Diyarbakır'da pusuya düşürülen Emniyet Müdürü Okkan'ın askerler tarafından öldürüldüğü yolundaki bir ifade Şemdinli iddianamesine yansıtıldı. Suçlamaların, kanıt yerine ifadelere dayandırıldığı dikkat çekti
Şemdinli'de 9 Kasım'da Umut Kitabevi'ne yönelik düzenlenen bombalı saldırı
olayına ilişkin iddianamenin, Cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş içeriği nedeniyle
yarattığı tartışma sürüyor.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı "örgüt kurmak, yargılamayı
etkilemeye teşebbüs, sahte belge düzenlemek, görevi kötüye kullanmak"la
suçlayan Van Savcısı Ferhat Sarıkaya, aynı iddianamede, terör operasyonlarının
görünmeyen yüzünün 'toplum mühendisliği' olduğu, devletle hükümet arasında gerilim
bulunduğu, çevreden gelerek merkezi ele geçirmek isteyenlerin, askeri - sivil
eliti rahatsız ettiği ve siyasi iktidara lokal operasyonlarla tavır geliştirilmesinin
sürpriz olmaması gerektiği" gibi şaşırtıcı saptamalara yer verdi.
100 sayfalık iddianamede, tartışma yaratan suçlamaların kanıt yerine ifadelere dayandırılması dikkat çekti. İddianamede, müebbet hapis istenen tutuklu astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in, bombalanan kitabevinin sahibi, PKK hükümlüsü Seferi Yılmaz'ı, hâlâ terör örgütüyle bağlantılı olduğu için hedef aldıkları belirtildi.
"Menfaat çetesi JİTEM"
JİTEM'in tarihçesinin de, kurucusu olarak gösterilen öldürülen Binbaşı Cem Ersever'in
kitabındaki ifadelerle anlatıldığı iddianamede, JİTEM'e bağlı güvenlik görevlileriyle,
itirafçıların, menfaat çeteleri kurarak ortak operasyonlar yaptıkları belirtilerek,
itirafçı Abdülkadir Aygan'la yapılan röportajlara yer verildi.
Gizli bilgiler
İddianamede, Büyükanıt hakkındaki suçlamaların kaynağı Diyarbakırlı işadamı
Mehmet Ali Altındağ'ın Astsubay Kaya hakkındaki, "Diyarbakır Emniyet Müdürü
Gaffar Okkan'ı kullanmaya çalıştılar, beceremediler. Okkan'ı bildiği gizli bilgiler
nedeniyle öldürüp Hizbullah'a mal ettiler" iddiası da yer aldı. Astsubaylar
tutuklandıktan sonra Hakkâri'de hiç patlama olmamasına dikkat çekilen iddianamede,
Hakkâri İl Jandarma Komutanı Erhan Kubat da, "bölgeye geldikten sonra patlamalardaki
artışın dikkat çektiği" iddiasıyla suçlandı. Bölgedeki emir komuta zincirine
ilişkin düzenlemelere göre, operasyonların olumlu ve olumsuz sonuçlarının sorumluluğunun
Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na kadar uzandığı da iddianamede yer buldu.
AB temsilcisinden alıntı
Fransız Liberation gazetesinin Şemdinli soruşturmasında sonuna kadar gidilmesinin
Türkiye için dönüm noktası olacağına ilişkin haberi ile AB-Türkiye Karma Parlamento
Komisyonu Eşbaşkanı Joos Lagendijk'in "TSK, süregelen terör, şiddet ve
PKK ile çatışma ortamını seviyor" açıklamasına da yer verilen iddianamede,
Savcı Sarıkaya'nın şu şaşırtıcı saptamaları yer aldı:
"Kandan ve gözyaşından şahsi çıkar temin etmek arayışında olanlar üst makamlara
gelirse, devletin bekası için tehlike doğar. Sesi çok çıkan bu grup, medyanın
da etkisi ile 'kahramanlar' olarak algılanırken, bunların tetikçileri devlete
hizmet ettikleri düşüncesindedirler. Aşağı gruptan biri deşifre olsa dahi gerçek
oyuncular ortaya çıkmaz. Denetim mekanizmalarından uzak odaklar, olağanüstü
güvenlik tedbirleri sayesinde bürokratik mekanizmaları kullanarak devletin kılcal
damarları içerisinde dolaşabilmektedir. Terör örgütlerine yönelik operasyonların
görünmeyen yüzü, toplumsal dizayna yöneliktir. Operasyonun kendisi toplumsal
mühendislik amacı taşımaktadır. Şemdinli'de de toplumsal patlamanın yaşanması
için gerekli her şey yapılmıştır.
Askeri elitler
Bürokratik aygıt ile hükümetler arasındaki mevcut gerilim, zaman zaman gizli
ve açık çatışmaya dönüşebilmektedir. Sızmalar olması halinde bürokrasinin bizzat
kendisi devletin bekasını tehdit eder noktaya gelebilir. Çevreden gelerek merkezi
ele geçirme çabası içinde olan unsurlar, modernlik projesinin sahibi olan sivil
- askeri bürokratik eliti rahatsız etmektedir. Bundan sonraki operasyonların
karşısına ancak siyasi olarak bilinçlenmiş bir toplumla çıkılabilir."
milliyet