SSK'da üç eczane kalfası peş peşe kanserden öldü. Nedeni kurşun plakalarla izole edilmediği için radyasyon saçan üst kattaki röntgen odası.
Mehmet Demirci, Zeki Kenar ve Salim Kara... SSK Topçular Dispanseri eczanesindeki art arda üç ölüm yeni bir kanser tehlikesini ortaya çıkardı: Röntgen odaları.
RÖNTGEN MERKEZLERİNİN ALTINDA OTURANLAR DİKKAT
Yakınları üç kalfanın ölümüne eczanenin üst katındaki röntgen odasının neden
olduğunu söylüyor. Kurşun plakalarla kaplanmayan odadaki cihaz yıllarca alt
kata radyasyon ışınlamış.
'KATİL RÖNTGEN' GENELDE DEVLET HASTANELERİNDE
Atom Enerjisi Kurumu'na (TAEK) göre ise tehlike çok daha büyük: Türkiye'de tam
27 bin lisanssız röntgen cihazı var. Üstelik çoğu devlet hastanelerinde.
Röntgen odasından ölüm sızdı
İstanbul Topçular'daki SSK Dispanseri'nin eczanesinde çalışan üç kalfanın kanserden ölmesine, izolasyon yapılmadığı için radyasyon sızdıran röntgen odasının yol açtığı iddia edildi.
SSK Topçular Dispanseri eczanesinde çalışırken birbiri ardına kanserden ölen üç kalfanın ölümüne üst kattaki röntgen odasından sızan radyasyonun yol açtığı iddia edildi. Röntgen odasının zemin katta bulunması gerekirken mevzuata aykırı biçimde ikinci kata konulduğu ve radyasyona karşı hiçbir tedbir alınmadan çalıştırıldığı da öne sürülürken aynı eczanenin sorumlusunun da halen kanser tedavisi görmesinin iddiaları desteklediği yorumu yapıldı . Tüyler ürperten bir diğer iddia ise, dispanser yönetiminin ölü yakınlarının hak aramasını engellemek için, olay duyulduktan sonra zemini hızla kurşunla kaplattığı şeklinde. Ölenlerin yakınları, dispanser yetkilerinin kendilerine, "Eski durumda sızıntı tespit edilmediğini ve delil durumu ortadan kalktığı için de haklarını arayamayacaklarını" söylediklerini öne sürdüler. İddiaya göre, radyasyon sızıntısı nedeni ile son 6 yıl içinde dispanserin eczanesinde görevli Mehmet Demirci, Zeki Kenar ve Salim Kara sırayla kanserden öldü. Son olarak eczane sorumlusu İlknur Akçardak kansere yakalandı. Dispanserin 1. katında bulunan eczanenin yaklaşık 20 yıllık çalışanı olan 43 yaşındaki kalfa Mehmet Demirci, 5 Mayıs 1998 yılında kanserden yaşamını yitirdiğinde, ölüm nedeninin üst kattaki röntgen odasından sızan radyasyon olabileceği kimsenin aklına gelmiyordu.
SONLARI AYNI OLDU
Ancak 7 Mart 1999'da eczane çalışanlarından Zeki Kenar'ın ve yine aynı yıl Salim
Kara'nın da kansere yakalanması, radyasyon sızıntısı ihtimalini gündeme getirdi.
Eczane sorumlusu İlknur Akçardak'ın aynı dönemde meme kanserine yakalanması
üzerine eczane çalışanları başhekimliğe dilekçe vererek olayın araştırılmasını
istedi. Bu arada, Salim Kara da, 5 yıl süren tedavisinin ardından 15 Şubat 2003'te
yaşamını yitirdi. Verilen dilekçenin üzerinden 2-3 ay geçmesine karşın ölçüm
yapılmayan röntgen odasında, ölümlerin duyulması üzerine hummalı bir çalışmayla
zemin kurşunla kaplandı. Ardından da Küçük Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi
yetkilileri 5Şubat 1999'da radyasyon ölçümü yaparak röntgen odasının prosedüre
uygun çalıştığı belgelediler. 53 yaşındayken ölen eczane kalfalarından Salim
Kara'nın eşi Şükriye Kara, hak aramaya kalkıştıklarında, "Devleti devlete
mi şikayet edeceksiniz" dendiğini belirterek şunları söyledi: "Arkadaşları
Mehmet ve Zeki'nin ölümünden sonra eşim hastalandığında, 'Sıra bana geldi, beni
de radyasyon öldürecek' dedi. Emekli olduğunda 25 yıl boyunca hizmet verdiği
için ona SSK'dan teşekkür plaketi verildi. Ama ölümünün ardından hak aramaya
kalktığımızda yüzümüze bakan olmadı. Eşim yıllarca iki kuruş maaşa çalıştıktan
sonra emekli olup dinlenecekken yaşamını yitirdi." 2000 yılında meme kanserine
yakalanan ve halen tetkikleri devam eden eczane sorumlusu İlknur Akçardak ise,
devlet memuru olması nedeniyle izinsiz konuşamayacağını belirterek sessiz kalmayı
tercih etti.
