Anasayfa

Bakan Tunç: Bugünkü yargı her zamankinden bağımsız ve tarafsız

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Bugünkü yargı her zamankinden bağımsız ve tarafsızdır. Darbeciden de vesayetçiden de yolsuzluktan da hesap soran, hiçbir ayrımcılığa müsaade etmeyen bir yargıdır" dedi.

Haber Giriş : 2025-11-25T23:24, Son Güncelleme 2025-11-25T23:50

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Adalet Bakanlığının 2026 yılı bütçe görüşmelerinin ardından milletvekillerinin eleştirilerini ve sorularını yanıtladı.

"Soru önergelerine yeterince cevap verilmediği" eleştirilerine ilişkin konuşan Tunç, Meclisin denetim araçlarından biri olan soru önergelerinin önemini idrak eden, bilen biri olduğunu, önergelere geciktirmeden cevap verdiklerini söyledi.

Şu ana kadar 3 bin 123 soru önergesine cevap verdiklerini dile getiren Tunç, "Bu, bakanlıklar arasında en yüksek oran. Şu anda bekleyen cevaplar var, bunları mümkün mertebe sizlere ulaştırmaya çalışacağız." dedi.

Kovid-19 düzenlemesine ilişkin soru üzerine Tunç, 31 Temmuz 2023'te cezaevlerinde bulunanların bundan yararlandığını, o tarihten sonra cezaevlerine girenlerin bundan yararlanamadığını belirterek, "Bu konuyu değerlendirmek gerekir. Etki analizini yaparak bu konuda taleplerin değerlendirilmesi hususunda takdir Meclisimizin, milletvekillerimizin. Bu konuda takdir neyse biz yürütme olarak ona uyarız." yanıtını verdi.

Kadına yönelik şiddetle mücadeleye yönelik eleştiriler hakkında konuşan Tunç, "Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Kadına yönelik şiddet konusunda hassasız, bir tek kadınımızın bile şiddete maruz kalması hepimizi derinden yaralar. Bu konuda hep birlikte mücadele etmemiz lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Konuyla ilgili daha birçok düzenlemenin hayata geçirildiğini anımsatan Tunç, Türk Ceza Kanunu'nda yapılan düzenlemelerle de cezaların daha caydırıcı olması noktasında düzenlemeler yapıldığını vurguladı.

Resmi Gazete'de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 5. Ulusal Eylem Planı'nın yayımlandığını anımsatan Tunç, "Bu eylem planı çerçevesi içerisinde de kadına yönelik şiddetle ilgili mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz." ifadesini kullandı.

"Asıl suçlu olan suça sürükleyen nedenlerdir"

"Suça sürüklenen çocuklar"a ilişkin sorular üzerine Tunç, gerek suç mağduru gerekse suça sürüklenen çocukların "onarıcı adalet" anlayışı içerisinde üstün yararları gözetilerek, adli süreçlerden örselenmeden yararlanabilmeleri adına önemli düzenlemelerin hayata geçirildiğini bildirdi.

Çocuklara yönelik iyileştirici düzenlemeler adına çocuk adalet merkezleri, çocuk izlem merkezleri, çocuk teslim merkezlerinin açıldığını anımsatan Tunç, bazı olaylar nedeniyle "suça sürüklenen çocuklar" konusunda caydırıcılık adına yeni bir düzenleme yapılıp yapılmayacağının kamuoyunda tartışılmaya başlandığını ifade etti.

"Suça sürüklenen çocukların hangi cezaya nasıl çarptırılacağı Türk Ceza Kanunu'nun 31. maddesinde düzenlenmiş." bilgisini aktaran Tunç, bu kapsamda 12 yaş altı çocuklara ceza verilmediğini, 12-15 yaş arası çocuklara yarı oranında indirim, 15-18 yaş arası çocuklara ise cezalarında 3'te 1 oranında indirime gidildiğini söyledi.

Bakan Tunç, konuyla ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Öncelikle bizim dikkate almamız gereken suça sürükleyen nedenleri ortadan kaldırmak. Asıl suçlu olan suça sürükleyen nedenlerdir, bu nedenleri ortadan kaldırmaya çalışmak lazım. Bu konuda Meclis araştırma komisyonu kuruldu, çok önemli bir çalışma sergileyecek. Komisyonun nedenlerin araştırılması ve bu konuda mevzuatta yapılması gerekenler, uygulamada yapılması gereken hususlarla ilgili Meclisimizin raporunu takip edeceğiz."

