MHP lideri Devlet Bahçeli, AK Parti ile koalisyon için dört şart açıkladı:
-BİR: Çözüm Süreci sona erdirilecek.
-İKİ: 17 ve 25 Aralık yolsuzluk dosyaları açılacak.
-ÜÇ: Cumhurbaşkanı anayasal sınırlarına çekilecek.
-DÖRT: Erdoğan Saray'dan çıkıp Çankaya'ya geçecek.
*
Bahçeli, eğer bu şartlarda diretirse bu koalisyon imkansız.
*
Çözüm Süreci'nin bitmesi demek...
-AK Parti'nin Kürtleri tamamen kaybetmesi demektir.
-AK Parti'nin eksik gedik de olsa açtığı en önemli ve en sihirli yolu kendi
elleriyle kapatması demektir.
AK Parti'nin buna yanaşması için...
Aklını peynir ekmekle yemiş olması gerekir.
*
17 Aralık sadece dört bakanı ilgilendiriyor, o açılabilir.
Ama 25 Aralık, doğrudan Erdoğan'ı ilgilendiriyor.
AK Parti'nin 25 Aralık dosyasını açmaya razı olması için Erdoğan'la ipleri koparmayı
göze alması gerekir.
Böyle bir şeyin gerçekleşme ihtimali ise sıfırdır.
Hatta sıfırın bile altındadır.
*
Cumhurbaşkanı'nın anayasal sınırlarına çekilmesi mümkün olabilir ama Erdoğan'ın
Beştepe'deki Saray'ı bırakıp Çankaya Köşkü'ne dönmeye razı olacağı düşünülemez
bile.
Erdoğan, böyle bir geri adımı asla atmaz.
*
Kısacası...
MHP'nin öne sürdüğü koşullar, AK Parti'nin kabul edeceği türden koşullar değildir.
*
Tek bir neden, böyle bir koalisyonun kurulmasına kapı aralayabilir:
Suriye'de PYD'nin oluşturduğu Kürt bölgesinin önüne geçmek amacıyla Suriye içsavaşının
içine dalmak...
Yani askerimizi Suriye cehennemine atmak...
Böyle bir maceraya Devlet Bahçeli'nin asla razı olmayacağını düşünüyorum.
*
İşte bu nedenle...
AKP/MHP koalisyonunun olmayacağına dair her türlü bahse girmeye hazırım.
Beş iddialı tez
-BİRİNCİ TEZ: Eğer bir koalisyon olacaksa... Bu ancak ve ancak AK Parti ile
CHP arasında olacaktır.
*
-İKİNCİ TEZ: AK Parti ile CHP anlaşamazsa... Kasımda erken seçim kaçınılmaz olacaktır.
*
-ÜÇÜNCÜ TEZ: Muhalefet blokunun bir koalisyon çıkarma ihtimali... Sıfırın bile altındadır.
*
-DÖRDÜNCÜ TEZ: Davutoğlu AK Parti / CHP koalisyonuna sıcak bakarken... Erdoğan erken seçime daha sıcak bakacaktır.
*
-BEŞİNCİ TEZ: Devlet Bahçeli'nin tek bir planı vardır: Mümkünse hükümet dışında
kalmak... Değilse seçime gitmek...
Yalakalara öğütler
MADEM CHP ile koalisyon geliyor gibi...
O zaman öğütlerimizi verelim:
*
-Şimdiden "İsmet Paşa o kadar da kötü adam değildi ya" demeye başlasanız iyi olacak.
*
-"Biz aslında CHP camileri ahır yaptı demedik, ağır yaptı dedik" türü fikirler uçuşsun kafanızda.
*
-Çekirdek Barlas ailesi... Kemal Bey için de "tatlı adam, şeker şey" falan demeye şimdiden başlayın isterseniz.
*
-Ethem! Mevlana ile Erdoğan'a bir de Atatürk'ü ekle istersen.
*
-Atatürk rozeti için Kadıköy Çarşısı'na uğrayalım lütfen.
*
-"Atatürk zamanında yazdırılan tefsirler" başlıklı makalelere hazır olalım.
*
-Erbakan ile Ecevit'in yaptığı koalisyona küçük göndermeler Saadetçilerin gönlünü
alabilir. Buraya çalışın.
Not defterimden
-Bırakın her sofrada ramazan neşesi olsun... Fakir sofralarına da, zengin sofralarına
da... Sokak sofralarına da, beş yıldızlı otel sofralarına... Ramazan bereketi
ve neşesi gelsin...
*
-Sayın Başbakan Davutoğlu! Lütfen Melih Gökçek'e Twitter kullanmasını yasaklar mısınız? Onun sataşmaları yüzünden doğru dürüst çalışamıyorum.
*
-Öyle rahat, öyle huzurluyuz ki... Dolar da artmıyor... Başımız da ağrımıyor... Günde en az 48 hükümet açıklaması yok... Bakanlar alttan alıyor... Diyorum ki: Acaba Türkiye hükümetsiz mi kalsa... Böyle mi gitsek?
*
-İsrail destekçisi diye adı çıkan gazlı içecek markası, Filistin'e dördüncü fabrikasını kurmuş. Üstelik Gazze'ye... Yüzlerce Filistinli o fabrikada çalışıyormuş... Ezbere protesto yapanlara kapak oldu mu bu acaba?
*
-Hak etmiyordu demiyorum. Elbette hak ediyordu... Sonuçta Türkiye'nin son yarım asrına damga vurmuş bir siyasetçi... Fakat... Bana artık biraz fazla gelmeye başladı Demirel anıları, fıkraları falan...
*
-Herkesin gözü Nihat Hatipoğlu'nun kazandığı parada... Oysa dinden, imandan
ayrı olarak bir televizyon sistematiği vardır. Şöyle işler: Şovu kim daha iyi
yaparsa yüklü parayı o kapar...
Bu sistematiğin dinle, diyanetle
bir ilgisi yoktur. Din, diyanet, iman bu sistematikte özne değil, sıradan bir
nesnedir.
Ateş ile barut: MHP ile HDP
MHP dediğimiz parti...
-HDP ile PKK arasında ayrım yapmamaktadır.
-HDP'yi "bölücü parti" olarak nitelemektedir.
-Varlığını neredeyse HDP karşıtlığı üzerine kurmaktadır.
-HDP'nin adını bile duymak istememektedir.
*
MHP ile HDP hiçbir koşulda yan yana gelmez, gelemez.
Devlet Bey'in Tayyip Erdoğan'a karşı duyduğu öfke bile bunu sağlayamaz.
Çünkü...
Çünkü MHP'nin HDP'ye olan öfkesi...
AK Parti'ye duyduğu öfkeden bin kat fazladır.
*
Böyle bir partiye...
"Gel, HDP'nin içeriden ya da dışarıdan destek vereceği bir koalisyonun
ortağı ol" demek ve gelmeyince de çileden çıkmak...
Saçmalığın ve anlamsızlığın dik alasıdır.
Ahmet Hakan Coşkun