27 BİN LİSANSSIZ CİHAZ
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Radyasyon Güvenliği Daire Başkanı İsmail
Hakkı Arıkan, Türkiye'de 9 bin 101 röntgen cihazına lisans verdiklerini ancak
27 bin kadar lisanssız röntgen cihazı bulunduğunu belirterek, Sağlık Bakanlığı'nın
lisanssız yerlere ruhsat vermemesi gerektiğine dikkat çekti. Arıkan, "Radyasyon
üreten cihazların kullanıldığı yerler için TAEK'ten lisans alınması gerektiyor.
Ancak maalesef Sağlık Bakanlığı bizden lisans almayan yerlere de çalışma ruhsatı
veriyor" şeklinde konuştu. İsmail Arıkan, özel hastanelerde radyasyon güvenliğinin
sağlandığını ancak asıl sorunun devlet hastanelerinde yaşandığını ifade ederek
şunları söyledi: "Özel hastane ve kuruluşlarda lisans kontrolü titizlikle
uygulanıyor. Ancak hastanelerinin bazılarında lisans yok. Lisanssız cihaz, güvenliksiztir.
Hem çalışanlara, hem hastalara zarar verir."
DİŞÇİ ALARMI
İsmail Arıkan özel dişçi muayenehanelerinin de denetlenmesinin gerektiğini belirterek,
"Türkiye'de 16 bin dişçi röntgen cihazı var. Ancak bunların sadece 2 bin
500'ü lisans almış. Sağlık Bakanlığı'nın bu yerlere ruhsat vermemesi gerekir"
şeklinde konuştu.
''Hakkınızı aramak için geç kaldınız' dediler
Ölenlerin yakınları, olayın örtbas edilmek istendiğini ve kendilerine haklarını aramamaları konusundan telkinde bulunulduğunu iddia ettiler. 7 Mart 1999'da, 51 yaşındayken akciğer kanserinden ölen kalfalardan Zeki Kenar'ın eşi Şeriban Kenar, eşinin 27 yıl çalıştığı SSK eczanesinde sızıntı nedeni ile kansere yakalandığını belirterek, "Eşim 22 yaşında gencecik bir insanken o kuruma girdi. Bütün ömrünü orada çalışarak geçirdi. Emekli olup rahat edeceği sırada kansere yakalandı. Çok yakın arkadaşı Mehmet Demirci de kanserden ölmüştü. Eşim durumdan şüpheleniyordu, 'Bizi bu röntgen odası bu hale getirdi' diyordu. O öldükten sonra reklamcı yeğenlerim durumu araştırdı. Röntgen odasının kurşun kaplamasının olmadığını öğrendik. Ama bir ay sonra hızla kaplama döşediler. Bize de hak arayamayacağımızı, sızıntının artık tespit edilemeyeceğini söylediler. Yazıklar olsun" diye konuştu.
'ZOR BİR DAVA'
Avukat Cengiz Hortoğlu, ölü yakınlarının haklarını aramak için ölümle kusur
arasındaki nedensellik bağının kurulması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
"Bu tür hak ihlalleri davalarında destekten yoksun kalma ve manevi tazminat
talep edilebilir. Eşini özel bir hastanede yapılan guatr ameliyatı sırasında
kaybeden Ahmet Eşiyok davasında mahkeme, 300 milyar maddi ve manevi tazminata
hükmetmişti. Bu tür davalarda dava açma sürecine dikkat etmek gerekir."
'Radyasyon DNA'yı parçalar
İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü'nden Yrd. Doç. Dr. Hakan Çamlıca, söz konusu olayda iddia edildiği gibi, radyasyon sızıntısının yıllar içinde kansere zemin hazırlayabileceğini belirterek şunları söyledi: "Röntgen odasındaki radyasyon miktarı azdır ancak yıllar içinde düzenli olara maruz kalındığı takdirde kansere zemin hazırlayabilir. Radyasyon DNA'nızı parçalayarak her türlü kansere yol açabilir. Direkt yarattığı kanser çeşitleri ise daha çok yumuşak doku ve iskelet tümörleridir."
sabah