ÖZGÜR SARI
Karaman Ermenek'teki maden faciasının ardında ağır bir ekonomik dram da var. Bölgede
yaşayan ve aralarında madende mahsur kalan işçilerin de bulunduğu 2 bin madencinin
bakkal, kasap, manav, hırdavatçı, hatta çay ocağına bile veresiye yazdırıp ailelerini
geçindirdikleri ortaya çıktı. SABAH, bölgedeki esnafın veresiye defterlerini açtı.
Hep borç içinde yaşanan hayatın ağırlığı altında ezilenlerin yaşam mücadeleleri
gözleri yaşarttı. Maden faciasında mahsur kalan işçilerin hemen hepsinin yaşadıkları
Güneyyurt, Yenimahalle ve Aşağı Çağlar köyündeki esnafa borcu var. Onların ki
veresiye yaşam. 50 yıldır bakkal dükkanı işleten Mehmet İlhan gözyaşları içinde
açıyor veresiye defterini. "Bir ekmek, tek domatesi veresiye alıp, madene indiler.
Kimi katık olarak bir salatalık kimi bir mandalina alıp, gitti. O mandalinayı
madende buldular. Alan işçi yiyemeden suyun altında kalmış" derken boğazı düğümleniyor
Mehmet amcanın... Kendisinin de bir oğlunun madenci, diğerinin de maden mühendisi
olmak için okuduğunu anlatan Mehmet İlhan, "Çoğu benden alışveriş yapar. Sabahları
madencileri toplayan servisler benim dükkanımın önünde mutlaka dururlar. Kazanın
olduğu gün sabah saat 06.00 sıralarında, aralarında şu an madende mahsur olan
işçilerin de bulunduğu minibüs yine benim dükkanın önünde durdu. Her biri birer
ekmek aldı. Kimi yanına katık için bir domates, kimi bir salatalık aldı. Kimisi
ise bir mandalina. Bunlar kilo ile değil tane ile. Çoğunu ise veresiye defterine
yazdırdılar. Aklıma geldikçe uykularım kaçıyor, hepsi evladım gibiydi. Daha sonra
kurtarma ekibinden birisi yanıma gelerek 'Mehmet Amca sabah verdiğin mandalinayı
bulduk, arkadaşımız onu bile yemeye fırsat bulamamış' deyince acım ikiye katlandı"
diye anlatıyor.
3 AYDA BİR ET ALAN ZENGİN
Kasap dükkanı işleten Kadir Cengiz'in anlattıkları da bir o kadar üzücü. Madencilerin
çoğunun et alamadığını alanlarında borçla alabildiğini söyledi. "Burada 3 ayda
bir et alana 'zengin' denir" diyen kasap Kadir, "Onların da çoğunun ufak tefek
aileden destekleri vardır. Şu an ocakta mahsur kalan Mehmet Baha isimli bir
işçi kardeşimiz var mesela. İnanın benden yılda bir kere et alırdı. O da ancak
misafiri geldiği zaman. Buralarda madencilerden alacağı olmayan esnaf yok denecek
kadar azdır" dedi.
MAHCUP BİÇİMDE GİRİLİR
30 yıldır kasap dükkanı işleten Mehmet Bahçeci ise, "Madenci arkadaşlar sürekli veresiye yazdırdıklarından çoğu mahcup şekilde dükkana girer. Ben de parasının olmadığı bildiğimden hiç bozuntuya vermem. Ne yapsın evde çoluk çocuk istedi ki garibim almaya geldi. Paralarını aldıkları zaman da örneğin bana 100 lira borcu varsa 50'sini verir, geri kalanını da diğer borçlu olduğu esnafa dağıtırdı. Çünkü bir kısmını vererek ikinci kez yazdırmaya tekrar gelmek isterler. Bunu da tüm esnaf bilirdik. O borç hiç sıfırlanmazdı" dedi.
'YETER Kİ ONLAR KURTULSUN'
Facianın yaşandığı Güneyyurt beldesinde çay ocağında çalışan Mustafa Tüfekçi,"ben de daha önce madende çalışmıştım. Madenci kardeşlerimin sıkıntısını en iyi ben bilirim. Geçenlerde 40 gün falan para alamamışlardı o zaman veresiye defteri tamamen doldu. Bu insanlar bir çayı yazdırıyordu. Sıkıntılarını bildiğimiz için yazıyoruz" dedi. Mahsur işçilerden 6'sının oturduğu Aşağı Çağlar köyü çaycısı Gürse Ayer ise, "Alacağımız kalsın yeter ki onlar kurtulsun" diyor.