2 milyar lirası kullanılmıştır. Bakanlığımızın 2026 yılı bütçe teklifi toplam 8,84 trilyon lira, faiz hariç 6,1 trilyon liradır. Bu teklifin yaklaşık yüzde 1,3'üne tekabül eden 77,8 milyar lirası Bakanlığımız hizmetleri için kullanılacaktır. 2026 yılı bütçesinde teklif ettiğimiz ödenek tutarı GİB için 70,6 milyar lira, ÖİB için 474,7 milyon lira ve TÜİK için 6,7 milyar liradır."
"2026 yılı bütçesi toplumun bütün kesimlerini kapsamaktadır"
Şimşek, sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil gelir dağılımını sağlayacak fiyat istikrarı için programı sabır ve kararlılıkla uygulamayı sürdürdüklerine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliği ve güçlü desteği programımızın başarıyla uygulanmasında belirleyici olmuştur. 'Türkiye Yüzyılı' vizyonu doğrultusunda, programımızla elde ettiğimiz kazanımları daha ileriye taşımak ve kalıcı hale getirmek için dijital, yeşil ve sanayide dönüşümü sağlayacak adımları atmaya devam edeceğiz. Kalkınmanın temeli olan barış ve huzur ortamını ülkemizde ve bölgemizde güçlendirmek için yoğun şekilde çalışıyoruz. 'Terörsüz Türkiye' süreciyle ülkemiz, enerjisini ve kaynaklarını artık daha verimli alanlarda kullanarak kalkınma sürecini hızlandıracak ve büyüme potansiyelini artıracaktır. Böylece güven ve istikrar pekişecek, yatırım iklimi daha da iyileşecektir. 2026 yılı bütçesi öğrencilerimizden gençlerimize, çiftçilerimizden esnafımıza, çalışanlarımızdan emeklilerimize, engellilerimizden 65 yaş üstü büyüklerimize kadar toplumun bütün kesimlerini kapsamaktadır."