KONYA'da 92 kişiye mezar olan çöken Zümrüt Apartmanı ile ilgili ilk dava sonuçlandı.
Konya 1'inci İdare Mahkemesi 2 Mart 2005 tarihli kararında, Selçuklu Belediyesi'ni
çöken apartman altında kalan 49 yaşındaki Mehmet Ufacık, eşi 47 yaşındaki Nejla
ile kızları 21 yaşındaki Duygu ve 18 yaşındaki Burcu için yakınlarına toplam
140 milyar lira maddi ve manevi tazminat ödemeye mahkum etti.
2 Şubat 2004 tarihinde çöken 11 katlı Zümrüt Apartmanı'nda ölen 92 kişiden
Mehmet Ufacık'ın İzmir'de yaşayan annesi Arife Ufacık, avukat ağabeyi Mustafa
Ufacık, diğer kardeşleri Dursun Ali ve İsmet Ufacık, 5 Nisan 2004 tarihinde
Konya 1'inci İdare Mahkemesi'sine başvurdu. Başvuruda, Selçuklu Belediye Başkanlığı'nın
statik-betonarme projesinin hatalı şekilde çizilmesi, atılan betonun çok kalitesiz
olması, projesiz asma kat yapılması, inşaatın projeye ve teknik şartlara uygun
yürütülüp yürütülmediğinin tarafından denetlenmaması nedeniyle ağır hizmet kusuru
bulunduğu ileri sürüldü.
Başvuruda Mehmet Ufacık, eşi ve iki kızının tümden yok olduğunu, bunun çok
acı bir felaket olduğunu belirterek, olayın meydana geldiği tarihde bayram olması
nedeniyle acılarını bir kat daha arttığı vurgulanarak, "Günlerce apartman
yıkıntısı yanında bekleyerek yakınlarımıza ait cesetlerin çıkartılmasını izledik''
denildi.
140 MİLYAR LİRA İSTEDİLER
Başvuruda Mehmet Ufacık'a ait 16 numaralı dairenin rayiç bedeli olan 80 milyar
liranın yarısı olan 40 milyar lira maddi, davacılardan Arife Ufacık, oğlu Mehmet
için 20 milyar, torunları Duygu ve Burcu için 10'ar milyar lira olmak üzere
toplam 40 milyar lira tazminat istedi. Mustafa, Dursun Ali ve İsmet Ufacık kardeşler
ise ayrı ayrı olmak üzere ölen kardeşleri Mehmet Ufacık için 10'ar milyardan
toplam 30 milyarlira, yeğenleri Duygu ve Burcu için de 5'er milyarn liradan
toplam 30 milyar lira olmak üzere yasal faizi ile birlikte toplam 140 milyar
lira tazminat talep edildi.
BELEDİYE İTİRAZ ETTİ
Dava görülürken Selçuklu Belediyesi savunmasında binaya verilen ilk ruhsat ve
daha sonra yapılan tadilatların projesine ve imar mevzuatına uygun olarak verildiğini
belirterek, "Bunun dışında ruhsat ve eklerine uygun olarak yapılmasının
fenni mesülün sorumluluğundadır. Bilirkişi raporunda belediyeye atfedilen bir
kusurun bulunmadığı tazminat verilmesini gerektiren bir hizmet kusuru yoktur''
diyerek davanın reddedilmesini istedi.
BİLİRKİŞİ KUSURLU BULDU
Ancak mahkeme olaydan hemen sonra Konya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne ceza davasının
açıldığını ve bu dava ile ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığı tarafından re'sen
seçilen Selçuk Üniversitesinden İnşaat Yüksek Mühendisi Prof.Dr. M.Yaşar Kaltakcı,
Yüksek Mühendis mimar Yrd.Doç.Dr. Osman Nuri Dülgerler, Makina Mühendisi Yrd.Doç.Dr.
