Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu'nda 2026 yılı bütçesine dair kritik değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaşıyor.
Cevdet Yılmaz'ın açıklamalarından öne çıkanlar:
"2026 yılı, programımız açısından en kritik dönem olarak öne çıkmaktadır. Yüksek katma değerli üretim, Ar-Ge ve girişimcilik alanlarına ayrılan kaynaklar bütçe kapsamında öncelikli hale getirilmiştir. Ülkemizin tüm şehirlerini depremlere karşı daha dayanıklı hale getirme çalışmalarının kararlılıkla sürdürüleceği vurgulanmaktadır.
2026 bütçesi, istikrarı gözeten ve refahı hedefleyen bir anlayışla hazırlanmıştır. Aynı zamanda emeği koruyan bir yaklaşım esas alınarak şekillendirilmiştir.
"Küresel riskler halen yüksek seyrediyor"
Küresel ekonomide, gelişmekte olan ülkelerin payı artarken, G7 ülkelerinin ağırlığının azaldığı gözlenmektedir. Dünyadaki ekonomik ve siyasi gelişmeler doğrultusunda politika ve stratejilerin sürekli güncellenmesi zorunlu hale gelmiştir.
Küresel enflasyonda gerileme işaretleri görülmesine rağmen, istenen düzeylere henüz tam olarak ulaşılamamıştır. Önümüzdeki dönemde küresel ticaret hacminin, pandemi öncesi seviyelerin altında kalacağı öngörülmektedir. Politik belirsizliklerin bir miktar azalmasına karşın, küresel risklerin halen yüksek seyrettiği ifade edilmektedir.
2026 yılında dış şartların, bir önceki yıla göre daha destekleyici olacağı değerlendirilirken, Türkiye ekonomisinde ılımlı ancak daha dengeli ve istikrarlı bir büyüme sürecinin yaşandığı belirtilmektedir."
"Yıl sonu itibariyle kişi başı gelirimizin 17.748 dolara ulaşmasını bekliyoruz"
Pandemi sonrası dönemde dünya %15,2 büyürken, Türkiye bunun iki kadar büyüme sergiledi. Yıl sonu itibariyle kişi başı gelirimizin 17.748 dolara ulaşmasını, bu sayede yüksek gelir grubu ülkeler arasına girilmesini bekliyoruz. Avrupa'nın 4. büyük ekonomisi haline gelmeyi bekliyoruz, Dünyada 16., satınalma paritesine göre 11. büyük ekonomi olacağız.
"2026 yılında ekonominin yüzde 3,8 oranında büyümesi bekleniyor"
Orta Vadeli Program'da (OVP) belirlenen büyüme hedeflerinin gerçekçi ve ulaşılabilir olduğu görülüyor. Temel amaç, geçici değil, sürdürülebilir ve dengeli bir büyüme yapısını kalıcı hale getirmektir.
Bu çerçevede, 2026 yılında ekonominin yüzde 3,8 oranında büyümesi beklenirken, işsizlik oranının ise yüzde 8,5 seviyesinin bir miktar altında gerçekleşebileceği öngörülmektedir.