Anasayfa

'Türkiye'deki getiri düzeyini başka yerde bulamazsınız'

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Birçok kişi sanki her şey çok iyi de durup dururken bir anayasa değişikliği gündeme geldi sanıyor. Öyle bir şey yok. Türkiye'nin mevcut sistemi, kriz doğurmaya son derece elverişli bir sistem." dedi.

Haber Giriş : 2017-02-23T14:17, Son Güncelleme 2018-03-27T00:42

Şimşek, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Yurtdışı Yatırım Forumu'nda yaptığı konuşmada, küresel ölçekte sıkıntıların olduğunu anımsattı.

2008, 2009 yıllarında bazılarına göre son 60 yılın bazılarına göre ise son 80 yılın en büyük krizinin yaşandığını ifade eden Şimşek, şunları söyledi:

"Bu krizin çok ciddi artçı şokları devam etti. Bu küresel kriz sonrası dönemde gelir dağılımında adaletsizlik arttı. Türkiye gibi birkaç istisna ülke hariç gelir dağılımında OECD ülkelerinin tamamında bozulma var. Küresel kriz sonrası ortaya çıkan diyelim ki katma değerin, gelirin büyük bir kısmı çok sınırlı bir kesime gitti. Gelişmiş ülkelerde ücretler çok uzun süredir artırmıyor, bir taraftan ücretler durgun, bir taraftan gelir dağılımında bozulma var. Vatandaş bunun ticaretle ilişkili olduğunu sanıyor.

CİDDİ BİR KORUMACILIK BAŞLAMIŞ DURUMDA

Küreselleşmenin ticarete açık olmanın bir sonucu olarak görüyor haklı olarak. 'Başkaları geliyor bizim işimizi çalıyor' veya 'bizimkiler burada yatırım yapmıyor, dışarıda yatırım yapıyor, yaratacağı istihdamı başka tarafa götürüyor' şeklinde bir algı var. Bu algı siyasi manzaraya yansıyor. Şu anda ciddi bir korumacılık başlamış durumda. Aslında bu tespitlerin çoğu yanlış. Yani ticaret istihdamı yok etmiyor. Bunu gösteren net bir çalışma yok. Teknoloji istihdamı yok edebilir. Şu anda karşı karşıya olduğumuz en büyük tehdit, yapay zeka, dijitalleşme, yani endüstri 4.0, robotlar. Buna hazırlık yapısal reform gerektiriyor. Eğitim sistemini radikal şekilde gözden geçirmeyi gerektiriyor. Ama bu popüler değil, popüler olan 'gümrük duvarlarını yükseltelim içeridekileri koruyalım."

Bu tür dönemlerin refah artışı ile sonuçlanmadığını, aslında bütün dünyayı fakirleştirdiğini vurgulayan Şimşek, "Diyelim ki bu trend devam etti, bu durumda dışarıda yatırım yapmak zorunda kalacaksınız. İster geçmişi ister geleceği baz alın, ister küreselleşme devam etsin ister korumacılık moda olsun, herhalukarda bir miktar bazen mecburiyetten yatırım yapmak zorundasınız. Dışarıya yatırım yapanları bu çerçevede görmek lazım." dedi.

Şimşek, Türkiye'nin kendi içine kapanamayacağını, kapanırsa kaybedeceğini, ülkenin dışa açık olması gerektiğini aktararak, bu coğrafyanın avantajının bu olduğunu söyledi.

Yakın coğrafyada firmaların güçlü bir şekilde konumlanması gerektiğini anlatan Şimşek, bu konuda büyük ilerleme olduğunu, bununla yetinilemeyeceğini ve uzak coğrafyalardaki büyük ülkelerdeki pazarların gözden kaçırılmaması gerektiğini kaydetti.

"DIŞARIDAN YATIRIM ÇEKMEK İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ"

Şimşek, Endonezya'nın, Hindistan'ın ihmal edilemeyeceğini belirterek, ihracat seferberliğinin yeni dönemin en önemli kurgusu, teması olduğunu dile getirdi.

Büyük pazarların dışarıdan mal gönderilerek yönetilebilir pazarlar olmadığını, o pazarlarda yerel oyuncularla, markalarla ciddi bir pazar payının kapılabileceğini aktaran Şimşek, "Bugünkü çalıştay bazılarınca istismar bile edilebilir, ama aslında Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu doğru bir çalışma alanı. DEİK doğru tespitler yapmış ve doğru bir kurgu ile yol gösterici rehberlik konusunda önemli bir fonksiyon yerine getiriyor. Biz dışarıdan yatırım çekmek için çalışmaya devam edeceğiz. Kim ne derse desin Türkiye bu konuda çok başarılı oldu."

