Diyanet İşleri Başkanlığı, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Silahlı Kuvvetler Günü
dolayısıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman Türk askerlerini konu alan
hutbe okutacak.
Diyanet tarafından hazırlanan ''30 Ağustos'ta Destanlaşanlar'' konulu hutbe,
26 Ağustos Cuma günü camilerde okunacak.
Hutbede, ''vatanı, kanları ve canları pahasına miras bırakan bütün şehitler
ve Cumhuriyetin banisi, orduların Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
silah arkadaşları rahmet ve minnetle'' anıldı.
Yakın tarihteki Kurtuluş Savaşı'nın, Türk milletinin dünyada eşine az rastlanan
büyük bir zaferi olduğu belirtilen hutbede, ''Bu asil mücadele, iman dolu göğüslerin
kahramanca direnişidir'' denildi.
Zafer Bayramı'nın 83. yılında bu bayramın anlam ve öneminin, bugünlerde daha
iyi anlaşıldığı vurgulanan hutbede, şu görüşlere yer verildi:
''Bir çok zafer kazandığımız Ağustos ayının son haftasını 'Zafer Haftası' olarak
milletçe bir kez daha kutluyoruz.
İnsanlığın barış ve esenliğini temin etmek, yüce dinimizin temel ilkelerindendir.
Zira, İslam kelimesinin bir anlamı da barıştır. İftiharla belirtmek isteriz
ki, barışı adında bayraklaştırarak insanlığa kucak açan bir dinin mensuplarıyız.
Dinimiz, savaşı ancak vatanın ve milletin mukadderatına yönelmiş tehlikelere
karşı mukaddes bir vazife sayar. 'Hazır ol cenge, ister isen sulh-u salah' sözü
bu gerçeğin ifadesidir. Müslüman Türk Milleti'nde vatan sevgisi, onun engin
imanının bir yansımasıdır.''
'ŞEHİT VE GAZİ OLMAK EN BÜYÜK RÜTBEDİR'
Hutbede, şerefli bir hayatın, gerektiğinde vatan, millet ve mukaddesat uğrunda
ölebilmeyi de gerektirdiği belirtilerek, ''Dinimize göre vatan müdafaası ve
kahramanlık ruhu, imandaki canlılık, sadakat ve samimiyetin bir sonucudur. Çünkü
kutsal davalardaki sebat ve samimiyetin en içten olanı, can pazarı olan savaş
meydanında belli olur. Cephede ateş hattında savaşarak mücadele edenlerle bundan
uzak duranlar asla bir olamazlar'' denildi.
İslam dininin savaştan kaçmayı büyük günah saydığına işaret edilen hutbede,
Kur'an-ı Kerim'den örnekler de verilerek, şöyle denildi:
''Milletlerin varoluş mücadelesi olarak nitelendirdiğimiz savaşlarda şehit
ve gazi olmak, bir mümin için en büyük rütbedir. Bu ruh, milli metanet ve mukavemeti
temsil eder. Şehit veya gazi olmayı manevi rütbe saymayan bir millet, düşmana
karşı direncini kaybetmiş demektir. Uğrunda canların seve seve feda edilebileceği
değerleri olmayan ve milli onuru bulunmayan toplumlar, millet olamazlar.
Şehit ve gazilerimiz, düşman dalgalarının çarparak parçalandığı yalçın kayalara
benzerler. Vatanı düşman seline kaptırmayan yıkılmaz engel, aşılmaz settir onlar.
Vatanın bütünlüğü, onların bükülmez bilekleri ve yenilmez yürekleri ile korunmuştur.''