Bu neyi gösterir?
Din görevlisi olmak onlar için cazip değil.
Peki bu neyi gösterir? Sekülerleşmeyi!
Sekülerleşme ne demek? Bunun anlamını iyi kavramayıp da meseleyi "laiklik"
kavramına indirgemek, konuyu anlamamızı zorlaştırır.
Zaten bakıyorum "laikçi" kesim kat sayı meselesini bir laiklik davası
haline getiriverdi. Yaşanmakta olan 'sekülerleşme'nin farkında olmadıkları için
laikliği sürekli tehdit altında sanıyorlar.
Halbuki, din sosyolojisi konusunda yapılan bütün çalışmalarda, din adamı olmaya
rağbetin artması dindarlaşmanın, azalması ise sekülerleşmenin göstergelerinden
biri olarak kabul edilir.
***
SEKÜLERLEŞME (dünyevileşme), dinin bireysel ve toplumsal hayattaki rolünün,
geleneksel topluma göre şu veya bu ölçüde azalmasıdır. Söz gelişi, eskiden bütün
bilgiler, tıp dahil, dinle kaynaşmış olarak görülürdü. Ama üç dört asırdır tıp
dini bir bilgi dalı değildir.
Dindar insan canlıların anatomisinde Allah'ı, ateist insan ise tabiatı görebilir,
bu işin felsefe ve metafizik tarafıdır. Ama tıp bilimi 'seküler' bir bilimdir.
Sosyal hayata gelince... Ekonomik gelişme, şehirleşme, eğitim yoluyla bilgi
alanının genişlemesi, sosyal ilişkilerin çeşitlenmesi gibi faktörler geliştikçe
toplumların din anlayışı da bundan etkileniyor. Geleneksel 'sistemleştirilmiş'
itikatlar parçalanıyor, çeşitleniyor, yeni ve bireysel yorumlar gelişiyor, şu
veya bu ölçüde sekülerleşme süreci işliyor.
Hugh McLeod'un "Religion and the People of Western Europe" adlı akademik
eseri bu konuda mükemmel bir araştırma örneğidir.
Türkiye de böyle bir süreci yaşıyor. İmam hatip okullarında da bunun etkisi
görülüyor. İşte, çoğunluğu imam olmak istemiyor.
Milliyet'te Mehmet Gündem'in araştırması gösterdi ki "İmam hatipliler"
diye ideolojik bir kategori, tek tipleşmiş bir nesil yok. Attila İlhan'la Nazım
Hikmet'i okuyanlar da var, muhafazakar yayınları okuyanlar da...
***
MİLLİYET'İN araştırması gösteriyor ki: İmam hatip okulları laiklerin korktuğu,
İslamcıların umduğu kadar 'dindarlık dozu' yüksek nesiller yetiştirmiyor.
Bu okullarda derslerin yüzde 85'inde 'laik' bilgiler veriliyor, öğretmenlerin
pek çoğu normal lise öğretmenleri...
Şehirleşme, iletişim, sosyal ilişkiler, pop kültürü gibi etkenler bu öğrencileri
de etkiliyor. İşte, din görevlisi olmayı değil, dünyevi (seküler) meslekleri
tercih ediyorlar.
Böyle devam ederse, bir süre sonra Türkiye'de cemaatsizlik ve imamsızlıktan
kapanan camiler göreceğiz.
Genelkurmay ve 'sekülerleşme'yi anlamayan laik kesim niye bu kadar telaşlı,
anlamak mümkün değil!
Sorun, konuya sosyal verilerle değil, resmi ideolojik şablonlarla bakmaktan,
ve laikliğin tehlikede olduğu evhamından kaynaklanıyor.
Üniversiteye giriş meselesini teknik dille elbette tartışmak lazım, çünkü bu
alanda kesin doğru yoktur, nihayet tercih meselesidir.
Meseleyi laiklik müdafaasına dönüştürerek "saklı amaçlar" vehmetmek
ve bu öğrencileri "iç düşman" gibi görmek bizi analitik düşünceden
de insaftan da uzaklaştırıyor! Maalesef...
milliyet