Eğitim kurumundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan davayı ilk derece mahkemesi reddetmiştir. İstinaf ise belirtilen eylemin farklı bir disiplin cezası gerektireceğini belirterek istinaf işlemini kabul etmiştir.
Danıştay: Cumhurbaşkanı gelse bana bu hareketleri yaptıramaz sözü hakaret
değildir
Bu itibarla, davacının eğitim esnasında hocasıyla arasında gerçekleşen konuşmalarda "Cumhurbaşkanı gelse bana bu hareketleri yaptıramaz" ifadesini kullandığı hususu soruşturma dosyasındaki tanık ifadelerince doğrulanmış ise de; söz konusu ifadenin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "hakaret" başlıklı 125. maddesinin kapsamına girmediği, hakaret fiili çerçevesinde değerlendirilemeyeceği anlaşıldığından, davacının fiilinin "Eğitim kurumu içinde veya dışında, tek veya toplu halde Devlet büyüklerine, Emniyet Teşkilatı polis amirlerine, eğitim kurumu; yöneticilerine, amirlerine, üstlerine, öğretim elemanlarına, memurlarına veya güvenlik kuvvetlerine karşı; fiili saldırıda bulunmak veya dövmek veya dövme girişiminde bulunmak, söz, yazı veya fiil ile hakaret etmek veya tehdit etmek veya bu gibi hareketleri düzenlemek yahut kışkırtmak," şeklindeki suç tanımına uymadığı, anılan fiil yönünden disiplin hukukunda yer alan "tipiklik" şartının gerçekleşmemiştir.
Danıştay: Mahkemece davacının eylemine uyan disiplin cezasının tespitinin
yapılması uygun değildir.
Davacının eylemine uyan başka bir disiplin cezası verilebileceği açık olmakla birlikte öğrencilerin disipline aykırı fiillerine verilecek cezanın tayininde yetkili olan makamın ilgili disiplin otoritesi olduğu gözetildiğinde, Mahkemece davacının eylemine uyan disiplin cezasının da tespitinin yapılmasının yerinde değildir.
T.C.
DANIŞTAY
İKİNCİ DAİRE
Esas No: 2023/4224
Karar No: 2024/4081
İSTEMİN KONUSU:
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesince verilen 11/09/2020 günlü,
E:2020/2272, K:2020/1906 sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması
isteminden ibarettir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava Konusu İstem: Dava, Karabük Polis Meslek Eğitim Merkezi öğrencisi iken
03/05/2016 günlü dilekçesiyle kendi isteğiyle eğitim merkezinden ayrılan davacı
tarafından; 26/07/2016 günlü, 2016/34 sayılı Karabük POMEM Öğrenci Disiplin
Kurulu kararının, davacının sarf ettiği "Cumhurbaşkanı gelse bana bu hareketleri
yaptıramaz" cümlesi ile Polis Akademisi Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nin
birinci fıkrasının (e) bendinin (17) numaralı alt bendinde yer alan "Eğitim
kurumu içinde veya dışında, tek veya toplu halde Devlet büyüklerine, Emniyet
Teşkilatı polis amirlerine, eğitim kurumu; yöneticilerine, amirlerine, üstlerine,
öğretim elemanlarına, memurlarına veya güvenlik kuvvetlerine karşı; fiili saldırıda
bulunmak veya dövmek veya dövme girişiminde bulunmak, söz, yazı veya fiil ile
hakaret etmek veya tehdit etmek veya bu gibi hareketleri düzenlemek yahut kışkırtmak"
fiilini işlediğinden bahisle eğitim kurumundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına
ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Ankara 14. İdare Mahkemesinin 26/12/2017 günlü, E:2017/1040, K:2017/3719 sayılı
kararıyla; davacı hakkında olay günü düzenlenen tutanağı tanzim eden ders görevlileri
ve öğrencilerin meydana gelen olayın belli bölümlerine şahit oldukları, görmüş
oldukları bölüm itibariyle bilgilerinin olduğu, davacının 20/04/2016 tarihinde
yaşanan zincirleme olay ekseninde eğitim faaliyetini yerine getirmekte iken
davacıyı uyaran Başpolis Memuru .'ye hitaben "Bana bak hoca...Cumhurbaşkanı
gelse bana bu hareketleri yaptıramaz" ifadesini kullandığı hususunun soruşturma
dosyasındaki tanık ifadelerince doğrulandığı, olayın oluş yeri, şekli ve zamanı
dikkate alındığında birden fazla kişi tarafından doğrulanarak sübuta eren fiilden
dolayı davacının Yönetmeliğin 40/E- 17. maddesinde düzenlenen fiili işlediği
görülmekle, dava konusu edilen eğitim kurumundan çıkarma cezasında hukuka aykırılık
bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından; ilk derece mahkemesi kararının istinaf yoluyla incelenmesinin talep edilmesi üzerine, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesinin 03/10/2018 günlü, E:2018/2814, K:2018/2468 sayılı kararıyla; Mahkeme kararının usul ve hukuka uygun bulunması nedeniyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Anılan kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Danıştay Sekizinci Dairesinin 23/06/2020 günlü, E:2019/861, K:2020/2694 sayılı kararıyla; temyiz istemine konu kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti:
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesince, Danıştay Sekizinci Dairesinin
bozma kararına uyularak verilen temyize konu kararla; bakılan uyuşmazlıkta,
davacının eğitim esnasında hocasıyla arasında gerçekleşen konuşmalarda "Cumhurbaşkanı
gelse bana bu hareketleri yaptıramaz" ifadesi dava konusu edilmiş olduğundan,
davacının söz konusu eylemlerinden yalnızca belirtilen bu eylemi dikkate alınarak
dava konusu işlemin incelendiği, bu kapsamda "Cumhurbaşkanı..." ifadesini
kullandığı hususu soruşturma dosyasındaki tanık ifadelerince doğrulanmış ise
de, söz konusu ifadenin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun hakaret başlıklı hükmü
kapsamına girmediği, hakaret fiili çerçevesinde değerlendirilemeyeceği, ancak,
amirine karşı saygısızlık olarak değerlendirilebileceğinin açık olduğu, davacı
hakkında ilgili Yönetmeliğin 40. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin
(22) numaralı alt bendinde yer alan "Amir, üst ve öğretim elemanlarına
karşı ciddiyetini bozmak, söz ve tavır veya davranış ile saygısızlık yapmak"
hükmü kapsamında eğitim kurumundan uzaklaştırma cezası uygulanabileceği sonucuna
varıldığı, bu durumda davacının fiil ve davranışlar ile uygulanan cezanın örtüşmediğinin
anlaşılması nedeniyle zikredilen eylem nedeniyle "Eğitim Kurumundan Çıkarma"
cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı
gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulüne, başvuruya konu mahkeme
kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; davacı hakkında yürütülen disiplin soruşturması sonucunda davacının işlediği fiillerden dolayı hakkında dört ayrı meslekten çıkarma cezası verildiği ve anılan cezaların Genel Müdürlük makam olurlarıyla kesinleştiği, dava konusu işlemin mevzuata uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI: Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının belirtilen gerekçe ile onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Danıştay Sekizinci Dairesi tarafından,
Danıştay Başkanlık Kurulunun 19/07/2023 günlü, K:2023/33 sayılı kararının "Ortak
Hükümler" kısmının 2. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin
Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki
belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından yürütmenin
durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İLGİLİ MEVZUAT:
25/4/2001 tarihli ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu'nun 17 ve 30'uncu
maddeleri, 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun Ek-24'üncü
maddesi ile 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nun 65'inci
maddesine dayanılarak çıkarılan Polis Akademisi Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nin
40. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde "e) Eğitim kurumundan çıkarma:
Öğrencinin, bir daha Polis Akademisine bağlı hiçbir eğitim öğretim kurumu öğrenciliğine
alınmamak üzere ilişiğinin kesilmesidir. Eğitim kurumundan çıkarma cezası gerektiren
tutum ve davranışlar şunlardır:... 17) Eğitim kurumu içinde veya
dışında, tek veya toplu halde Devlet büyüklerine, Emniyet Teşkilatı polis amirlerine,
eğitim kurumu; yöneticilerine, amirlerine, üstlerine, öğretim elemanlarına,
memurlarına veya güvenlik kuvvetlerine karşı; fiili saldırıda bulunmak veya
dövmek veya dövme girişiminde bulunmak, söz, yazı veya fiil ile hakaret etmek
veya tehdit etmek veya bu gibi hareketleri düzenlemek yahut kışkırtmak,..."