"Endeks objektif kriterlere dayanmıyor"

"Türkiye'nin hukukun üstünlüğü endeksinde gerilerde olduğu" iddiasına ilişkin konuşan Tunç, söz konusu endeksin ABD merkezli bir kuruluş tarafından yayımladığını, endekste Türkiye'nin 118. sırada gösterildiğini belirtti. Demokratik seçimlerin dahi olmadığı bazı ülkelerin listede Türkiye'den yukarıda gösterilmesinin "endeksin objektif kriterlere dayanmadığını" gösterdiğini belirten Tunç, endeksin çok sayıda çelişkiyi barındırdığını söyledi.

Endekste Türkiye'nin üzerinde gösterilen bazı ülkelerle Türkiye'nin kıyaslanmasının mümkün olmadığına işaret eden Tunç, "Seçimlerin olmadığı, demokrasinin olmadığı, yargılamaların nasıl yapıldığını bildiğimiz ülkeleri Türkiye'nin üzerinde göstermek çok büyük haksızlık. Bu yargı mensuplarına da haksızlık." diye konuştu.

"Basın özgürlüğü endeksinde de Türkiye'nin gerilerde olduğu" yönündeki söylem üzerine Tunç, "Basın özgürlüğü endeksinde de İsrail'in altında gösteriliyor, Türkiye. Doğru mu bu sizce? İsrail'de gazetecinin yaşam hakkı yok ki. Son 2 yılda 250'den fazla gazeteciyi öldüren bir İsrail var. Nasıl basın özgürlüğünde Türkiye'nin üzerinde olabilir? Bu endeksler belli çevrelerce Türkiye aleyhinde propaganda yapmaya yönelik yapılan listeler." görüşünü paylaştı.

Bakan Tunç, söz konusu endeksleri paylaşan derneklere bağış yapan ülkelerin endekste üst sıralarda yer aldığını belirterek, Adalet Bakanlığı bütçesinde bunlara ödenek olmadığını kaydetti.

"Kuyu tipi cezaevi bizde yok"

Milletvekillerinin kendisine "Kira uyuşmazlıklarında hakem heyeti olamaz mı?" sorusunu yönelttiğini belirten Tunç, kira uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk uygulamasının 1 Eylül 2023'te hayata geçirildiğini hatırlattı.

Uygulama sayesinde kira uyuşmazlıklarında 144 bin 695 dosyada uzlaşma sağlandığını bildiren Tunç, 289 bin 390 kiracı ve kiralayanın adliyeye gitmeden barıştığını söyledi.

Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini geliştirmek istediklerini ifade eden Tunç, "2013'ten bu yana yaklaşık 8 milyon civarında dosya arabulucunun önüne gitti, 5 milyona yakını anlaşmayla sonuçlandı. Yani bu yüzlerce mahkemenin vereceği karara isabet eden bir durum. Hem hızlı sonuca ulaşmayı hem de vatandaşlarımızın barışarak haklarına kavuşmasını önemsiyoruz. Arabuluculuğu hukuk yargılamalarını daha etkin hale getirebilmek için bazı düzenlemeler taslaklarımız da olacak." diye konuştu.

Tunç, cezaevlerindeki idare ve gözlem kurulu değerlendirme sistemine yönelik eleştirilerle ilgili şunları kaydetti:

"Hastalık nedeniyle infazın ertelenmesi konusu Ceza İnfaz Kanunu'nun 16. maddesi gereğince gerçekleşiyor. Tam teşekküllü eğitim araştırma hastanelerinden alınan raporun adli tıp tarafından onaylanmasıyla beraber bu infaz ertelemeleri gerçekleşiyor. Öyle bir propaganda yapılıyor ki sanki hiç bu raporlar verilmiyor ya da bu raporlar hiç dikkate alınmıyor ve bu hiç uygulanmıyor gibi bir algı oluşturuluyor. 2024-2025 yılları arasında toplam ceza tehiriyle tahliye edilen 1353 kişi var, hastalık nedeniyle. Çok insani bir durum.

İyi hal değerlendirmelerinde sanki herkese olumsuz karar veriliyormuş gibi algı da oluşturuluyor. Toplam olumsuz karar oranı 1 Ocak-30 Eylül tarihleri arasında yüzde 6. Yüzde 94 iyi halli olarak değerlendirilmiş ve koşullu salıverilmesine karar verilmiş. 2021-2025 arası 1 milyon 535 bin değerlendirme yapılmış ve yüzde 93,78'i olumlu sonuçlanmış. Burada kaldırılmamış disiplin cezaları nedeniyle olumsuz sonuçlanan değerlendirmeler de oluyor."

