Güvenliğin bedelinin yalnızca rakamlarla değil, vatan evlatlarının canı, emeği ve fedakarlığıyla ödendiğine vurgu yapan Güler, "Bu bağlamda kamuoyunda hassasiyet oluşturan İskenderun'da şehit olan 2 evladımızdan, mağarada şehit düşen 12 kahramanımıza kadar bütün olaylar operasyonel, idari ve teknik boyutlarıyla tek tek incelenmiş, hiçbir ayrıntı görmezden gelinmemiştir." diye konuştu.
Güler, Bakanlık, Kuvvet Komutanlıkları ve ilgili tüm kurumların oluşabilecek zafiyet alanlarını tespit ettiğini belirterek, "İskenderun Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığında 2 Mehmetçiğimizin şehit olduğu olaya dair araştırma süreci büyük bir hassasiyette yürütülmüş, kastı, kusuru veya ihmali tespit edilen alay ve tabur komutanları dahil 4 personelin Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiği kesilmiş, 8 personele kusur derecelerine göre çeşitli disiplin cezaları verilmiştir. Adli süreç de İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından yürütülmektedir." ifadelerini kullandı.
Her bir şehidin isim isim, aile aile takip ettikleri emanet, hem milletin vicdanına hem de tarihe vermek zorunda oldukları bir sorumluluk olarak değerlendiren Güler, personelini görev esnasında kaybeden her komutanın geride kalanlara bir manevi miras olacak şehadet mertebesinin verilmesi için gerekli tüm işlemleri titizlikle kayıt altına aldığını söyledi.
Ölüm veya yaralanma ile sonuçlanan her olayla ilgili adli ve idari soruşturma açıldığını belirten Güler, olayın en ince ayrıntısına kadar araştırılarak sorumluluğu tespit edilenler hakkında gerekli işlemlerin yapıldığını bildirdi.
Özellikle intihar vakalarına ilişkin TSK'de uzun yıllardan beri uygulanan yöntemlerin olduğunu aktaran Güler, şunları söyledi:
"İntihar vakası tespit edildiği andan itibaren derhal ailesine haber veriyoruz. Ailesi, 'gelmek istemiyorum' dese dahi biz bütün masraflarını karşılayarak aileyi birliğe getiriyoruz. Orada bir salonu kendilerine tahsis ediyoruz. Şehidimizin bütün arkadaşları, hepsi oraya seçiliyor, kendileri girmek isteyenlerin hepsi oraya giriyor. Hiçbir subay, astsubay, rütbeli olmadan onlar orada kendileriyle oturuyor, dertleşiyor. En sonunda kapıyı açıyorlar, 'Evet ben buna razı oldum ya da hayır ben razı değilim kardeşim, mahkeme devam etsin' diyor. Kendisi zaten demese de mahkeme devam ediyor. Ama aile mutlaka olayın tamamını en yakın arkadaşlarından dinliyor. Yani bu kağıt üzerinde kalan bir prosedür değil, uygulamada taviz vermediğimiz bir ilkedir. Mutlak suretle her intihar vakasında uygulanmaktadır."
Güler, komisyondaki milletvekillerinin, "Genelkurmay Başkanı'nın adını kimsenin bilmediğine" ilişkin eleştirisi üzerine, "Bence sayın vekillerim eğer gerçekten böyleyse bundan da memnuniyet duymamız lazım. İşte 'ordu siyasallaştı' diyorsunuz ya. Siyasallaşmadığının görüntüsü de budur diyorum. Yani bugün sizler eğer Genelkurmay Başkanı'nın ismini bilmiyorsanız çok iyi bir gelişme bu." yanıtını verdi.
Milli Savunma Üniversitesinin (MSÜ) yapısına ilişkin soruları da yanıtlayan Güler, MSÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu'nun en zor dönemde görevi üstlendiğini ve gece gündüz çalıştığını söyledi.
Harp Okullarında dekanların sadece akademik eğitimden sorumlu olduğunu, onun dışındaki tüm faaliyetlerin tümgeneral ve tümamiral rütbesindeki Harp Okulu Komutanları tarafından yürütüldüğünü anlatan Güler, MSÜ'de şu anda 753 asker, 529 sivil olmak üzere 1282 akademik personelin görev yaptığını aktardı.
Uzman çavuşlarla ilgili sorulara da değinen Güler, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yer alan her uzman çavuşun 55 yaşına kadar görevine devam etme hakkı olduğunu, daha önce ayrılmak isterse bunun kendi talebi doğrultusunda gerçekleştiğini ifade etti.
Bakan Güler, sözleşmeli erlerin maaşının 46 bin lira olduğunu, 7 yıl çalıştıktan sonra ayrılabildiklerini ve 7'nci yılını tamamlayıp ayrılmak isteyen her sözleşmeli ere 1 milyon 486 bin lira ikramiye verildiğini söyledi.
