Anasayfa

'Yaşlar yandıysa, düzeltmek boynumuzun borcu'

Kurtulmuş, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi, soruları yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu.

Haber Giriş : 2016-10-19T14:01, Son Güncelleme 2018-03-27T00:42

Türkiye'nin yoğun bir gündemden geçtiğini anımsatan Kurtulmuş, 15 Temmuz'dan sonra FETÖ ile mücadelenin planlanan şekliyle devam ettiğini vurguladı. Türkiye'nin karşılaştığı heyulanın büyüklüğünün gün geçtikçe daha iyi anlaşıldığını dile getiren Kurtulmuş, bu örgütün devletten arındırılması için çalışmaların titizlikle sürdürüldüğünü ifade etti.

Hiç kimseye haksızlık yapılmadan bu çalışmaların sürdüğünün altını çizen Kurtulmuş, 115 bin kişi hakkında işlem yapıldığını, haksızlık yapıldığı görülenler hakkında da gerekli çalışmaların olduğunu kaydetti.

- "FETÖ mağdurları ifadesi bir algıdır"

"FETÖ mağdurları" tabirinin bizatihi FETÖ'nün yaptığı algı operasyonunun en önemli araçlarından birisi olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "FETÖ mağdurları falan yok. Bu memlekette FETÖ'nün mağdur etmeye kalktığı 79 milyon vatandaşımız var. Bu olayı, olayın büyüklüğünü, milleti mağdur etmeye çalışan çetenin tasfiyesi olarak görmek, tanımlamak lazım. Bu süre içerisinde hakikaten bir şekilde yaşlar da yanıyorsa onların da temizlenmesi hükümetin boynunun borcudur. Buna özellikle dikkat edilmesini istirham ediyorum. 'FETÖ mağdurları' ifadesi bir algıdır." değerlendirmesinde bulundu.

- "FETÖ'nün algı operasyonlarına karşı uyanık olmak lazım"

Bir diğer algı operasyonunun ise bu örgütün birtakım sapkınlıkları olduğunu aktaran Kurtulmuş, İslam inancının dışında olan işlerin anlatılarak, bunların sapkın, zavallı bir grup haline indirgenmesini sağlayacak bazı algı operasyonlarına karşı da uyanık olmak gerektiğini vurguladı. Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bu adamların itikatlarının, inançlarının, İslam'ın ana gövdesinden sapkınlıklar taşıdığında kuşku yok. Ama biz sapkın bir dini kültle mücadele etmiyoruz. Sapkın bir dini kültün üzerine oturan, otokritik, askeri bir rejim yanlısı eli kanlı, cani bir terör şebekesiyle ilgili konuşuyoruz. Burada odağı şaşırtmamak, esas itibarıyla bunların Türkiye Cumhuriyeti devletine ve aziz milletimize karşı yapmaya çalıştıkları bu ihanetleri unutturmamak mecburiyetindeyiz. Bu mücadele devam edecek."

FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen'in iadesiyle ilgili sürece ilişkin de açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:

"Hemen 15 Temmuz'un arkasından, Gülen'in iadesiyle ilgili süreçle, bugün arasında bizim açımızdan daha müspet bir gelişme söz konusudur. Belki ABD'de seçim arifesinde olunması, bu konuda siyasilerin daha rahat adım atmasını zorlaştıran bir gelişmedir. Ama Türkiye tezlerini ortaya koydukça, sürekli resmi müzakereler yapıldıkça, heyetle gittikçe, muhataplarımızla konuştukça gelişmeler daha olumlu hale geliyor. Amerika'ya sürekli şunu söylüyoruz, 'Bu adamı ya iade edin ya bu süre içerisinde geçici olarak gözaltına alın.' İadesi, ikili suçluların iadesi anlaşması gereği istediğimiz bir husustur, ikincisi ise yine karşılıklı dostluk ilişkilerinin bir gereğidir. Çünkü adam hala oradan yaptığı açıklamalarla hem kendi örgütünü yeniden konsolide etmeye çalışıyor hem de Türkiye'ye yapılan algı operasyonlarına çok önemli katkılarda bulunuyor. Dolayısıyla tehdit geçmiş değildir. Bu tehdidin bertaraf edilmesi, önlenmesi için geçici de olsa bu adamın gözaltına alınması, Türk-Amerikan ilişkilerini iyiye doğru götürecek bir adımdır."

