Anasayfa

Türkiye hızla yaşlanıyor

Türkiye Güney Kore'den sonra en hızlı yaşlanan ikinci ülke. Yaşam beklentisi erkeklerde 71, kadınlarda ise 76 yaşına çıktı. 2023'te ise nüfusun yüzde 10.2'si yaşlı olacak. Ancak Türkiye bu 'gri tsunamiye' hazır değil.

Haber Giriş : 2016-10-01T07:55, Son Güncelleme 2018-03-27T00:42

Son 50 yılda yaşam süresi ortalama 20 yıl uzadı. Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre, 2000 yılında 60 yaş ve üstünün sayısı 600 milyon iken, 2025'te 1.2 milyara, 2050'de ise 2 milyara çıkacak. Dünya bu yaşlı topluluğa "silver tsunami" yani gri tsunami diyor.

Konuyla ilgili görüşüne başvurduğumuz, yaşlılarla ilgili araştırma ve yayın yapan, Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü'nden Prof. Dr. İsmail Tufan, "Türkiye'nin genç bir nüfusa sahip olduğu düşüncesi masaldan ibaret. Biz belki yeryüzünün en genç emeklilerine, en genç potansiyel iş gücüne sahibiz ama Güney Kore'den sonra da en hızlı yaşlanan ikinci büyük toplumuz. Hiçbir kurum buna hazır değil" diye konuştu.

Türkiye'de yaşlıların bakımı için bir an önce sosyal bakım sigortası kurulması gerektiğini savunan Prof. Dr. Tufan, "Yaklaşık 400 bin Alzheimer hastamız var. Bunların bakılabilmesi için zaman geçirilmeden sosyal bakım yasası ve sigortası yapılmalı. Bunun için yaklaşık 6 milyar dolarlık fon gerekiyor" dedi.

'EKONOMİSİ İLK 20'YE GİREN TÜRKİYE'NİN YAŞLI AYIBI'

Prof. Dr. Tufan, Türkiye'nin dünya ekonomisinde ilk 20 ülkeden biri olduğunu belirterek, "Bu yüzden kendimizi ABD, Almanya, Japonya gibi ülkelerle karşılaştırmalıyız. Bu ülkelerin hepsinde yaşlılar için öngörülen hizmetleri yerinde gördüm. Bunlarla karşılaştırınca Türkiye'nin yaşlılara hizmeti Bangladeş ile aynı. Çok gerideyiz. Bu çağda ülkelerin refah düzeyinin en önemli göstergelerinden biri de yaşlılarının genel ve özel ihtiyaçlarının ne ölçüde karşılandığıyla bağlantılı" dedi.

Türkiye'de yaşlılık olgusunun sosyal bir sorun da olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tufan, şunları söyledi: "Acil halletmemiz gereken bakıma muhtaç 1 milyon 750 bin yatalak ve yaşlı sorunumuz var. Bunlara kim bakacak, nasıl bakılacak ve kim finanse edecek? Bakım sadece iyi niyet, hoş görü, temiz kalp, yüce gönüllükle yapılabilecek bir şey değil. Bakılan kişinin, kendisine bakacak kişiyi kendi özgür iradesiyle seçebilmeli. Bakmak bir lütuf olarak görülmemeli. Bu bir vatandaşlık hakkı. Bunu sağlamak için mutlaka gelişmiş ülkelerdeki sosyal bakım sigortası devreye sokulmalı."

'YENİ İSTİHDAM OLANAĞI'

Ne devlet ne de özel sektörün bakım hizmetinde çalışacak kalifiye elemanı olmadığını anlatan Prof. Dr. Tufan, "Özel sektör, bakım sektörü yatırımları için teşvik edilmeli. Eğer bu hizmet sektörünü hayata geçirebilirsek, genç işsizliğin de önüne geçebiliriz. Yılda 200 bin insana istihdam sağlayabiliriz. Kamuya ait 42 bin atık bina var. Bu binaları yaşlı hizmetlerinde kullanabiliriz. Yerel yönetimler bunu rahatlıkla yapabilir" dedi.

'CAMİ AVLUSUNA BIRAKILAN YAŞLILAR VAR'

Prof. Dr. Tufan, "Aileler Alzheimer sorunuyla tek başına bırakıldı. Ne devlet ne de özel sektör bu zor görevi yerine getirmek için somut adımlar atıyor. Hem yaşlıların hem de Alzheimer hastalarının bakımı genellikle kız çocukları, gelin ve kız torunlara kalıyor. Erkeklerin bakıma katkısı çok az. Alzheimer hastası yakınını camiye bırakanlar oldu" dedi.

Hürriyet