DOST-DER Başkanı Hüseyin Mutlu, "Ülkemiz otuz yıldır bir kaos ortamı yaşıyor. Bu toprakların kurucu unsurlarından birinin inkar edilmesi ile başlayan bir sürecin ülkemizi getirmiş olduğu nokta bütün aklı selim insanların üzerinde düşünmeyi gereken noktadır. Kimden ve nereden gelirse gelsin zulme karşı durma gibi bir mükellefiyete sahip bir inancın müntesipleri, yıllardır bu ülkenin bir coğrafyasında yaşananlara karşı gerekli hassasiyeti gösteremediler. Bugün yaşanan her ne varsa hepsinden önce bizler sorumluyuz. İslam gibi, inananlarını kardeş yapan bir dinin gereğini yerine getiremediğimiz için suçluyuz." diye konuştu.
Bugün, Türk insanını faşizan baskılarla sindirmeye çalışan gayr-i meşru totaliter bir yapının, Türkiye'nin gelmiş olduğu noktada ideolojik olarak anlamsızlaştığı ve muhataplarına şiddetten başka bir alternatif sunamadığının aşikar olduğunu savunan Mutlu, şöyle devam etti: "Uğruna mücadele ettiği insanlarını cehalete mahkûm etmek gibi bir ataleti bayraklaştıranların bölge halkı tarafından da kabul görmediği ortada. Sivillere ve masumlara yönelerek acziyetini gösteren terör örgütünün tedhiş ve kaos ortamıyla yapmaya çalıştığı şey ülke insanının umuduna ve geleceğine ipotek koymaktır. Oysa yüzyıllardır olduğu gibi, kederi ve sevinci aynı özveri ile paylaştığımız, her rengi milletimizin yapıtaşı olarak gördüğümüz müddetçe bu toprakların insanının geleceğe yürüyüşünü durduracak hiçbir güç yoktur. Masum insanlara karşı sürdürülen bu şiddet bir insanlık suçudur ve vicdanı olan herkes tarafından reddedilmelidir."
Çözüm için çaba sarf edilmesi gerektiğine vurgu yapan Mutlu, "Şu bilinmelidir ki insan hayatından daha kutsal ve titizlikle korunması gereken hiçbir değer yoktur. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' ilkesini hareket noktası kabul eden bir medeniyetin çocukları olarak, insanın hiçbir şeye kurban edilemeyeceğine, sorunun çözümü için her türlü insani çabanın gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz." dedi.