Milli Eğitim Bakanlığı, özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerin ve özel yeteneklilerin
eğitimine büyük önem veriyor. Bu hizmetler Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri
Genel Müdürlüğü tarafından koordine ediliyor ve yürütülüyor. Bu kapsamda Bilim
ve Sanat Merkezleri (BİLSEM) 81 ilde özel yetenekli öğrencilerin yeteneklerini
geliştirmeleri için önemli destek sağlıyor. BİLSEM'lerdeki öğrenciler hem ulusal,
hem de uluslararası etkinliklerde ülkemizi başarılı bir şekilde temsil ediyorlar.
Covid-19 salgını ile mücadeleye de önemli destek sağladılar. 2020 yılında BİLSEM'ler
patent, faydalı model, tasarım ve marka üretimine odaklandılar ve önemli mesafe
aldılar. Diğer taraftan tüm BİLSEM'ler, kütüphane ve tasarım ve beceri atölyeleri
ile güçlendiriliyor. MEB Bakan Yardımcısı Mahmut Özer, tüm bu gelişmeleri bir
gazeteye verdiği röportajda değerlendirdi.
Üstün veya özel yetenekli öğrencilerin eğitimine tüm ülkelerde özel ilgi gösteriliyor.
Dünyada genel eğilim nedir, kısaca bahsedebilir misiniz?
Özel yeteneklilerin eğitimi uzun zamandan beri üzerinde önemle durulan konulardan
birisi. Özellikle eğitimin yaygınlaşması ve kitleselleşmesi ile birlikte özel
yeteneklilerin eğitiminin mevcut eğitim sistemi içerisinde nasıl farklılaştırılacağı
gündeme geldi. Özellikle 20. yüzyılın başlarında zeka testlerinin gündeme girmesi
ile birlikte tanılama süreçleri de farklı bir evreye girdi ve IQ skorları tanılamada
aktif bir şekilde kullanılmaya başladı. Diğer önemli bir gelişme Ruslar tarafından
Sputnik'in uzaya fırlatılması. Bu durum ABD'de bir güvenlik sorunu olarak algılandığı
için üstün yeteneklilerin eğitimi ulusal güvenlik meselesine dönüşerek bu konuda
çok farklı modeller geliştirdi, çok farklı denemeler yapıldı. Bazılarından vazgeçildi.
Özellikle son zamanlarda üstün yetenekli tanımı genişletildi ve tanılamada sadece
IQ skoru yerine çok-boyutlu yöntemler geliştirilmeye başlandı. Kıta Avrupası'nda
da benzer yaklaşımlar denenmesine rağmen ABD'deki gibi eğitim sistemlerinde
çok kapsamlı bir yer edinmediğini görüyoruz. Özel yeteneklilerin eğitimine yönelik
yaklaşımlar Kıta Avrupası'nda ülkeden ülkeye değişmesine rağmen daha çok eğitimde
eşitlik tartışmaları ile birlikte değerlendirildikleri görülüyor. Özellikle
Finlandiya gibi bazı ülkelerde özel yetenekliler için eğitim sisteminde farklı
yaklaşımların kullanılması elitizm ile ilişkilendirilerek eşitliğe aykırı olduğu
değerlendiriliyor. Finlandiya'daki öğretmenler de böyle bir eğitime "üstün"
yetenekli olarak etiketleme yapmanın yan etkilerini öne çıkartarak ABD'deki
meslektaşlarına göre çok daha fazla çekimser duruyorlar. Elbette bu yaklaşım,
eğitim sistemlerinin özel yetenekli öğrencileri ihmal ettikleri anlamına gelmiyor.
İhmal etmiyorlarsa ne yapıyorlar?
Tüm öğrencilerin yeteneklerini geliştirebilmesine imkan verecek şekilde eğitim
sistemlerini yapılandırıyorlar. Yani esas yaklaşım, kapsayıcı ve bireyselleştirilmiş
eğitim. Yani her öğrencinin gelişimini destekleyen bir eğitim sistemi. Böylesi
bir yaklaşım, doğal olarak özel yetenekli öğrencileri de kapsıyor. Elbette bu
sistemde öğretmenin rolü çok önemli. Öğretmenlerin farklı yetenek seviyelerindeki
öğrencilere bu imkanı sağlayabilecek yeterliliğine sahip olması bu yaklaşımın
verimliliğinde çok önemli. Yıllardan beri yetenek veya akademik başarı olarak
homojen sınıflarda eğitim yapmaya alışmış öğretmenler için bu yeni yaklaşım
elbette meydan okuyucu bir durum.