- "FETÖ ile mücadelede medyaya büyük görev düşüyor"

FETÖ ile mücadelede medyanın da desteğine ihtiyaç bulunduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Hem kamuoyuna FETÖ gerçeğinin ne olduğunu anlatmak bakımından hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin, hükümetinin milletin karşı karşıya kaldığı bu büyük saldırının mahiyetinin iyi anlaşılması bakımından burada bir sürekliliğe ihtiyacımız var. Medyanın da bu anlamda mücadeleye katkı sağlaması, Türkiye'nin milli menfaatlerine uygun olacaktır." diye konuştu.

- "Halep ve Musul, DEAŞ ile mücadelenin seyrini belirleyecek"

Irak'taki gelişmelere de değinen Kurtulmuş, Musul'da şimdiye kadar devam eden operasyonun şeklinin, Türkiye'nin devlet olarak ortaya koyduğu ana çizgilere aykırı olmadığını bildirdi. Kurtulmuş, konuşmasına şöyle devam etti:

"Türkiye'nin oradaki tezi, DEAŞ'a karşı mücadelede Musul, kilit şehirlerden birisi. Bunun ötesinde bölgede kalıcı bir barışın sağlanması için Musul'un durumunun bundan sonraki geleceğinin nasıl şekilleneceği çok önemli. Aynı şekilde Halep. Halep ve Musul, DEAŞ ile mücadelenin bundan sonraki seyrini belirleyecek olan iki şehirdir. Ayrıca bölgedeki dengelerin yerine oturması ya da tam tersine, iyice çivisinin çıkması bakımından da son derece önemli iki sembol şehir. Dolayısıyla Musul operasyonunun doğru, düzgün bir şekilde yapılmasını başından beri ifade ediyoruz. Bizim temel tezimiz şu, bütün bu şehirler, kendi yerel, asli unsurlarının mücadelenin esasını oluşturduğu bir şekilde kurtuluşu sağlanmalıdır."

- "Şii milisler yerine Haşdi Şabi kullanılması daha doğru"

Türkiye'nin, kendisine iletilen davet üzerine gittiği Başika'da yerel unsurları eğittiğini söyleyen Kurtulmuş, tamamıyla Musul halkından oluşan birliğin, Ninova muhafızlarının, peşmergenin içerisinde mücadeleye katıldığını ifade etti.

Bölgede yaşayan bütün farklı unsurların bu bölgenin asli unsurları olduğunu söyleyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"DEAŞ'tan temizliyoruz bahanesiyle bu bölgenin hiçbir kentinde etnik temizlik yapılmamalıdır. İkincisi, hiçbir bundan sonraki gelişme, bu bölgede bir mezhep çatışmasını körükleyecek, derinleştirecek sonuçlar doğurmamalıdır. Medyadan özellikle şunu istirham ediyorum, son zamanlarda kolay söylendiği için hemen oraya kayıyoruz, 'Şii milisler, Kürt milisler.' Çünkü tam da bölgedeki büyük resmi ortaya koymak isteyenlerin istediği şey bu. Eli silahlı grupların ya etnik kökenlerine ya da mezhebi kökenlerine göre isimlendirilmesi. Şii milisler yerine Haşdi Şabi kullanılması daha doğrudur.

Ortaya çıkarılmaya çalışılan mezhep çatışmalarını körükleyici algı oluşturma operasyonların da önünü keser. Bu bölgede Şiiler asırlardır var, Sünniler asırlardır var, Türkler, Kürtler, Araplar, diğer bütün diğer unsurlar asırlardır var. Var olmaya da devam edecek. Musul ile ilgili kırmızı çizgilerden birisi de yeni bir mezhep çatışmasının fitilini ateşleyecek gelişmelerden uzak durulmasıdır. DEAŞ bölgeden uzaklaştırılırken, oraya başka hiçbir terör örgütü ya da hiçbir silahlı grup sokulmamalıdır. Bunun çok hayati bir nokta olduğunun altını çizmek isterim.

Ali Kemal Akan

Anadolu Ajansı