Türkiye'nin geçmişten bugüne çektiği küresel yatırımlara değinen Şimşek, "Türkiye ölçeğinde bir ekonomi, bu kadar dinamik, güçlü, geleceği parlak bir ekonomi rahat bir şekilde yıllık 30 milyar dolar küresel yatırım çekmelidir, çekebilmelidir, bunun için gerekli reformları yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Küresel sermayeli firma sayısı çok rahat bir şekilde 200-300 binleri bulmalıdır, bulacaktır. Biz bunu kolaylaştırdık." dedi.

Şimşek, Türkiye'nin küresel yatırımcılara dünyada en elverişli, şeffaf ortamı sağlayan ülkelerden biri olduğunu belirterek, "Türkiye'de yatırım yapana vatandaşlık veriyoruz. Türkiye'den belli bir değerin üzerinde konut alana şimdi KDV kolaylığı değil sadece vatandaşlık, onun da önünü açıyoruz. Çünkü bakmayın bu kısa dönmeli sıkıntılara, Türkiye yakın coğrafyamızda en çekici, en istikrarlı, en güçlü ekonomilerden, ülkelerden bir tanesi. Türkiye mutlaka ve mutlaka yakın dönemde yaşadığı zorlukları geride bırakacak. Türkiye son derece cazip bir ülke." değerlendirmesinde bulundu.

Nisan ayından itibaren hem içerdeki ekonomde hızla toparlanma başlayacağını hem de Türkiye'nin dışarıdaki algısının hızlı şekilde düzeleceğini anlatan Şimşek, "Şimdi bazıları bunu söyleyince niye nisan?' diyorlar. Önümüzde kısa vadeli olarak bir tek belirsizlik referandum kaldı. Referandumlar, seçimler kısa vadeli de olsa bir miktar belirsizlik içeriyor. İnsanlar büyük yatırım kararlarını bazen öteleyebiliyorlar ona binaen söylüyorum."

Şimşek, Türkiye'nin büyük sıkıntıları geride bıraktığını, 40 yıllık kurgu ile devletin içine sirayet etme stratejisiyle davranan Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) bertaraf edildiğini, devletin içindeki bu unsurların önemli ölçüde ayıklandığını söyledi.

"(ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ) DEĞİŞİKLİKLE MECLİS YASAMA TEKELİNİ ELİNDE TUTACAK"

Şimşek, Türkiye'nin önünde çok ciddi fırsatlar bulunduğunu, tehditlerin azaldığını belirterek, "Nisan'da çok önemli bi reform yapıyoruz. Birçok kişi sanki her şey çok iyi de durup dururken bir Anayasa değişikliği gündeme geldi sanıyor. Öyle bir şey yok. Türkiye'nin mevcut sistemi, kriz doğurmaya son derece elverişli bir sistemdir." dedi.

Hatta 2007'de yapılan Anayasa değişikliği ile krize elverişliliğin çok daha fazla arttığını vurgulayan Şimşek, bunun nedenlerini şöyle açıkladı:

"Çünkü millet tarafından en az yüzde 50'den fazla oyla seçilecek bir Cumhurbaşkanı ve Anayasa'da çok güçlü yetkilerle donatılmış bir Cumhurbaşkanından bahsediyoruz mevcut Anayasa'da. Sorumluluk yok ama çok güçlü yetkiler var. Bugün bile Cumhurbaşkanları, Bakanlar Kurulu'na istedikleri zaman Başkanlık yapıyorlar. Bütün Bakanlar Kurulu kararları, bütün atamalar Cumhurbaşkanı'nın onayına tabi. Yargının bir kısmı, rektörlerin tamamı bir şekilde Cumhurbaşkanının yetkileri çerçevesinde şekilleniyor. Bu mevcut yapı. Bir de hükümetin ayrı bir siyasi gelenekten, ayrı bir siyasi eğilimden geldiğini düşünün. Cumhurbaşkanı'nın farklı bir eğilimden geldiğini düşünün. Bu sistem sürdürülebilir bir sistem değildir. Bu sistem ciddi şekilde krizlere gebe bir sistemdir."

Değişikliğin içerdikleri hakkında katılımcılara bilgi veren Şimşek, değişikliğin Meclis'i güçlendirdiğini, Meclis'in güçlü şekilde yasama tekelini elinde tutacağını anlattı.

Başbakan Yardımcısı Şimşek, Meclis'in varolan bütün denetim mekanizmalarını varolandan daha güçlü şekilde devam ettireceğinin altını çizerek, "Gensoru dışında Meclis'in bütün denetim mekanizmaları bugün olduğu şekliyle devam ediyor. Meclis denetim görevini en iyi şekilde yapacak. Hükümet çift başlı olmayacak, tek başlı olacak. Bu da doğru. Üçüncü olarak yargı tarafsız ve bağımsız olacak. Bazılarının söylediği gibi bu sistem tek adamlığa falan götürmez, tam aksine güç, denge, iyi tesbit edilmiş ve çok iyi sigortalar yerleştirilmiş." dedi.

