Araştırmanın sonuçlarını Maltepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Betül Çotuksöken, Tarih Vakfı Başkanı Orhan Silier ve TÜBA'dan Prof. Namık Kemal Aras açıkladı.
Tarih Vakfı ve TÜBA'nın incelediği kitaplar, barışı değil, çatışmayı telkin ediyor. Bir kitapta, 'Devletin temel görevi, kişi özgürlüğünü sınırlandırmaktır' deniliyor
Tarih Vakfı ve Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından 2002'nin mayıs
ayından beri yürütülen 'Ders Kitaplarında İnsan Hakları Projesi' kapsamında
Milli Eğitim Bakanlığı'na sunulmak üzere bir rapor hazırlandı. Tarih Vakfı Başkanı
Orhan Silier, incelemeye katılan hukukçuların ders kitaplarını 'ayıplı mal'
olarak nitelediğini belirterek değişim sürecinin yavaş ilerlediğini, kitapların
değişiminin 2009'u bulacağını söyledi.
Proje kapsamında uzmanlar tarafından hazırlanmış ölçütler doğrultusunda 287 gönüllü her branştan 190 ilk ve ortaöğretim ders kitabını taradı. Proje sonrasında ise kitap yazarları, öğretmen ve öğrencilerle çeşitli çalışmalar yapıldı. Konu düzenlenen uluslararası sempozyumda da tartışıldı. Proje Avrupa Komisyonu ile Açık Toplum Enstitüsü'nün mali desteğiyle gerçekleştirildi. 500 bin avro (870 bin YTL, kaynakla gerçekleştirilen proje, Milli Eğitim Bakanlığı'na sunulacak tavsiye raporu ile tamamlandı. Ders kitaplarının dünyada çağdaş, demokratik ve uygar metinler haline getirilmesinin son 30 yılda gerçekleştiğini vurgulayan Silier, Türkiye 30 yıl geride kaldı. 12 Eylül öncesinde ve sonrasında ders kitaplarının kötüleşme süreci yaşandı. Türkiye'de değişim sürecinin çok yavaş işlediğini düşünüyoruz. Mevcut durumda ders kitaplarının değişmesi 2009 yılını bulacak dedi.
Milli Eğitim'e rapor
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ve Tarih Vakfı, üç yıldır yürütülen proje
kapsamında Milli Eğitim'e rapor hazırladı: İlk ve ortaöğretimdeki 190 kitapta,
4 bin ırkçı-cinsiyetçi öğe var. Kadın-erkek eşitsizliği matematik problemlerine
kadar giriyor.
'Sosyolojik' bir vaka!
Bir sosyoloji kitabında özgürlüğe bakış anlatılırken, Kişi özgürlüğünü
sınırlandırmak devletin temel görevidir ifadesi var. Vatan sevgisiyse,
'vatan için ölme'ye indirgeniyor. Ülkeler ve uluslar 'dost' ve 'düşman' diye
ayrılarak barış kültürüne zarar veriliyor.
Tarih ve Türklük
İki tarihi cümle: Dünyanın tek elden yönetilebileceği, bunun Türk iradesi
altında olacağı fikri hep vardı... Gök Tanrı dininden ayrılarak bu dinleri (Budizm,
Maniheizm, Hıristiyanlık ve Musevilik) kabul eden Türklerin çoğu benliklerini
kaybetmiştir.
Yapılacak iş çok
Tavsiyeler raporunda din dersi kitapları için şöyle deniliyor: Çeşitli
türden dinsel ya da dinsel olmayan inanç akidelerinin bilgi gibi aktarılmasından
kaçınılmalıdır. Baştan aşağı sorunlu olan din dersinin zorunlu olmaktan çıkarılması,
mevcut haliyle ise müfredattan çıkarılması daha doğru olur. Rapordaki
diğer tavsiyeler özetle şöyle:
-Hamasi, vatanı sevmeyi, vatan için ölmeye indirgeyen bir söylem terk edilmeli.
