Milliyet'ten Mert
İnan'ın haberine göre: Çin Vuhan'dan dünyaya yayılan corona virüs (Kovid-19)
salgını gölgesinde ülkeler aldıkları önlemlerin yavaş yavaş gevşetiyor. Dünyada
6.2 milyon kişiye bulaşan Kovid-19 enfeksiyonu 374 bini aşkın insanın hayatına
mal oldu. Türkiye de salgından etkilenen ülkeler arasında. Kovid-19 vaka sayısının
en yüksek olduğu kenti ise 16 milyonu aşan en büyük kenti İstanbul.
Normalleşmenin ilk adımının dün atıldığı İstanbul'da kilometrekareye düşen
kişi sayısı 2841 kişi. En yoğun ilçeler Güngören, Gaziosmanpaşa, Bahçelievler,
Bağcılar ve Bayrampaşa olarak öne çıkıyor.
Durum böyle olunca Kovid-19'dan korunmanın şartı olarak gösterdiği sosyal mesafenin
İstanbul gibi bir kentte nasıl sağlanacağı ise merak konusu. Normal zamanlarda
ortalama 13 milyon yolculuk hareketi gerçekleşen İstanbul'da toplu taşımadaki
durum kadar ilçelerdeki nüfus yoğunluğu da endişe duyulan konular arasında.
Milliyet merak edilenleri uzmanlarına sordu.
Vardiya saatlerine ayar
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, sosyal mesafenin mutlaka korunması
gerektiğine değinerek, önerilerde bulundu: "Maske kullanmaya, hijyen kuralların
uymaya mecburuz. Toplu taşıma, AVM gibi toplu yerler en zor ve riskli alanlar.
İstanbul'daki yoğun nüfus göz önüne alınarak bazı iş yerleri vardiya saatlerinde
düzenlemeye gidebilir. Yoğunluğun saatlere bölünerek kaydırılması en makul çözüm
gibi. Evden çalışma devam ettirilebilir. Normalleşmenin İstanbul gibi kalabalık
bir kent için riskleri her zaman olacak. Vatandaşların yapılan tüm uyarıları
dikkate alması gerekir."
En kalabalık ilçeler: Güngören, Gaziosmanpaşa, Bahçelievler
İstanbul'un yüzölçümü bakımından Türkiye'de 65'inci sırada bulunduğuna dikkat
çeken İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Osman Erk, nüfusunun 16 milyonu aştığı, çok dar bir şehirde artık kişisel
önlemler ön planda olacacağını söylüyor.
"Herkes kendisinin Sağlık Bakanı, doktoru olmak zorunda" diyen Erk, şu önerilerde
bulundu: "Böylesi hormonlu bir kentte ne yazık ki bir noktadan sonra herkes
kendi sağlığından sorumlu olmak durumda. Artık devletin önlemleri geride kaldı.
Hastanelerdeki yatak ve uzman sayılarımız belli. İnsanların kapalı, havasız,
dar mekanlara girmemesi gerekiyor. En riskli yerler AVM ve plazalar. Açık alanlarda
sosyal mesafe kuralına riayet edilmesi gerekiyor. Bulaşıcılık kat sayısı bakımından
İstanbul'da bağışıklanmış kişi sayısı yüzde 67 olursa salgın riski ortadan kalkar,
virüs sönümlenmiş olur.
İstanbul'da şu anki oranın yüzde 15 olduğu tahmin ediliyor. Şayet bu oran doğruysa
daha çok işimiz, almamız gereken çok yol var demektir. Bu durumda bulaş riski
2022'ye kadar sarkar."
Derin bir nefes almak için vaka sayısı 100'e gerilemeli
İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Tufan Tükek ise yeni geliştirilen antikor
testlerinin İstanbul başta olmak üzere Türkiye'deki bağışıklanan insan sayısı
ve oranını ortaya koyacağını belirterek, mevcut duruma göre şunları söyledi:
"PCR testleri, toplam vaka ve vakaların yüzde 60'ının İstanbul'da olduğu tezinden
hareketle tahminlerimiz, 1.8 milyon kişinin asemptomatik veya belirtili şekilde
bağışıklık kazandığı yönünde. Mart ve nisan ayını en az hasarla atlatmamız önemliydi.
Maalesef sokağa çıkma yasakları sonrasında oluşan kalabalıklar vaka sayısında
sabitlenmeye neden olmuş durumda. Önümüzdeki günlerde bayram etkisiyle vaka
sayılarımızın azalacağını düşünüyoruz.
Vaka sayısı 100'e gerilediğinde derin bir nefes alabileceğiz. İstanbul'da yaşayan
herkes, sosyal mesafe, maske ve hijyen kurallarından taviz vermemeli."