Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı'nın (Ulusal
Ajans) davetlisi olarak Gümüşhane'de 3 gündür çalışmalarını sürdüren 5 Alman,
2 İtalyan, 2 Çekoslovak ve 1 Yunan bayan öğretmen, yapılan çalışmaları bir kitap
halinde Strasburg'da Avrupa Parlamentosu'na (AP) sunacaklarını belirtti.
'Çocuk Hakları' ekibinde yer alan Alman Öğretmen Christel Druselmann, çocuk
hakları ile ilgili olarak bir program yaptıklarını belirtti. Druselmann, "Avrupa
gittikçe büyüyor. Bu nedenle Avrupa ülkelerinde insan ve çocuk haklarıyla ilgili
olarak 3 yıllık bir program yaptık. Avrupa Birliği ülkeleri ve AB'ye aday ülkelerde
araştırmalarımızı sürdürüyoruz. Araştırmalarımızı bir kitap halinde AP'ye sunacağız.
İnsan ve çocuk hakları ile ilgili karşılaştığımız problemleri ortaya çıkarmış
olacağız" dedi.
'Engelli Çocukların Sosyalleşmesi' ekibinde yer alan diğer bir Alman asıllı
öğretmen Imke Höfinghaff, Almanya'da özel eğitim gören okulda öğretmen olarak
görev yaptığını belirterek, "Amacımız özel eğitime tabi tutulmuş çocukları
normal hayata kazandırmaktır. Avrupa ülkelerinde özel eğitime tabi olan çocukların
sorunları nelerdir, ülkeler arasındaki uygulama farklılıkları var mı, varsa
bunlar nelerdir, ortaya çıkarıp bir konsensüs oluşturmayı amaçlıyoruz"
diye belirtti.
'Müzik Yoluyla Farklı Kültürlerde Ortak Noktalar Bulma' heyetinde yer alan
Yunan Öğretmen Frosso Hamilakı, Yunan ve Türk Halk müzikleri arasında çok büyük
bir benzerlik olduğunu söyledi. Hamilaki "Halk Müziği koordinatörlüğünü
bizler Yunanistan olarak biz yapmak istedik. Ancak, bu koordinatörlüğü Türkiye
aldı. Türkiye'de ve Gümüşhane'de bulunmaktan çok mutluyuz. Ülkeniz güzel, insanlarınız
güzel, müziğiniz de" dedi ve Yunanca 'Ninni' şarkısını söylemeyi de ihmal
etmedi.
Çekoslovak öğretmen Jiri Tvrznikovi ise Çek Halk Müziği'nden bir örnek verdikten sonra Türkiye'nin tersine ülkesinde halk müziğine ilginin azaldığını belirterek,
"Çabamız halk müziğine gereken önemin verilmesidir" şeklinde konuştu.
Öte yandan, Alman öğretmen Crıstel Druselmann, kendisine hediye edilen Türk eşarplarını ilgiyle inceledikten sonra başına bağlamayıp boynuna astı.