KPSS'ye biyoloji, fizik, kimya, tarih coğrafya ve felsefe öğretmeni olmak isteyen 42 bin 10 kişi girdi, yalnız 205'i öğretmen olabildi
Biyoloji, coğrafya, felsefe, fizik, kimya ve tarih öğretmenliği için 2004
yılında Kamu Personeli Seçme Sınavı'na 42 bin 10 aday girdi, atanan öğretmen
sayısı ise sadece 210. Eğitim ve fen edebiyat fakülteleri öğrenci ve mezunları
umutsuz. Uzmanlar planlama öneriyor: Öğretmen açığı ne kadarsa üniversitelere
o kadar öğrenci alınsın... Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ise "Biz,
ihtiyaç kadar öğretmen alıyoruz, üniversitelere karışamayız" diyor.
Her yıl binlerce kişi öğretmen olmak için Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS) giriyor ve Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) başvuruyor. 2004 ikinci atama döneminde öğretmen olmak isteyen tam 173 bin kişi MEB'e başvurdu. Başvuranlar içinde en az şansı olan branşlar biyoloji, coğrafya, felsefe, fizik, kimya ve tarih. Bu branşlarda başvuran binlerce kişinin 'yüzde 1'lik şansı bile yok.
Dudak uçuklatan farklar
2004 ikinci atama dönemi rakamlarına göre biyoloji öğretmenliği için 9 bin 260,
coğrafya öğretmenliği için 2 bin 43, felsefe için 5 bin 146, tarih için 8 bin
773, fizik için 8 bin 401 kişi KPSS'ye girdi. Ancak bu branşlarda sadece 35'er
kişi atandı! Kimya öğretmenliği için ise 8 bin 387 kişiden 30'unun ataması yapıldı.
Eğitim fakültesi öğrencileri, beş yıl eğitimini aldıkları mesleği yapamayacakları
için mutsuz. Formasyon alıp öğretmenliğe başvuran fen-edebiyat fakültesi öğrencilerine
göre ise öğretmenlik şansları, bilimsel çalışma yapma şanslarından yine de daha
fazla. Fen-edebiyat fakültesi mezunları öğretmen olmak için yaklaşık bir yıl
tezsiz yüksek lisans (formasyon) tamamlamak zorunda.
MEB, 2004 yılı için şubat ve eylül olmak üzere iki dönemde 18 bin öğretmen
ataması yaptı. Ancak branşlardaki öğretmen açıkları ile üniversitelerin mezun
ettiği öğrenci sayısı arasında çok büyük fark olduğu için, eğitim fakültesi
mezunları dahil birçok kişi açıkta kaldı. Üstelik yaklaşık 96 bin öğretmen açığı
olduğu halde. Biyoloji, coğrafya, felsefe, fizik, kimya ve tarih, Türkiye genelinde
35'er atamayla, en az öğretmen atanan branşlardan. Toplam altı branşa atanan
öğretmen sayısı 210 iken, bu branşlardan 2004 KPSS'ye giren adayı sayısı 42
bin 10.
Eğitim fakültesi öğrencileri, atama sayısının bu kadar düşük olmasını anlayamıyor: "Türkiye'de özellikle bu branşlarda öğretmen açığı var. Ancak açıklar sözleşmeli öğretmenlerle kapatılıyor ve 'Öğretmen açığı yok' deniyor."
MEB: Bizim elimizde değil
MEB Personel Genel Müdürü Remzi Kaya, norm kadroya göre öğretmenin girdiği ders
saati sayısının 21 olduğunu, ancak bunu 30 yaparak açık kapattıklarını söyledi.
Atamaları, illerdeki açıkları hesaplayarak yaptıklarını belirten Kaya, bu yıl
173 bin adayın sınava girdiğini, 9 bin 267 kişi aldıklarını belirterek, "Biz
bakanlık olarak standardımızı belirliyoruz. Her öğretmeni maaş alacak şekilde
belirliyoruz. Bir de dokuz saat ilavemiz var. Örneğin fizik branşında 10 bin
olabilir bu.
7 bin kişi alıp, 3 bin kişiye de girdiği derse karşılık ücret veriyoruz. Bu
kadar aday olması, bakanlıkla ilgili değil. Üniversiteler sürekli mezun veriyor.
Biz, açığımız olduğu kadar öğretmen almak zorundayız" dedi.
Gidişat belli...
Uzmanlar ise planlama yapılmaksızın eğitimdeki dengesizlikle ilgili sorunun
çözülemeyeceği görüşünde.
Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sema Sevinç Ergezen:
Planlama olmadığından enerjimiz boşa harcanıyor. Mezunların çoğu 150-200 milyona
dershanelerde çalışıyor. Atama yapılmayacaksa, bu bölümlere öğrenci almayın.
Devlet Planlama Teşkilatı, MEB, YÖK ve üniversiteler planlama yapmalı.
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cem Alptekin: Fen-edebiyat
fakülteleri kontenjanı kısıtlanmalı. Türkiye'nin ne kadar kimyagere ihtiyacı
var?
Öğrenciler de istihdama yönelik tercih yapmalı.
Anaokulu öğretmenliği daha çok istikbal vaat ediyorsa, ona göre tercih yapılmalı.
Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsa Eşme: Önümüzdeki
üç-dört yılda üniversitelerin ilgili programlarında 200 bine yakın branş öğretmeni
adayı var, ancak aynı sürede MEB'in öğretmen ihtiyacı 7-8 bin kadar. Öğretmen
yetiştiren programlar, öğretmen ihtiyacına göre yeniden yapılandırılmalı. MEB
5-10 yıllık periyot ihtiyacını duyurmalı. Adaylar da eğitim fakültelerini ve
atanma şansı olan branşları seçmeli.
Bilimsel üretim... O ne?
Marmara Üniversitesi Fizik Öğretmenliği Bölümü beşinci sınıf öğrencisi Müjgan
Türkay, "O kadar umutsuzum ki, KPSS'ye girmemeyi bile düşünüyorum. Sınava
sırf devlet memuru olmak için giren birçok kişi var. Hepimiz de 'atanabilecek
miyiz' kaygısı var" diye yakınıyor. Aynı bölümdeki Yusuf Aslan ise, hem
fen-edebiyat fakültesi hem eğitim fakültesi mezunlarının öğretmen olmasını yanlış
buluyor: "Fen- edebiyat fakülteleri, bilim insanı yetiştirmek için kurulmuş.
Ancak öğrencileri bilim adına bir şeyler yapamıyor. Hem onların hem bizlerin
öğretmen olması çok saçma. Madem öyle, iki fakülteden biri olmasın ya da birleştirilsin."
Mezun olduğu alanda iş imkânı bulamayan binlerce fen-edebiyat öğrencisi için
ise öğretmenlik, açıkta kalmama şansı. 1999 yılında Cumhuriyet Üniversitesi
Jeoloji Mühendisliği'ni bitiren Kemal Akkaya, Marmara Üniversitesi'nde coğrafya
öğretmeni olmak için tezsiz yüksek lisans alıyor. Jeoloji ve jeofizik mühendisliğinin
öğrencilere ve mezunlarına coğrafya öğretmenliği hakkı tanındığını söyleyen
Akkaya, "Atanamasam bile dershanede öğretmenlik yaparım. Kendi alanımda
çalışmak isterdim ama iş yok. Bu sene Türkiye genelinde atanacak jeoloji mühendisi
sayısı
'1' idi. Bir yıl sosyal bilgiler öğretmeni olarak sözleşmeli öğretmenlik yaptım.
Sabit gelir ve garanti için öğretmen olmak istiyorum" diyor.
İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü mezunu Nurdan Enli de, İstanbul Üniversitesi'nde
tarih öğretmenliği için tezsiz yüksek lisans alan 100 öğrencinin arasında yer
alıyor: "Dershanelerde öğretmenlik yaparım. Tarihi seviyorum ama üniversitede
kalmak da zor."
Aynı bölüm mezunu Dilek Börekçi de, "Fen-edebiyat fakültelerine çok sayıda insan alınıyor. Ben bu fakültelerin durumunu çözümsüz buluyorum. Eğitim fakültesi öğretmen, fen-edebiyat bilim adamı yetiştirsin. Ama üçüncü dünya ülkelerinin bilim yapması çok zor" diye konuşuyor.
Tek çıkış: Dershane
Daha ortaokulda biyoloji öğretmeni olmayı isteyen beşinci sınıf biyoloji öğretmenliği
öğrencisi Çiçek Özyeral dertli. Çiçek, "Hiçbir şey olamadım, bari öğretmen
olayım' düşüncesindeki insanların önüne geçtiğini söylüyor.
Aynı bölümdeki Rengin Tamkan da, geçen yılki mezunların hepsinin bu yıl dershanelerde
çalıştığını belirtiyor: "Geçen sene Marmara Üniversitesi Biyoloji Öğretmenliği'nden
bir kişi bile atanmadı. Branşımı çok seviyorum ve faydalı olacağıma inanıyorum
ama öğretmenlik şansım çok az. Üniversitede kalıp öğretmen yetiştirmeye katkım
olsun diyorum, burada da kadro yok."
Tamkan, MEB'in, son atama döneminde formasyonu olmayan fen-edebiyat mezunlarına
da KPSS hakkı tanıdığını anlatıyor. Tamkan, "MEB'in aldığı karara göre,
formasyonu olmayan fen-edebiyat mezunları da KPSS'ye girecek.
75 ve üstü puan alanlar da öğretmen olarak atanacak. Sonra onlara formasyon
verilecekti. Biz beş yıl bunun eğitimini alıyoruz ama atanamıyoruz. Bu karara
karşı dava açtık. Ancak bakanlık hâlâ savunmasını yollamadı. Zaten atamalar
da yapıldı. Olan oldu yani..." diyor.
Özel sektörün öğretmen adayların atamasının yapılamamasından çok iyi faydalandığını
söyleyen Ahmet Yılmaz'ın ise bir önerisi var: "Mezunlar 200 milyon liraya
dershanelerde öğretmen. Fen edebiyat ve eğitim fakültesi ayrımı kalksın. İlk
sınıf ortak, ikinci sınıftan itibaren bölümler seçilsin."
radikal