-Azınlık mensuplarına karşı ayrımcılığa neden olacak hiçbir
ifadeye yer verilmemelidir. Yabancı düşmanlığının tüm biçimlerinden uzak durulmalı.
-Milli Güvenlik Komitesi tarafından hazırlanan 'Milli Güvenlik' dersi yerine, kişi güvenliğini hedef alan, 'Barış Eğitimi' konulmalı.
-Kitaplardaki din ve vicdan özgürlüğüne aykırı öğeler ayıklanmalı, laikliğin insan haklarıyla yakın ilişkisi kurulmalı, laiklik yalnızca 'milli' gerekliliklerle açıklanan bir ihtiyaç değil evrensel değere sahip bir felsefi, politik kazanım olarak ele alınmalı.
-Kitaplarda cinsiyet, etnik, dinsel, kültürel kimlik, dil, siyasal görüş ya da toplumsal sınıf açısından ayrımcılık yapan ya da böyle bir ayrımcılığı çağrıştıran hiçbir ifadeye yer verilmemeli.
-Kız çocuklarına ve kadınlara belirli toplumsal rollerin yakıştırılması ve bunun pekiştirilmesi anlamına gelecek ifade ve uygulamalar temizlenmeli.
-Bir dinsel, etnik, kültürel grubun tümüne yönelik karşıtlık ve düşmanlık doğuracak anlatımlardan uzak durulmalı.
-Ders kitaplarında ulusal kimliğin sürekli bir tehdit algısı üzerinden kurulması, herhangi bir yolla ezelden ebede değişmeyen 'dost' ve 'düşman' tanımlarının ya da imalarının varlığı, geliştirilmeye çalışılan barış kültürünü engeller.
Ayrımcılık her derste var
287 gönüllüyle 190 ilk ve ortaöğretim ders kitabının incelenmesinin sonucunda
din, ırk ve cinsiyet ayrımcılığı yapan 4 bin unsur tespit edildi. İnsan Hakları
Evrensel Bildirgesi'ne aykırı ifadelerin bulunduğu kitaplar aslında kültürel,
politik, uzlaşmazlık sorunlarının yaşandığı Türkiye'nin bir aynası. Örneğin
liselerde okutulan sosyoloji kitaplarından biri özgürlüğe bakış açısını şu satırlarla
anlatıyor: Kişi özgürlükleri düşünülürken tüm ulusun ortak çıkarlarının
ve devlet varlığının göz önünde bulundurulması gerekir... Kişi özgürlüğünü sınırlandırmak
devletin temel görevidir (Emine Yamanlar, 2000).
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları'nın Kazım Yaşar Kopraman koordinatörlüğünde
hazırlanan 'Lise Tarih 1' ders kitabında ise Amaç, yenilginin öcünü almak;
Rum, Ermeni ve Gürcülerden oluşan Bizans kuvvetlerini dağıtmaktı, İlhanlı
hükümdarı, Elbistan yenilgisinin öcünü almak için Anadolu'da yüzlerce Türkmeni
öldürttü ve ülkeyi yağmalattı gibi düşmanca ifadeler kullanılıyor.
Ders kitaplarında Türkleri yüceltirken diğer ulusları kötüleyen üç örnek ise
şöyle:
-Dünyanın tek bir elden yönetilebileceği ve bunun Türk iradesi altında
olacağı fikri, başlangıçtan beri vardı. Buna bazı tarih araştırmacıları 'Türk
Cihan Hâkimiyeti Mefkuresi (düşüncesi) demişlerdir.
