Anasayfa

'Diyanet, Cin Tartışmalarında Görevini Yapmıyor'

Gazeteci Emre Erciş'in sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirme, Türkiye'de uzun süredir tartışma konusu olan "cin" söylemlerini yeniden gündeme taşıdı. Bir sosyal medya hesabından yapılan "Cinlerle iletişime geçtiğini iddia eden bir şahıs, cinle tartıştı ve cini tehdit etti." paylaşımına tepki gösteren Emre Erciş'in paylaştığı bilgiler, sadece bireysel bir eleştiri değil; aslında Diyanet'in yıllardır boş bıraktığı bir alanın tarikatlar, muskacılar, sahte hocalar ve büyücüler tarafından nasıl doldurulduğuna dair ciddi bir uyarı niteliği taşıyor.

Haber Giriş : 2025-12-08T15:24, Son Güncelleme 2025-12-08T15:31

Sosyal medyada dünden bu yana yayılan "Cinlerle iletişime geçtiğini iddia eden bir şahıs, cinle tartıştı ve cini tehdit etti." başlıklı bir paylaşım oldukça ilgi görüyor. Sadece bir hesaptaki görüntülenme sayısı 5 saatte 500 bini buldu

Gazeteci Emre Erciş'in ifadelerine göre toplumun en zayıf damarlarından biri olan "cin" başlığı, bilimsel temeli olmayan ve dini ilimlerle bağdaşmayan iddialar üzerinden bir kazanç kapısına dönüştürülmüş durumda. Havas kitapları, muska ticareti, "cin çıkarma" seansları, çeşitli tarikat ve cemaatlerin bu başlık üzerinden yürüttüğü faaliyetler, hem dini hem toplumsal açıdan ciddi zararlar doğuruyor. En önemlisi ise, bu boşluğu doldurması gereken kurumun, yani Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu konuda yeterli ve net bir tutum ortaya koymadığı yönündeki eleştiriler.

Dört Mezhebin Ortak Görüşü: "Cinlerle Temas İddiası Geçersizdir"

Erciş'in paylaştığı kaynaklara göre Sünni fıkhın dört mezhebinde de konu son derece açıktır:

Cinleri peygamberler dışında kimse göremez; onlarla konuştuğunu, onları yönettiğini veya emir verdiğini iddia eden kişi ya yalancı ya da akılca kusurlu kabul edilir. Bu kişilerin şahitliği düşer, sözlerine itibar edilmez.

Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbeli kaynaklarından aktarılan görüşler, tarih boyunca İslam alimlerinin bu konudaki tutumunun net olduğunu gösteriyor:

Bu tür iddialar büyücülerin, sahtekarların yöntemleri olarak kabul edilmiş; toplumun inancını sömüren tehlikeli pratikler kategorisinde değerlendirilmiştir.

Bugünkü Sorun: Sessizlik Boşluk Yaratıyor

Sorun tam da burada başlıyor. Fıkhın açık hükümlerine rağmen bugün Türkiye'de cin çıkarma, muska yazma, "cinler bana göründü", "bana vahiy gibi bilgiler geliyor" diyen kişi sayısı hiç az değil. Üstelik bu kişiler çoğu zaman geniş kitlelere hitap eden şeyhler, tarikat liderleri veya kendisini "hoca" olarak tanıtan şahıslar.

Diyanet İşleri Başkanlığı, toplumdaki dini bilgi kirliliğini gidermekle yükümlü bir kurum olarak bu konuda açık, kapsamlı ve sürekli bir bilgilendirme çalışması yürütmek zorunda. Ancak mevcut durumda Diyanet'in bu alanda yeterince aktif olmadığı yönünde yaygın bir kanaat var. Bu boşluk ise tarikatlara, muskacılara ve sözde "hocalara" alan açıyor.

Toplumsal Risk Artıyor

Erciş'in de vurguladığı gibi mesele sadece dini bir tartışma değil; toplumsal bir güvenlik sorunu haline geliyor. İnsanlar psikolojik açıdan istismar ediliyor, korku üzerinden yönlendiriliyor, para karşılığında sözde "manevi hizmetler" satılıyor. Bazı durumlarda aile düzeni bozuluyor, insanlar tedavi yerine muskacılara başvuruyor, hatta çocuklar bile bu tür uygulamaların içine çekiliyor.

Diyanet bu konuda açık ve güçlü bir söylem geliştirmediği sürece, toplumun dini duyguları üzerinden yürütülen istismar devam edecektir.

Görev Diyanet'indir Ama Diyanet Görevini Yapmıyor

Dört mezhep açıkça "cinlerle temas iddiaları geçersizdir" derken; bugün bir kişinin "cin bana göründü", "onları yönetiyorum", "cin çıkarma seansı yapıyorum" gibi ifadelerle geniş kitleleri etkilemesi, hem dini açıdan hem hukuki ve toplumsal açıdan ciddi bir problemdir.

Diyanet'in, Erciş'in de işaret ettiği bu tehlikeyi görmezden gelmesi mümkün değildir.
Toplumda bilgi kirliliğini gidermek, dini gerçekleri net bir dille anlatmak ve istismarın önüne geçmek için Diyanet'in acilen kapsamlı bir çalışma yürütmesi gerekmektedir.

Aksi halde bu boşluğu sözde hocalar ve istismarcılar doldurmaya devam edecek; toplum ise her geçen gün daha fazla zarar görecektir.

Memurlar.Net