Türkiye'de durum nedir?
Aynı dönemlerde Türkiye'de de benzer adımlar atılıyor. Örneğin, 1959 yılında
eğitimde türdeş yetenek grupları uygulaması başlatılıyor. Özel yetenekli bireylerin
akademik ve sanat alanlarında eğitim alabilmeleri için yurtdışına eğitime gönderilebilmeleri
için yasal düzenlemeler yapılıyor. 1964 yılında Ankara Fen Lisesi kuruluyor.
Farklı denemeler yapılıyor. Bazıları kısa ömürlü oluyor. Güzel sanatlar ve spor
liselerinin kurulması da aslında bu yaklaşımın sonuçları. MEB Özel Eğitim ve
Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde bu çalışmalar geçmişten günümüze
kadar istikrarlı bir şekilde takip ediliyor. 1995 yılında bu amaçla ilk Bilim
ve Sanat Merkezi (BİLSEM) kuruluyor ve o tarihten itibaren seçilen özel yetenekli
öğrencilere okul dışında yetenek geliştirme desteği sunmaya devam ediyor. BİLSEM'leri
sayısı ve yararlanan öğrenci sayısı da giderek artıyor.
Kaç BİLSEM var? Ne kadar öğrenci bu merkezlerden yararlanabiliyor?
Halen 81 ilde 182 BİLSEM var ve 63 bin öğrenci bu merkezlerden yararlanıyor.
BİLSEM'lere erişimi artırabilmek için BİLSEM sayısını sürekli artırıyoruz. Son
10 yıla baktığımızda hem BİLSEM sayısında, hem de öğrenci sayısında ciddi bir
artış görüyoruz. BİLSEM'lerin sayısı son 10 yılda 3 kat, öğrenci sayısı da 7
kat arttı.
Öğretmenlerin %61'i Yüksek Lisans mezunu
BİLSEM'lerde ne kadar öğretmen görev yapıyor?
182 BİLSEM'de 320 yönetici ve 2 bin 223 öğretmenimiz görev yapıyor. Öğretmenlerimizin
lisansüstü eğitimlerini de destekliyoruz. Üniversitelerle işbirlikleri kurarak
bu konuda destekler sağlıyoruz. Halen 2 bin 223 öğretmenimizin bin 220'si yüksek
lisans ve 129'u doktora mezunu. Yani BİLSEM öğretmenlerinin %61'i lisansüstü
eğitim mezunudur. Türkiye'de öğretmenlerimizin %11'inin lisansüstü mezunu olduğu
göz önüne alındığında BİLSEM'lerdeki bu oran oldukça iyi bir durumda. Halen
de 231 öğretmenimiz yüksek lisans eğitimlerine ve 219 öğretmenimiz de doktora
eğitimlerine devam ediyorlar.
Covid-19 salgını ile mücadeleye BİLSEM'lerden tam destek
Covid-19 salgını ile mücadele günlerinde mesleki eğitim inanılmaz bir performans
sergilemişti. Bu süreçte BİLSEM'ler de önemli katkı sağladılar. Bu katkılardan
bahsedebilir misiniz?
Covid-19 salgını ile mücadelenin ilk günlerinde 81 ildeki tüm BİLSEM'lerimizi
harekete geçirerek ihtiyaç duyulan ürünlerin üretimine odaklanmalarını sağladık
ve gerekli destekleri sağladık. BİLSEM'lerde 3 boyutlu yazıcı altyapısı oldukça
güçlü olduğu için yüz korucu siperlik üretimine hemen başladılar ve 350 bin
adet yüz koruyucu siper üreterek ihtiyaç noktalarına ulaştırdılar. Diğer taraftan
ihtiyaç duyulan farklı ürünlerin tasarlanması ve üretimine odaklandılar. Ve
çok geniş bir üretim portföyü geliştirdiler. Bu kapsamda ateş ölçer, maske tutucu,
video laringoskop, entübe kabini ve önlüğü, solunum cihazı valfi, dezenfektan
robotu, sosyal mesafe ölçüm cihazı, mekanik solunum cihazı ve temassız muayene
kabini gibi çok sayıda ürünü ürettiler.
Tüm Öğretmenlere Mesleki Gelişim Eğitimi
Öğretmenlerin mesleki gelişim eğitimlerinde durum nedir?