Faruk Köse, Elektrik Mühendisi Yrd.Doç.Dr. İsmail Baha ve jeoloji mühendisi
Yrd.Doç.Dr. Adnan Özdemir'den oluşan teknik bilirkişinin verdiği raporda şu
tesbitlere yer verdi:
"Taşıyıcı sistemini oluşturan statik-betonarme projesinin hesap ve detaylarında
yapılan önemli hatalar ve yanlışlıklar ilgili ve uyulması zorunlu olan standart
ve yönetmeliklere uyumsuzluklar, taşıyıcı sistem düzeni, boyutlandırma ve donatı
hataları binanın güvenliğini önemli ölçüde azalttığı ve binanın çökmesinde etkili
olduğu, özellikle binanın göçme nedeni olan düşey yüklere karşı binanın güvenliğini
önemli ölçüde etkileyen kolon ve perdelerde dikkate alındığında, güvenlik açısından
en kritik olan katta, kesit boyutları açısından yüzde 43'e varan ve ortalama
yüzde 38 demir donatı açısından yüzde 75'e varan, ortalama yüzde 26 hata tespit
edildiği, 28.12.1999 tarihinde ikinci yapı ruhsatı ekinde mimari projede yapılan
asma kat ilavesinin (tadilatının) diğer hiç bir projeye özellikle statik-betonarme
projeye yansıtılmadığı, yine yapının yapım aşamasında uygulama ve imalattan
kaynaklanan önemli hatalar (Projedeki taşıyıcı sistemin tam ve doğru olarak
uygulanmaması, kesitlere, demir donatı milatına ve yerleştirme düzenine uyulmaması
ve detay ve işçilik hataları, malzeme ve özellikle beton kalitesinin yetersizliği)
binanın göçmesinde çok etkili olduğu.''
İKİNCİ BİLİRKİŞİ DE KUSURLU BULDU
Ortadoğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Doç.Dr.
Can Baklaya tarafından hazırlanan ikinci raporda ise, "İlk ruhsatta kullanım
alanının 6 bin 877 metrekareden yapılan tadilatlar ile 7 bin 073 metrekareye
çıkartılmış, statik ve betonarme projesinde önemli eksiklik ve yanlışlık bulunmasına
karşın, davalı belediye tarafından, ruhsat ve ekleri yeterli bir şekilde incelenip,
denetlenmemesi eksik ve yanlışları olan statik projeye dayanarak davalı idarece
verilen hizmetin iyi yürütülmediği dolayısıyla hizmet kusuru bulunduğu açıktır''
dedi.
SORUMLULUK FENNİ MESULE DEVREDİLEMEZ
Mahkeme bu raporlara dayanarak verdiği kararda, yetki ve sorumluluğun birarada
olması gerektiği vurgulandı. Mahkeme kararında, "İmar kanunu şehirlerde
yapılması ile ilgili her türlü yetkiyi belediyelere vermiştir. Yapının yapılacağı
alanları, düzenini, yüksekliğini ve benzeri koşulları imar planları adı altında
düzenleme belediyelere aittir. İskan ruhsatı vermek de belediyenin tekel arzeden
yetkisindedir. Hatta iskandan sonra bile her aşamada bina ile ilgili tadilat
tekliflerini karara bağlayıp, projeye dolayısıyla fenne uygun tadilatlara izin
vermek, izinsiz tadilatları da mühürleyip, yıkmak, içine insan sokmamak yetkisi
yine belediyelere aittir. Belediyenin bina denetimini fenni mesüle devretmesi
ile bina ilgili tasarruf yetkisi bitmiş değildir. Belediyenin onaylamadığı bir
tadilat yapılamaz. Belediye bu tadilata ruhsat vermiş ve tadilatı mimari projeye
işlemiştir. Ve bu tadilat çökmede önemli rol oynamıştır. Üstelik bu yük binanın
sadece bir kısmına bindiği halde, taşıyıcı sistem dengesinin bozulacağı düşünülmeden
statik projeye işlenmemiştir'' dedi.
