Uzun yıllardır Türkiye'deki deprem hareketliliğini izleyen Almanya'nın Potsdam kentindeki GFZ Helmholtz Jeofizik Araştırma Merkezi (GFZ) uzmanları, İstanbul ve çevresine ilişkin çarpıcı bir değerlendirme yayımladı.
DW Türkçe'nin aktardığı araştırmaya göre, İstanbul'un güneyinde yer alan Marmara Denizi altındaki tektonik gerilim artmaya devam ediyor ve bu durum önümüzdeki yıllarda büyük bir deprem riskini artırıyor.
GFZ'den Patricia Martinez-Garzon liderliğindeki araştırma ekibi, 23 Nisan 2025'te Marmara Denizi'nde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremi temel alarak ayrıntılı bir çalışma yürüttü. Araştırmacılar, 2007 yılından bu yana bölgede meydana gelen depremleri inceleyerek yer altındaki gerilim birikimini analiz etti. Çalışmanın sonuçları, dünyanın saygın bilimsel yayınlarından Science dergisinde makale olarak yayımlandı.
Araştırmaya göre Marmara Denizi'nde, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın batı bölümünü oluşturan Marmara Fayı bulunuyor. Bu bölgede Anadolu Plakası, Avrasya Plakası'nın yanından batıya doğru hareket ediyor. Ancak fayın bazı kesimlerinde plakaların birbirine daha güçlü şekilde "takılması", uzun vadede büyük gerilimlerin birikmesine neden oluyor.
Bilim insanları, İstanbul'un güneyinde yer alan ve Prens Adaları olarak bilinen Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedefadası altındaki fay segmentinin büyük ölçüde kilitli olduğunu belirledi. Bu tür kilitli segmentlerde küçük depremlerle rahatlama yaşanmadığı için, biriken enerjinin daha büyük bir depremle açığa çıkma ihtimali yükseliyor.
Araştırmada, Marmara'nın batı ve orta kesimlerinde çok sayıda küçük depremin kaydedildiği, buna karşın Prens Adaları segmentinde uzun süredir belirgin bir sismik hareketlilik gözlenmediği vurgulandı. Uzmanlara göre bu durum, İstanbul'un güneyinde yer altında ciddi bir tektonik gerilim biriktiğine işaret ediyor.
Çalışmanın yöneticisi Martinez-Garzon, Marmara Fay Hattı'nın kısmen faaliyete geçtiğini ve bu hareketliliğin doğuya doğru, İstanbul'un güneyindeki kilitli Prens Adaları segmentine yöneldiğini belirtti.
Araştırma ekibinden Marco Bohnhoff ise Marmara Fayı'nın "kritik derecede yüklü" olduğunu ifade ederek, Nisan ayında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin bu birikimi yalnızca sınırlı ölçüde azalttığını söyledi. Bohnhoff, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın Marmara bölümünde 1766'dan bu yana 7 ve üzeri büyüklükte bir deprem yaşanmadığını hatırlatarak, bir sonraki büyük depremin İstanbul'un güneyi ya da güneybatısında meydana gelebileceğini dile getirdi.
Bilim insanları, olası bir depremin büyüklüğünün 6 civarında olabileceği gibi, daha büyük bir depremi tetikleyebilecek bir öncü sarsıntı da olabileceğine dikkat çekiyor.
Uzmanlar ayrıca, Marmara Denizi altındaki sismik faaliyetlerin daha sağlıklı izlenebilmesi için gerçek zamanlı veri toplama kapasitesinin artırılması gerektiğini vurguluyor. Deniz tabanına kalıcı ölçüm istasyonları kurulması, ek sondaj kuyuları açılması ve fiber optik sensörlerin devreye alınması öneriler arasında yer alıyor.
GFZ'nin, yaklaşık on yıldır AFAD ile birlikte GONAF Gözlemevi ve sondaj kuyusu sismometre istasyonlarını koordine ederek Türkiye'de kapsamlı deprem araştırmaları yürüttüğü de hatırlatıldı.