Özlük haklarıyla beraber Savcıya bağlı bir Adli Polis teşkilatı olmadığı için adliyede işlerin sürüncemede kaldığı belirtiliyor. İçişleri Bakanlığı ise polisi tümüyle vermiyor.
Yargının öteden beri tartışılan fakat bir türlü çözülemeyen önemli bir sorunu
adli polis ya da adli kolluk denilen bir kurumun olmayışıdır.
Yargının bu konudaki sıkıntısı şuradan kaynaklanıyor. Adliyeye yansıyan bir
olay için o olayın taraflarının ve tanıklarının çağrılması lazım. Sonra hazırlık
soruşturması için delil toplamaktan tutun da çeşitli işlemlere kadar birçok
çalışma ve yazışma yapılıyor, Bütün bu işleri emniyet müdürlüklerine dolayısıyla
içişleri Bakanlığı'na bağlı polisler yürütüyor. Yasal, fakat ek iş
olarak yürütüyor. Polisin daha bir sürü asli işi olduğu dikkate alınırsa, hem
adliyedeki hem karakoldaki işlerinin hepsine yetişmesi dün de çok güçtü; bugün
de bu dar kadrolarla hemen hemen olanaksız.
Bu durumda ne oluyor?
Polisin yapması beklenen adli iş aksıyor, gecikiyor. Çünkü, doğal olarak polis,
terfi, cezası ve takdiri ile savcıya değil emniyet amirine bağlı. Dolayısıyla
öncelik adliyede olamıyor.
Ayrıca adli soruşturmanın uzmanlık isteyen niteliklerine de yabancı kalan polisin
savcı ile uyum içinde, birlikte çalışması güçleşiyor; alınacak verim düşüyor.
Yıllardır, doğrudan savcıya bağlı bir adli polis teşkilatının kurulması
istenirdi. Son kez hazırlanan bir yasa tasarısı ile adli kolluk
kurumu getirildi. Ama şimdi de bunun yeterli olup olmayacağı tartışılıyor.
Çünkü, yeni modelde de polis özlük hakları da dahil tümüyle savcılara bağlanmıyor.
Bu konuda farklı görüşler ortaya atılıyor.
Farklı iki şekil
Örneğin, îstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin adli kolluk konusunda
2 şekil öngörüyor:
Birincisi, araçları,gereçleri, binaları, özlük işleriyle, bütünüyle Cumhuriyet
Başsavcılıkları'na bağlı, dolayısıyla idari işler bakımından Adalet Bakanlığı'na
bağlı müstakil bir adli kolluk şekli.
İkincisi de karma usul dediğimiz, yine adli görevlerine ilişkin olarak Cumhuriyet
Savcıları'na bağlı, ancak araç, gereç, bina, özlük haklan yönünden genel emniyet
teşkilatındaki usul ve hükümlere bağlı olması şeklidir.
Bu çok geniş bir düzenlemeyi ve alt yapıyı gerektiriyor.
Şu anda bunlar istediğimiz manada yok.
Adli polis için yeni yasal düzenlemeyi yetersiz bulan Bağcılar Cumhuriyet Başsavcısı
Ercan Cengiz, bunun ancak bir adım olduğunu belirtiyor ve şunları
söylüyor:
Adaletin gecikmesinden söz ederken polisi de bu işin içine katmak lazım.
Soruşturmayı yapan birimler genelde onlar.
Bildiğim kadarıyla Bağcılar'da polis sayısı 269. Burada l milyon 500 bin insan
yaşıyor. Orta büyüklükte bir ilde, Muğla gibi bir yerde polis sayısı 2 bin 500-3
bin. Bir dengesizlik burada da ortaya çıkıyor.
Bir yerden bir şey soruyorsunuz; size altı ayda geliyor cevap. Nasıl bitecek
böyle bir soruşturma? davalar nasıl çabuk bitecek? Bileşik kaplar misali, bir
yerde bir sorun varsa bu bütün birimleri etkiliyor.
Delil toplama yargıya kalıyor
Oysa, bütün delillerin hazırlık soruşturması aşamasında toplanıp mahkemeye
teslim edildikten sonra yargılamanın başlaması gerektiği belirtiliyor
Adli kolluk kurulması için hazırlanan yasayı yetersiz bulan Van Adliyesi Cumhuriyet
Savcılarından Oğuzdan Maden şu değerlendirmeyi yapıyor:
Kolluk amirlerinin sicil ve tayini konusunda bizim doğrudan bir yetkimiz
olmazsa, orada istediğimiz şekilde kullanma anlamında sıkıntı yaşanır. Bence
adli kolluğu yargıya bağlarken onun sicil, atama, terfi konularını da yargıya
vermek gerekir. Yasada bu yok maalesef. Tayin-terfi konularının ilgili birim
amiri tarafından düzenleneceği söylenmiş; bu bizim için eksik bir uygulama.
Adli polis ya da adli kolluk konusunda Van Adalet Komisyonu ve 2. Ağır Ceza
Mahkemesi Başkanı Halit Eriş'in görüşleri özetle şöyle:
Çağdaş bir hukuk devletinde adli polisin olması gerekiyor. Şu anda adli polisin görevini jandarma ve polis yapıyor. Bir suçun ortaya çıkarılması için gerekli gayreti göstermediği takdirde, ancak adli görevi ihmalden bir suç duyurusunda bulunabilirsiniz, ama sicil, terfi ve diğer yönünden hiçbir yetki ve sorumluluk yok.
Soruşturmanın eksik yapılması yüzünden, yargılama aşaması uzuyor ve Eriş!in deyişiyle Yargılanma aşaması neredeyse delil toplamaya dönüşmüş oluyor.