Yaklaşık 3 yıldır nitelikli personellerden sözleşmeli er ve erbaşlardan uzman çavuş, uzman çavuş rütbesinde olanların astsubay, astsubay rütbesinde olanların ise teğmen rütbesine yükseltildiğini belirten Güler, "Bu çerçevede 2023 yılında 2 bin 364 sözleşmeli erbaş ve erimizi uzman çavuş yapmışız. 2024'te 4 bin 788 sözleşmeli eri uzman çavuş yapmışız. 2025'te de şu anda onların faaliyetleri devam ediyor, sınavı geçenlerin hepsini uzman çavuş yapacağız." diye konuştu.
Askeri sağlık sistemine ilişkin sorular üzerine Güler, "Askeri hastanelerin açılması için çok yoğun bir çalışma var. Özellikle tabip ihtiyacımızı karşılamak için GATA'daki üniversitede 744 öğrencimiz okuyor. Bu sene 147 tabibimiz mezun oldu ve bunların hepsini kıtalarımıza gönderdik." dedi.
Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri kargo uçağı
11 Kasım'da Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen ve içerisindeki 20 askerin şehit olduğu C-130 tipi askeri kargo uçağına ilişkin soruları yanıtlayan Güler, "13 ABD'den direkt aldığımız, 6 da Suudi Arabistan'dan aldığımız olmak üzere toplam 19 C-130 uçağımız var." diye konuştu.
Havacılıkta "eski uçak", "yeni uçak" diye bir şeyin olmadığını vurgulayan Güler, "Yani bugün ben 2025 model parçayı takıyorsam, motoru koyuyorsam üstüne uçak 2025 tarihli. Böyle bir şey bu. Çünkü çok ince ve çok zor ve çok ağır bakımlardan geçiyorlar. Yani eski uçak diye bir uçağımız yok bizim." ifadelerini kullandı.
Güler, uçaklarda 30-40 yıl sonrasında kaza riskinin arttığına ilişkin iddia üzerine de "Görmek isteyen arkadaşlarımız varsa bizim bakım merkezlerini gezdirebiliriz. Böyle bir riski olsa kabul eder miyiz? Böyle bir şey olabilir mi? Ben biniyorum, kendim biniyorum. Birisi 'C-130'a hiç bindin mi' diye sordu. Hayatımız onlarda geçti" yanıtını verdi.
Bahse konu uçakların dünyanın en emniyetli uçakları olduğunu ifade eden Güler, bu uçakların toprak yol dahil hepsine inip kalkma özelliğinin bulunduğunu söyledi.
C-130 uçağının 70 ülkede kullanıldığını ifade eden Güler, söz konusu uçaklardan 2011 ve 2012 yıllarında Suudi Arabistan'dan 6 adet alındığını belirtti. Bu uçaklara hemen hemen bütün teknik aksamlarının değiştirilmesine yönelik TUSAŞ tarafından geliştirilen Erciyes projesinin uygulandığını dile getiren Güler, "6 tane uçağımız, düşen de dahil hepsine Erciyes projesi uygulandı." dedi.
Düşen uçaktaki pilotlardan birinci pilotun 6 bin 209 saat, ikinci pilotun ise 2 bin 312 saat uçuş deneyimine sahip olduğunu aktaran Güler, "Uçağın normal yükle kalkış kapasitesi 20,2 ton, yolcu hariç. O gün uçağa yüklenen toplam yük 5,7 ton." diye konuştu.
Düşen uçağın kara kutularının bulunarak üzerinde çalışmaların devam ettiğini söyleyen Güler, "TUSAŞ şu anda çalışıyor. Geçen hafta kendileriyle görüştük. 2 aylık bir süreye ihtiyacımız var dediler. Açıklanırsa biz de hepsini açıklayacağız." ifadesini kullandı.
"Tahkikat titizlikle yürütülüyor"
Pençe-Kilit Harekat bölgesi 852 rakımlı tepede bulunan mağaradaki arama/tarama faaliyeti sırasında 12 askerin şehit olmasına ilişin sorular üzerine Güler, söz konusu harekatın başlarında şehit olan 3 askerden 2'sinin cenazesinin bulunarak ailelerine teslim edildiğini, Üsteğmen Melih Bozkurt'un cenazesinin ise aranmaya devam edildiğini belirtti.
Bir teröristin ifadesindeki Bozkurt'un cenazesinin kapatılan bir mağarada olduğu bilgisi üzerine oradaki komutanlığın söz konusu bölgede çalışma yaptığını anlatan Güler, 5 gün boyunca keşif köpeğiyle mağarada arama yapıldığını, sonrasında ise mağaraya giriş yapıldığını söyledi.
Güler, ilk olarak mağaraya giren 10 kişilik gruptan 6 askerin, daha sonra yardım istenmesi üzerine diğer askerlerin şehit olduğunu belirterek, olaya ilişkin tahkikatın titizlikle yürütüldüğünü vurguladı.
Komisyonda yapılan görüşmelerin ardından Milli Savunma Bakanlığının 2026 yılı bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporlarının yanı sıra Akaryakıt İkmal ve NATO Pol Tesisleri İşletme Başkanlığının Sayıştay raporu kabul edildi.