-Gök Tanrı, dininden ayrılarak bu dinleri (Budizm, Maniheizm, Hıristiyanlık, ve Musevilik) kabul eden Türklerin, çok büyük bir kısmı benliklerini kaybetmişlerdir... (Refik Turan, Nevin Ergezer, 2001, Genel Türk Tarihi 1)
-Türkiye'de yaşayanların hemen hepsi Türktür. Yakın zamana kadar Türk'ten başka Rum ve Ermeniler de vardı. Bunların bir kısmı fırsat bulunca memlekete zarar vermeye kalkıştı. (M. Besim, C. Arif, Cumhuriyet Çocuklarına Yeni Coğrafya Dersleri)
Kadın-erkek eşitsizliği
Kadın erkek eşitsizliği ders kitaplarında da var. İlköğretim kitaplarında 68,
lise kitaplarında ise 75 ayrımcı öğe bulunuyor. Bir matematik probleminde bile
kadın-erkek ayrımcılığına dair öğeler bulmak mümkün: Bir okulun 400 öğrencisinden
yüzde 4'ü kız öğrencidir. Bu okuldaki kız öğrencilerin sayısını bulunuz
(F. Tortumlu, A. Kılıç, H. Şahin, 2001, İlköğretim Matematik Ders Kitabı 7)
Bu ifade kız çocuklarının okullaşma oranının azlığını normalleştirme işlevi
görüyorken, matematik kitabının testlere ayrılmış tüm sayfalarının üst köşelerinde
logo biçiminde çizilmiş bir erkek çocuk resmi, düşünme ve test çözmenin erkeklere
özgü olduğu çağrışımını yapabiliyor.
İş Eğitimi ve Ev Ekonomisi kitabında 'Çalışan Kadının Günlük Çalışma Planı
Örneği' başlığı altında kadının gün boyu yaptığı işler sabah saat 06.00'da sabah
temizliği ile başlıyor. Kahvaltının hazırlanması ve sofranın toplanmasından
sonra oda temzileniyor. İşe giden kadın, akşam yine sofra hazırlıyor, bulaşıkları
yıkıyor, ertesi günün akşam yemeğini yapıyor, odaları topluyor ve 21.30'da dinlenme
saati başlıyor. (Fatma Çiçekçi, ilköğretim 6, 7 ve 8. sınıflar için)
Proje kapsamında okulda yaşanan insan hakları ihlalleri de çizgi roman şeklinde anlatıldı. 'İnsan Haklarına Saygılı Bir Eğitim Ortamına Doğru' adlı kitapta öğretmenlerin eğitime ve öğrencilerine duyarlı yaklaşabilmeleri için çözümler anlatılıyor. Prof. Dr. Fatma Gök ile Dr. Alper Şahin'in yazdığı ve Cemal Eker'in çizimlerini yaptığı kitapta anlatılanlar gerçekten yaşanmış.
İhlallere iki örnek
Kitaptaki insan hakları ihlallerine iki örnek şöyle:
Teneffüste öğrenciler kantine gider. Kantinde iki öğrenci arasında çıkan sıra kavgasını gören Ragıp öğretmen, Utanmıyor musunuz? Çingene gibi dolaşıyorsunuz! Oğlum okul burası! Burada adam olmayı öğrenmeyeceksiniz de nerede öğreneceksiniz? Defolun burdan şimdi diyerek öğrencileri azarlar. Azarlanan öğrencilerden biri, Çingene yüzünden tokadı yedik! derken diğer öğrenci ise, Ben Çingene değilim, ben bir Romanım, nasıl aşağılayıcı konuşur bu öğretmen diyerek ayrımcılığa tepki verir.
Öğretmenler odasında oturan öğretmenlerden biri Ragıp bey, bu çocuklarla ne yapacağımı bilemiyorum: biraz evvel kantinde ikisi birbirine girdi, hiç utanmıyorlar da, itiş kakış bir şeyler alacaklar, yani bunları nasıl adam edeceğiz bilmiyorum diye dert yanarken diğer öğretmenin sunduğu çözüm önerisi şöyledir: Hiç merak etmeyin, ben olaya hemen müdahale ettim. Çektim keretaların kulağını, attım dışarı; iki çift de laf ettim edepsizlere, önlerine baka baka gittiler.
radikal