Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı'nın,
cezaevinde intihar etmesiyle ilgili olarak Arpalı ailesi, Van Cumhuriyet Başsavcısı
Kemal Kaçan, iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya ve Cezaevi
Savcısı Oğuzhan Maden hakkında toplam 500 bin YTL'lik manevi tazminat davası
açtı.
Dava, Arpalı ailesinin avukatları Turgut Kazan, Aslı Kazan ve Halil Sevinç
tarafından Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açıldı.
Dava dilekçesinde, soruşturmanın, Van Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılan kimliksiz,
tarihsiz ve imzasız ihbar mektubu üzerine başlatıldığı, Enver Arpalı ile YYÜ
Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın, "Çıkar amaçlı suç örgütü kurdukları"
kabul edilerek tutuklandıkları hatırlatıldı.
Van Cumhuriyet Başsavcısı Kemal Kaçan'ın, soruşturma hakkında basın açıklaması
yaparak sanıkları suçladığı iddia edilen dilekçede, Kaçan'ın, söz konusu olayda
kişisel kusurunun bulunduğu savunuldu.
İddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın, "kişisel
verileri kayıt, özel hayatı ihlal, mal bildirimi ve tarihi eserlerle ilgili
yasaya muhalefet, görevi kötüye kullanma" suçlarının şahsi suçlar sayılacağı
için önce görevsizlik kararı verdiği ifade edilen dilekçede, Sarıkaya'nın daha
sonra "fesat karıştırma ve sahtecilik" suçlarından tekrar soruşturma
başlattığı kaydedildi.
Dilekçede, soruşturmanın üzerinden uzun bir zaman geçmesine rağmen Sarıkaya'nın
iddianameyi tamamlamadığı, geçen sürede Arpalı'nın yaşadığı dehşetin arttığı
ve intihara sürüklendiği ileri sürüldü.
Cezaevi Savcısı Oğuzhan Maden'in de üzerine düşen görevi yapmayıp, Arpalı'nın
intiharına ortam hazırladığı iddia edilen dava dilekçesinde, "Arpalı cezaevine
gelen din görevlisine intiharın günah olup olmadığını sormuş, cezaevi savcısı
kılını kıpırdatmadığı gibi çamaşır için ip verilerek adeta intihara yardımcı
olunmasına seyirci kalmıştır" denildi.
"İDDİANAME HATIRA DEFTERİ DEĞİLDİR"
Adı geçen savcıların kişisel kusurları nedeniyle intihardan sorumlu oldukları
savunulan dilekçede, Anayasa'ya göre kişisel kusura dayalı eylemleri için savcılar
aleyhinde dava açılabileceği savunuldu.
Dilekçede, şu görüşlere yer verildi:
"İddianame savcının hatıra defteri değildir. Oraya her istediğini yazamaz. Ceza Muhakemesi Kanunu, soruşturmanın ve iddianamenin kurallarını göstermiştir.
Suçsuzluk karinesi ve makul sürede yargılanma hakkı temel bir haktır. Savcı,
ben dilediğimi yaparım anlayışıyla tefrik ve görevsizlik kararıyla el çektiği
işe 'resen ve yeniden el koyuyorum' diyerek soruşturmayı uzatamaz. Savcı basına
açıklama yapıp tutuklu sanığı suçlayamaz. Gizlilik kararına rağmen dosyadaki
belge ve bilgilerin basına sızdırılmasına yardımcı olamaz veya yaşanan yasadışı
gelişmelere seyirci kalamaz.
Cezaevindeki psikolojik çöküşü görüp çözüm araması gereken savcı, o tutukluya çamaşır ipi vermez, verdirmez. Bunların hepsi kişisel kusur teşkil eden eylemlerdir ve savcıların da bu eylemlerinden dolayı sorumlu olmaları gerekir." Dava dilekçesinde, savcıların eylemleri ile Arpalı'nın, "cinayet gibi intiharından" sorumlu oldukları iddia edilerek, "verdikleri dayanılmaz acıyı biraz olsun dindirmek amacıyla ve Enver Arpalı adına oluşturulacak bir eğitim kurumunun ilk adımında kullanılmak üzere" eşi Necmiye Arpalı için 300 bin, oğlu Çağlar Arpalı için 100 bin ve kızı Didem Kaydan için 100 bin YTL olmak üzere toplam 500 YTL'lik manevi tazminat talep edildi.