Anasayfa

Erdoğan'ın gizli kalmış yönleri kitap oldu

Haber Giriş : 2010-04-01T07:51, Son Güncelleme 2018-03-27T00:42

MURAT PAZARBAŞI Ankara

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tüm görüşmelerine katılarak, tarihi olaylara tanıklık eden Başbakan Başmüşaviri Doç. Dr. Yalçın Akdoğan, gün yüzüne çıkmamış bir çok tarihi anları, olayları ve isimleri “Tarihe Düşülen Notlar” isimli kitabında gün yüzüne çıkardı. Akdoğan, Yeni Türk Lirası'na (YTL) geçildiği sene Erdoğan'ın Bankamatik'ten 600 YTL çektiğini ve ilk olarak eşine çiçek aldığını belirtti. Erdoğan'ın tarihi görüşmelerini ve özel anlarını kaleme alan Akdoğan, Brüksel'de 17 Aralık zirvesinde yaşananların “perde arkası” ile birçok anıyı kitaplaştırdı.

Erdoğan'ın önsözüyle yayıma hazırlanan 354 sayfalık kitapta, zirvenin perde arkası ve birçok anı ile diyalog gün yüzüne çıkıyor. Erdoğan, “Tarihe Düşülen Notlar” isimli kitapta yazdığı önsözde AB'ye göndermede bulunuyor.

‘İkircikli konuşmaz'

Akdoğan, kitabında Erdoğan'ın liderlik özelliklerine ilişkin şu görüşlere yer verdi:

“17 Aralık Erdoğan'ın uluslararası düzeyde liderliğini Avrupalılara da ispat ettiği gündür. Erdoğan, ben merkezci bir insan değildir. Söyleyecek sözü olan herkesi dinler, yapılacak her türlü katkıya açıktır. Pratik ve pragmatik bir liderdir ama oportünist değildir. Halkçı bir liderdir ama popülist değildir. Erdoğan, gizli gündemi olan, ikircikli konuşan, nabza göre şerbet veren birisi değildir. İçeride konuştuğu ile dışarıda konuştuğu aynıdır. Son derece düzenli ve tertipli bir kişiliktir. Evinde her şeyin yeri bellidir, çantası ve masası sürekli düzenlidir.”

Akdoğan, kitabında Erdoğan'ın diğer ülke liderleriyle olan diyaloglarına da yer verdi. Akdoğan, İtalya Başbakanlığı'na gerçekleştirilen ziyarette Berlusconi'nin, Erdoğan'a bir kutu kravat hediye ettiğini ve Erdoğan'ın, kravatların desenini pek beğenmediğini kaleme alarak, şunları aktardı:

Berlusconi: Kravatları sakın başkasına hediye etmeye kalkma. Arkalarına isim yazdırdım. Para vermediğin anlaşılır.

Erdoğan: Madem özel yaptırıyorsun, bari biraz şık bir şeyler yaptırsaydın.

Berlusconi: Çizgililer 10 yıl önce modaydı.

Erdoğan: Daha geçen hafta Roma'dan aldık bunları.

Milliyet

Ümit ÇETİN

17 Aralık 2004'te Brüksel'de AB ile ilişkileri tamamen kesmenin eşiğinden döndüğü o gecede, Başbakan Tayip Erdoğan'ın, “Kendi ipimi kendim çekerim, başkasına çektirmem” sözünün rol oynadığı ortaya çıktı.

TÜRKİYE'nin 17 Aralık 2004'te Brüksel'de AB ile ilişkileri tamamen kesmenin eşiğinden döndüğü o gecede, Başbakan Tayip Erdoğan'ın, “Kendi ipimi kendim çekerim, başkasına çektirmem” sözünün rol oynadığı ortaya çıktı. Göreve başladığından bu yana Erdoğan'ın yanından ayrılmayan ve günlüklerini tutan danışmanı Yalçın Akdoğan o dönemde yaşananları, “Tarihe Düşülen Notlar” isimli kitabında kamuoyuyla paylaştı. Erdoğan'ın yanı sıra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün sözlerinin de yer aldığı kitapta o gece yaşananlar Akdoğan'ın kaleminden özetle şu ifadelerle tarihe geçti:

“Erdoğan ilk olarak Brüksel'e gelen milletvekillerini toplantıya çağırıyordu. CHP ve Ak Parti'li yaklaşık 40 milletvekili masa etrafında toplanıyordu. Erdoğan, durumu milletvekillerine özetleyerek, böyle bir bildiriyi kabul edemeyeceklerini anlatıyordu. Erdoğan, Güney Kıbrıs'ın tanınması gibi bir durumun sonuçlarının kabul edilemez olacağını, tazminat davaları ve işgalci durumuna düşmek gibi sıkıntıları göğüsleyemeyeceğimizi anlatıyordu. Erdoğan, ‘Dans ediyorlar, dürüst davranmıyorlar' yorumunu yapıyordu.

Erdoğan, ellerinden gelen her şeyi bu süreçte yaptıklarını ama Türkiye'nin milli çıkarlarından taviz veremeyeceğini belirtiyordu. Abdullah Gül, ‘Ya bize yok diyemedikleri için bu şartları öne sürüyorlar ya da 600 bin Rum'la Hıristiyan dayanışması yapıyorlar' diyordu. Abdullah Gül'e göre AB, 30 senedir çözülmeyen sorunu fırsatçılıkla çözmeye çalışıyordu.

Rest çekiyor

Oysa, AB bunu kaldırabilecek bir siyasi cesarete sahip değildi. Erdoğan da bu düşünceyi şöyle dile getiriyordu: ‘Kendi ipimi kendim çekerim başkasına çektirmem.' Tek tek milletvekillerine görüşlerini soruyordu. Milletvekilleri durumu anlayışla karşıladıklarını belirttiler. Türkiye, büyük bir ülkeydi ve bu tür dayatmalara göz yumamazdı. Hollanda Dışişleri Bakanı Bot, ‘İşinize gelirse' türünden bir tavır içindeydi. Erdoğan, ekibine dönerek, ‘Neyi anlatmaya çalışıyorsunuz? Değiştirebileceğiniz bir şey yok. Bilerek bir şey yapmaya çalışıyorlar. Beyhude uğraşmayın” diyordu. Erdoğan ellerini birbirine çarparak Bot'a dönüyor ve ‘Bye bye. Ben gidiyorum' diyordu. Bot şaşkınlık içindeydi sadece, ‘Basın açıklaması yapmayacak mısınız?' diyebiliyordu. Erdoğan ‘açıklama falan da yapmıyorum ben gidiyorum' diyerek, Bot'u salonda bırakıp dışarı çıkıyordu.

Volkan Vural, tebessüm ederek bir ricada bulunuyordu, ‘Efendim basın toplantısını birkaç saat sonra yapsak. Biraz onlara da bize de düşünecek zaman tanısak'. Erdoğan gülerek, ‘Volkan Bey bakın ben, (bye bye) dedim rahatladım. Siz de vedalaşın rahatlayın' diyordu. Erdoğan, iki günlük maratonu, ‘Yüzde 100 beklentilerimizi aldığımızı söylersem yanlış olur. Ama başarılı olduk' diye özetledi.”

Hürriyet
memurlar.net