hükmü yer almaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "hakaret" başlıklı 125. maddesinin
birinci fıkrasında "Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek
nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (...) veya sövmek suretiyle bir
kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar
hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin
cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir."
hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
"Kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesi uyarınca, ceza yaptırımına bağlanan
her bir eylemin tanımının yapılması ve yasanın ne tür eylemleri suç sayarak
yasakladığının hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirtilmesi gerekmektedir.
Sözü edilen suç tanımlaması yapıldıktan sonra, suçun karşılığı olan cezanın
ve suç sayılan eylemi gerçekleştiren kamu görevlisinin hangi disiplin kuralını
ihlal ettiğinin açık bir şekilde ortaya konulması da zorunludur.
Söz konusu eylem, mevzuatta öngörülen tanıma uymuyorsa verilen disiplin cezasının hukuka aykırı olacağı açıktır. Bu itibarla, davacının eğitim esnasında hocasıyla arasında gerçekleşen konuşmalarda "Cumhurbaşkanı gelse bana bu hareketleri yaptıramaz" ifadesini kullandığı hususu soruşturma dosyasındaki tanık ifadelerince doğrulanmış ise de; söz konusu ifadenin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "hakaret" başlıklı 125. maddesinin kapsamına girmediği, hakaret fiili çerçevesinde değerlendirilemeyeceği anlaşıldığından, davacının fiilinin "Eğitim kurumu içinde veya dışında, tek veya toplu halde Devlet büyüklerine, Emniyet Teşkilatı polis amirlerine, eğitim kurumu; yöneticilerine, amirlerine, üstlerine, öğretim elemanlarına, memurlarına veya güvenlik kuvvetlerine karşı; fiili saldırıda bulunmak veya dövmek veya dövme girişiminde bulunmak, söz, yazı veya fiil ile hakaret etmek veya tehdit etmek veya bu gibi hareketleri düzenlemek yahut kışkırtmak," şeklindeki suç tanımına uymadığı, anılan fiil yönünden disiplin hukukunda yer alan "tipiklik" şartının gerçekleşmediği ve davacının eylemine uyan başka bir disiplin cezası verilebileceği açık olmakla birlikte öğrencilerin disipline aykırı fiillerine verilecek cezanın tayininde yetkili olan makamın ilgili disiplin otoritesi olduğu gözetildiğinde, Mahkemece davacının eylemine uyan disiplin cezasının da tespitinin yapılmasının yerinde olmadığı, disiplin cezasının uyuşmazlık konusu yapıldığı durumlarda yargı yerlerince, disiplin soruşturmasının usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, ilgilinin fiilinin sübut bulup bulmadığı, sübut bulmuş ise eylemine uyan disiplin cezasıyla cezalandırılıp cezalandırılmadığı yönünden hukukilik denetimi yapılabileceği, ayrıca ilgilinin eylemine uyan disiplin cezasının tespitinin de yapılmasının, disiplin otoritesinin yetki alanına girilmesi ve hukukilik denetiminin sınırlarının aşılması sonucunu doğuracağı hususları birlikte değerlendirildiğinde dava konusu işlemde hukuka uyarlık, dava konusu işlemin iptali yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararında da sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesince verilen 11/09/2020
günlü, E:2020/2272, K:2020/1906 sayılı kararın yukarıda belirtilen GEREKÇE İLE
ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7035 sayılı Kanun ile değişik
50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara ve bir örneğinin de Ankara
Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın,
kararı veren Ankara 14. İdare Mahkemesine gönderilmesine, 17/09/2024 tarihinde
oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.