Türkiye'nin 65. Hükümeti ile yola devam ettiğini, geçmişte seçimlerin zamanında yapılamadığını anlatan Şimşek, aynı partiden bile hükümetler değişince uyumun zaman aldığını söyledi.

"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ YAPILMAZSA TÜRKİYE EKONOMİSİ İLERİDE ÇOK BÜYÜK SIKINTILAR YAŞAR"

Şimşek, Anayasa değişikliğinin ihtiyaçtan kaynaklandığını belirten Şimşek, değişikliğin kişisel beklentilerle alakasının olmadığını savundu. Değişikliğin yapılmaması durumunda olabileceklere ilişkin görüşlerini paylaşarak, şunları kaydetti:

"Bu Anayasa değişikliği yapılmazsa Türkiye ekonomisi ileride çok büyük sıkıntılar yaşar, Türkiye siyasetinde çok büyük krizler oluşabilir. Bu değişiklik iyi kurgulanmış, küresel normlara uygun. Bu nedenle Anayasa değişikliği aradan çıkınca, inanıyorum ki Türkiye hızlı şekilde geriye kalan yapısal reformları tamamlamak üzere, yoğun bir çalışma dönemine girecek. Yapısal reformlar sadece beklentileri iyileştirmeyecek, Türkiye'nin temellerini daha da sağlamlaştıracak ve Türkiye'yi şoklara karşı çok daha dirençli hale getirecek. İnanıyorum ki milletimiz bu Anayasa değişikliğini onayladıktan sonra Türkiye'nin yakın dönemde yaşadığı travmalara bir son vermiş de olacak."

Yeni dönemi, "FETÖ'nün iktidarı illegal yollarla ele geçirme çabasının artık kalıcı şekilde nihayete erdiği bir dönem" olarak nitelendiren Şimşek, Türkiye'nin yurtdışındaki olumsuz algısının önemli ölçüde FETÖ terör örgütünün Türkiye'ye musallat olmasından ve Türkiye'de gerçekleştirdiği olaylardan kaynaklandığını anlattı.

Mehmet Şimşek, örgütün yurt dışında Türkiye'ye karşı olumsuz kampanya yapan şer cephesinin başında geldiğini belirterek, "O yüzden ben 'Türkiye'nin algısı da iyileşecek, gerçekliği de iyileşecek' derken şunu kasdediyorum; referandum sonrası Türkiye'nin önü açılacak, Türkiye daha çok reform yapmaya devam edecek, bu sıkıntılı dönem geride kalacak ve Türkiye ekonomisi güçlü şekilde yeniden ivme kazanacak." değerlendirmesinde bulundu.

"TÜRKİYE'DEKİ GETİRİ DÜZEYİNİ BULAMAZSINIZ"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, 2016 yılında hayata geçirilen reform ve destekler hakkında katılımcılara bilgi verdi. Taşınır Rehni, Patent Kanunu gibi yasalaşan düzenlemelere işaret eden Şimşek, "Şimdi devam ediyoruz, durmuyoruz. En sıkıntılı dönemimizde bile daha önce açıkladığımız yol haritasının önemli bileşenlerini gerçekleştirdik." dedi.

Şimşek, Türkiye'nin normalleştiği, önünü görebildiği, sistemle ilgili sıkıntıların aşıldığı bir ortamda, Türkiye'nin rahat şekilde 2017'nin ikinci yarısı ile 2018'in ilk yarısı arasında geriye kalan tüm reformları yapabileceğini söyledi.

Türkiye'nin önünü görmesi gerektiği yorumunda bulunan Şimşek, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Nisan sonrası iyimserliğimin temelinde şunlar var; bir belirsizlik azalacak, iki Türkiye'nin gerçekten zor bir dönemi kapanmış, geride kalmış olacak, üç biz reformlarla hem temelleri sağlamlaştıracağız, hem de geleceği yeniden inşa edeceğiz, dört Türkiye'nin yurt dışı algısı da bunlara paralel olarak hızla iyileşecek. Kötümser olmayalım, yurtdışına Türkiye'deki kötümserlikten dolayı para götürüyorsanız yanlış yapıyorsunuz çünkü o anlamda o yatırımın size çok bir faydası olmayacak, getiriler çok iyi olmayacak, çünkü Türkiye'deki getiri düzeyini bulamazsınız açık ve net konuşayım.

Ama işinizi geliştirmek istiyorsanız, küresel markaları satın almak için, pazar payınızı büyütmek, daha iyi kendinizi konumlandırmak içinse, o zaman bizde yanınızdayız, önünüz de açık. Bu zaten Türkiye'nin cari açığını da azaltır, Türkiye'yi daha da büyütür, Türkiye'nin gelişmesine ciddi katkıda bulunur."

Anadolu Ajansı