İki büyük konfederasyonun dışında, kamu görevlileri arasında örgütlü daha küçük sayıda üyeye sahip konfederasyonlar ise çalıştaya davet edilmemiştir. Bu çerçevede çalıştay'da önemli bir temsil sorunu daha başlangıçta oluşmuş olup, bu konuda hem hükümet kanadının hem de sendika kanadının gerekli özeleştiriyi yaptıktan sonra suçlamalarda bulunması kanımızca daha uygun olacaktır.
Memurlar.net olarak, kamu görevlilerin zaten grev hakkına sahip olduğu yönündeki yaklaşımı ise doğru bulmamaktayız. Zira, memurun işe gelmeyerek fiili duruma dönüştürdüğü grev hakkı, Danıştay kararları sonrasında oluşmuştur. Ancak toplu sözleşme ve grev hakkının yasal bir alt yapıya kavuşturulması gerekmektedir. Zira her hizmet kolunda grev hakkı gibi bir hak işçilere dahi tanınmamıştır.
Hali hazırdaki işçi sendikalarına ilişkin uygulamada, her sektörde grev kararı alınamamaktadır. Örneğin 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 29. maddesine göre ulaştırma hizmetlerinde, 30. maddesine göre ise hastane ve eğitim-öğretim kurumlarında grev kararı alınamamaktadır.
İşte bu nedenden dolayı, memura verilecek hakta, yılların birikimi ile oluşmuş olan işçi sendikacılığına bakılarak, hangi hizmet kollarında ve hangi işyerlerinde grev ve lokavt kararının alınmayacağının, hangilerinde alınabileceğinin ve daha bir çok detayın yasal bir statüye kavuşturulması gerekmektedir.