"Kuyu tipi cezaevi bizde yok." ifadesini kullanan Tunç, "S" tipi kapalı ceza infaz kurumlarının, çağdaş infaz rejimine ve uluslararası standartlara uygun, yeterli düzeyde güvenlik önlemleri bulunan, hükümlülerinin gereksinimlerine göre bireysel, grup halinde veya toplu olarak iyileştirme yöntemlerinin uygulanabileceği, AİHM kararlarına uygun büyüklükte havalandırma ve yaşam alanlarının bulunduğu, aydınlatma problemi bulunmayan ve 1-3 kişilik odalardan oluşan yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları olduğunu söyledi.

"Soruşturmayı sonuna kadar takip ediyoruz"

Bakan Tunç, Van Gölü kıyısında cansız bedeni bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş'in ölümüne ilişkin soruşturmayla ilgili şu açıklamalarda bulundu:

"Bunu takip ediyoruz. 27 Eylül 2024'te kaybolmuştu. 18 gün sonra cansız bedenine ulaşılmıştı. Sonrasında Van Adli Tıp ve İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunca, ölümün suda boğulma şeklinde gerçekleştiği, cinsel saldırı olmadığı yönünde rapor verildi. 'Zehirlenme, travmatik bir durum söz konusu değil' denildi. Vücudundan 67 örnek alınmıştı. Burada 2 farklı DNA ile ilgili, ilk raporda da var, kamuoyuna yansımadığı için. Bu DNA'ların acaba gölden çıkarılırken bir bulaş mı olduğu, bunların hepsi araştırıldı. Bir eşleşme söz konusu olamadı. Bir cinsel saldırı bulgusu yok muayenesinde. Şimdi burada özellikle tabii dijital kayıtlar incelendi. Benim buradan soruşturmanın detayıyla ilgili bilgi vermem çok mümkün değil.

Bu dijital arama kayıtları vesaire, burada özellikle cep telefonunu önemsiyoruz. Orada eğer cep telefonundaki kayıtlarda bir delile ulaşılabilir mi? Fail varsa eğer oradan ulaşılabilir. İspanya'yla görüştük. Orada bu programın olduğu bize ifade edilmişti. İspanya Adalet Bakanı ile de İspanya ziyaretimde bizzat görüştüm. Takip ediyoruz. Cep telefonuyla ilgili görevlendirmeleri yaptık. Bu program çözüldüğünde oradan çıkacak delilleri bekliyoruz. Soruşturmayı sonuna kadar takip ediyoruz. Ailesinin hassasiyetini de biliyoruz."

Yeni anayasa ihtiyacı

Yeni anayasa ihtiyacı konusuna da değinen Tunç, ülkenin darbe Anayasa'sı ile yönetildiğini, Anayasa'da 184 değişiklik yapıldığını, yeknesaklığının bozulduğunu söyledi.

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı getirilmesinin ardından, yapılan başvurularda Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararları üzerine yüksek mahkemeler arasında da tartışmaların olduğunu belirten Tunç, ileride başka tartışmaların da yaşanabileceğini dile getirdi.

Anayasa'da yapılan değişikliklerle demokratikleşme adımları atıldığını belirten Tunç, "Yeni anayasa ihtiyacını hepimiz söylüyoruz. Bunun yapılması konusu uzlaşmaya tabi olan bir husus. Mecliste uzlaşma olmadan bir anayasa yapmamız mümkün değil." ifadelerini kullandı.

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir." sözlerinin çokça kullanıldığını söyleyen Tunç, "Bizim hukuk devletinden anladığımız yargı bağımsızlığıdır, tarafsızlığızdır, yargının adaleti hakkıyla tecelli ettirmesidir." diye konuştu.

Geçmişte 28 Şubat, 27 Mayıs yargı dönemlerinde yaşananlara atıf yapan Tunç, şimdiki yargının milli iradeye saygı duyduğunu belirterek, "Bugünkü yargı her zamankinden bağımsız ve tarafsızdır. Darbeciden de vesayetçiden de yolsuzluktan da hesap soran, hiçbir ayrımcılığa müsaade etmeyen bir yargıdır." dedi.

Plan ve Bütçe Komisyonunda, Adalet Bakanlığının 2026 yılı bütçesinin yanı sıra Hakimler ve Savcılar Kurulu, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Türkiye Adalet Akademisi, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ile Danıştay'ın 2026 yılı bütçeleri kabul edildi.

Anadolu Ajansı