Öğretmenlerimizin mesleki gelişim eğitimlerine büyük önem veriyoruz. Mesleki
ve teknik eğitimde yaptığımız gibi burada da ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği
protokolleri yaparak öğretmenlerimizin mesleki gelişim eğitimlerine destek olmaya
çalışıyoruz. 2018 yılında sadece 30 öğretmene mesleki gelişim eğitimi verilmişken
bu sayıyı 2019 yılında 170'e, 2020 yılında ise 615'e çıkarttık. Örneğin, Savunma
Sanayi Başkanlığımız ile öğretmenlerin eğitimleri kapsamında yaptığımız işbirliği
neticesinde öğretmenlerimize ağ yönetim sistemleri eğitimi verdik. Benzer şekilde
İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı 150 müzik öğretmenimize oldukça kapsamlı
eğitim desteği sağladılar. 2020 yılının sonuna kadar BİLSEM'lerde görev yapan
tüm öğretmenlerimizin mesleki gelişim eğitimi almaları hedefliyoruz. Eğitim
takvimi planladığımız gibi ilerliyor.
Bunlar çok güzel gelişmeler. Biraz da BİLSEM'-lerin başarılarından bahsedebilir
misiniz?
Elbette. BİLSEM'lerde öğrencilerimiz disiplinler arası proje geliştirebilme
konusunda yıllardan beri ulusal ve uluslararası ölçekte önemli başarılar elde
ettiler. Örneğin, yeni yapılan TEKNOFEST 2020'de BİLSEM'ler İlkokul-Ortaokul
Akıllı Ulaşım Kategorisi Türkiye Birinciliği, Lise Sosyal İnovasyon Kategorisi
Türkiye Birinciliği, İlkokul-Ortaokul Sosyal İnovasyon Kategorisi Türkiye Birinciliği,
Afet Yönetimi Kategorisi Türkiye Birinciliği, Sağlık ve İlkyardım Kategorisi
Türkiye Birinciliği ve Çevre Enerji Teknolojileri Kategorisi Türkiye Birinciliği
elde ettiler. TÜBİTAK proje desteklerinde de BİLSEM'ler oldukça başarılı. TÜBİTAK
4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları Kategorisi'nde destek almaya hak kazanan
82 projeden 28 proje, TÜBİTAK 4005 Yenilikçi Eğitim Uygulamaları Kategorisi'nde
destek almaya hak kazanan 22 projeden 6 proje ve TÜBİTAK 4007 Bilim Şenlikleri
Kategorisi'nde destek almaya hak kazanan 51 projeden 16 proje BİLSEM'ler tarafından
hazırlandı. Bunlar elde edilen başarıların sadece bir kısmı. Görüldüğü gibi
BİLSEM'ler oldukça başarılı bir performansa sahipler.
BİLSEM'lerde patent dönemi
BİLSEM'lerde patent, faydalı model, tasarım ve marka üretimine odaklanmıştınız?
Bu çalışmalar hangi aşamada?
Planlandığı gibi başarılı bir şekilde ilerliyor. Bu konuda Türk Patent ve Marka
Kurumu Başkanlığı çok önemli destek sağladılar. Gerekli eğitimleri yaptık. Özel
Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz bünyesinde Fikri Mülkiyet
Ofisi kurduk. Bu ofis, 81 ildeki BİLSEM'lerde yapılan çalışmaların koordinasyonunu
sağlıyor ve gerekli destekleri veriyor. 2020 yılında BİLSEM'ler 44 patent, 31
faydalı model ve 9 tasarım olmak üzere 84 ürün için tescil başvurusu yaptılar
ve 6 ürünün tescili alındı. Diğer başvuruların değerlendirme süreci devam ediyor.
Başvuruların değerlendirilmesi belirli bir takvim gerektiriyor. Ayrıca, 307
ürünün de başvuruları yapılmak üzere hazırlık süreci devam ediyor. Süreçler
tamamlandığında bu konuda da önemli mesafe alacağımıza inanıyorum.
182 BİLSEM'e 1.000 kitaplık kütüphane
Bu kapsamda BİLSEM'lere ilave destekleriniz olacak mı?
Elbette. 2020 yılının sonuna kadar 182 BİLSEM'in tamamında 1.000 kitaptan oluşan
kütüphane kuruyoruz. Ayrıca BİLSEM'lere yine bu kapsamda ilave laboratuvarlar
ve tasarım ve beceri atölyeleri kuruyoruz. 2020 yılında şu ana kadar 168 yeni
tasarım ve beceri atölyesi kurduk. 2020 yılının sonuna kadar bu iki destek paketini
tamamlamış olacağız. Böylece zenginleştirilmiş imkanları ile BİLSEM'lerden seçilen
öğrencilere ilaveten diğer öğrencilerimizin de mümkün olduğu kadar fazla yararlanmalarını
sağlayacağız.