AİHM MEVZUATI ÖRNEK GÖSTERİLDİ
Mahkeme kararında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği bir kararıda emsal
göstererek, "30 kasım 2004 tarihinde Öner Yıldız ile Türkiye Cumhuriyeti
davasında Ümraniye çöplüğünün patlaması sırasında gecekondusu çöpler altında
kalıp 9 yakınını kaybeden davacının tazminat talebi kabul edilmiştir. Kararda
önem arzeden husus ise yıkılan gecekondu ruhsatlı bile olmadığı halde ve de
idarenin gecekondu sahiplerini zaman zaman ikaz ettiği sabit olmasına rağmen,
Avrupa insan Hakları Mahkemesi'nin hem idarenin yükümlülüklerini yerine getirmediği
sonucuna varması, hem de mülkiyet ve konut hakkıyla irtibatlandırmasıdır. Oysa
bu dava konusu ihtilafta anılan bina bizzat idarenin onayladığı yanlış projelere
göre hatta zaman zaman buna bile uyulmadan yapılmış, hem de kontrol yapılmadan
iskan ruhsatı verilmiş ve en önemlisi bina statiğini bozan değişiklik idarenin
bilgisi dahilinde yapılmıştır. Bu durumda doğan sonuçtan bizzat idarenin bilgi
ve katkısı bulunmakla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8'inci ve ek protokün
1'inci maddesi uyarıncada sorumluluk doğacağı kuşkusuzdur'' denilydi.
TAZMİNAT CAYDIRICI OLMALI
Mahkeme kararında çöken Zümrüt Apartmanının 16 numaralı dairesinin rayiç bedeli
olan 80 milyarın yarısı olan 40 milyar lirayı Selçuklu Belediyesinden alınıp
anne Arife Ufacık'a verilmesine, manevi tazminatın rakamı sembolik miktarda
düşünülmesi gerektiğini vurgulayarak, "Özellikle ağır hizmet kusurunda
hukuka aykırı hareket eden idarecilere rücu halinde caydırıcı bir rol oynayacak
ağırlığı da taşımalıdır'' denilerek tazminat istemi aynen kabul edildi. Buna
göre Arife Ufacık'a çöken binada ölen oğlu Mehmet için 20 milyar, torunları
Duygu ve Burcu için ayrı ayrı 10'ar milyar; Dursun Ali, Mustafa ve İsmet Ufacık
kardeşlere de ölen kardeşleri Mahmet için her birine 10'ar milyar, yeğenleri
için 5'er milyar olmak üzere toplam 140 milyar liranın davanın açıldığı tarihten
itibaren yasal faizleri ile birlikte davalı Selçuklu Belediyesi'nden alınıp,
Ufacık ailesine verilmesine karar verdi.
Mahkeme ayrıca 11 milyar 210 milyon lira tutan vekalet ücreti ile davanın yargılama
gideri olarak belirlediği 7 milyar 608 milyon 900 bin liranın da Selçuklu Belediyesi'nden
alınarak davacılara verilmesine karar verdi.
Ufacık ailesinin avukatı Orhan Özer, kararla ilgili olarak, "Selçuklu
Belediyesi karara sağduyulu yaklaşmalıdır. Temyize göndereceklerini tahmin ediyoruz.
Ancak bu paranın hemen ödenmesini ve yakınlarının daha fazla mağdur edilmemesini
istiyoruz. Bu dava emsal teşkil ederek, diğer davalarının bir an önce biteceğini
tahmin ediyoruz'' dedi.
CEZA DAVASINDA SON DURUM
Konya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde halen devam eden Zümrüt Apartmanı davasında
tek tutuklu olarak fenni mesül Vedat Kaya kaldı. Proje sorumlusu Halil İbrahim
Elliiki ve taşeron İsmail Hakkı Canver geçtiğimiz duruşmada tutuksuz yargılanmak
üzere kefaletle serbest bırakılmıştı.
milliyet