1 Haziran 2013 tarihinde İstanbul Kabataş iskelesinde genç bir annenin bebeği ile maruz kaldığı alçakça saldırı beni derinden yaralamıştır.
Bu vahşiliği kabul etmek mümkün değildir.
...
Hangi dil, din, mezhep, etnik köken ve bölgeden olursa olsun bir kadına ve masum bebeğine uzanan bu karanlık eller ancak sevgi, şefkat, merhamet, hoşgörü, adalet, birlikte yaşamak ve tahammül duygusundan yoksun insan müsveddelerine ait olabilir.
Bu kişiler masum bir anne ve bebeğine değil demokrasiye, milletimizin değerlerine ve insanlığa saldırmışlardır.
Bu saldırganların, 93 yıl önce Şehitkamil'in annesine saldıranlar ile 21 yıl önce Müslüman Boşnak kadınlara saldıranlardan ne farkı var?
Kadına ve çocuğa yönelik her türlü şiddetle mücadele konusunda kararlı olan Bakanlığımız bu saldırıda da mağdurun tarafı, olayın takipçisi olarak davaya müdahil olma kararı almıştır.
Bu saldırıyı gerçekleştirenlere karşı hukuk kuralları çerçevesinde gerekenler yapılacaktır.
Hiç kimsenin endişesi olmasın ki geçmişte olduğu gibi bugün de milletimiz sağduyu, birlik ve beraberlik içinde bu günleri geride bırakacak ve istikrarlı adımlarla büyümeye devam edecektir.