AİHM'ye giden Öcalan Dosyası hakkında geride kalan onca şehit yakını, gaziler ve Türk halkı mahkemenin sonucunu bekliyordu. Ulusal anlamda da Türk Adaleti'nin almış olduğu kararın yinelenmesi bekleniyordu. Yine de kafalar karışıktı. Bugün AİHM kararı açıkladı. Öcalanın adil yargılanmadığına yönelik 6'ya karşı 11 oyla alındığı bildirilen kararla Öcalan'ı yeniden yargılamak gerekebilir. Kararın açıklanmasından sonra yaşanan kaosun dindirilebilmesi için Türk Adaletine güven konusunda açıklamalar yapılıyor.Bilinen o ki Öcalan'ın kanlı elleri AİHM'nin çeşmesinde de yıkanmış olsa temizlenemeyecek. AİHM 'nin açıkladığı karar hakkında hükümetin, bakanlığın, askerin görüşleri ve Öcalan'ın daha önceki yargılanma sürecini sizler için derledik.
AİHM: Öcalan'ı tekrar yargılayın veya dava dosyasını yeniden açın
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Büyük Dairesi, bugün açıkladığı
gerekçeli kararda, terör örgütünün başı Abdullah Öcalan'ın tekrar yargılanmasını
veya dava dosyasının yeniden açılmasını tavsiye etti.
Gerekçeli kararda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkının
6'ıncı maddesinin 1'inci fıkrasının ihlal edildiği ifade edildi.
Kararda, bağımsız ve tarafsız mahkeme hakkı ile savunma hakkının ihlal edildği
yolundaki görüşün 6'ya karşı 11 oyla alındığı bildirildi.
Gerekçeli kararda, bağımsız ve adil yargılanma hakkıyla ilgili Türkiye'nin
ihlalde bulunduğuna yönelik daha önceki davalara atıfta bulunuldu ve bu kararlarda
mağdur kişinin tekrar başvuruda bulunması halinde gecikme olmadan yeniden yargılanmasına
ilişkin tavsiyelere dikkat çekildi.
AİHM'nin gerekçeli kararında, "Büyük Daire, bu genel yaklaşımı benimsedi"
ifadesi kullanıldı. Kararda, terör örgütü başı Öcalan'ın ya yeniden yargılaması
ya da dava dosyasının yeniden açılması tavsiye edildi.
Türk diplomatik kaynakları, yeniden yargılanması dışında tekrar dava dosyasının
açılması yolundaki tavsiyenin, hukuki süreçte Türkiye'nin işini bir ölçüde daha
kolaylaştıracağı yorumunu yapıyorlar.
AİHM'nin kararının, Avrupa Konseyi'nin karar organı Bakanlar Komitesi tarafından
ele alınacağına ve son kararı bu komitenin vereceğine dikkati çeken kaynaklar,
son durumun bu komitedeki müzakereler sonucunda açıklık kazanacağını kaydettiler.
Bu arada diplomatik kaynaklar, "Öcalan'ın, cezaevinde tecritte bulunmasından
dolayı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5'inci maddesinin birinci fıkrasının
ihlal edildiği" yolundaki başvurunun mahkeme tarafından reddedilmesinin
önemli olduğunu belirtiyorlar.
ŞİMDİ NELER OLACAK?
AİHM'nin Büyük Dairesi'nin terör örgütü başı Abdullah Öcalan'ın adil yargılanmadığı
yolunda aldığı karardan sonra Strasbourg'da yeni bir hukuki süreç başlayacak.
Mahkemenin kararı Temmuz ayında büyükelçiler düzeyinde toplanması beklenen Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesi'nin gündemine gelmeye başlayacak. Buradaki sürecin
bir yıl sürmesi bekleniyor.
Terörist Öcalan'ın yeniden yargılanması ya da dava dosyasının yeniden açılmasına
ilişkin mahkemenin tavsiyelerini değerlendirecek olan Komite, bu süreçte teröristin
"suçsuz olduğunu iddia edip etmediğini ve adil yargılanma ihlalinin mahkeme
sonucunu değiştirecek kadar önemli olup olmadığını" gözden geçirecek.
Bakanlar Komitesi'nin, TBMM'de 4. reform paketi onaylanırken özellikle Öcalan
davasının yeniden yargılanmaya gerek olmaması için zaman kısıtlaması getirilmesi
konusunu tartışmaya açabileceği belirtiliyor.
Temel insan haklarına ilişkin konularda ulusal mevzuat ile uluslararası mevzuatın
çakışması halinde uluslararası mevzuata öncelik verileceğine dikkati çeken kaynaklar,
bu davada da uluslararası mevzuata uyumun gündeme gelebileceğine işaret ettiler.
AİHM'nin bugün açıkladığı karardan sonra, Öcalan'ın avukatlarının 11. Ağır
Ceza Mahkemesi'ne yeniden yargılanma talebiyle başvurmaları
bekleniyor.
Böyle bir başvuru halinde ise Türkiye'deki hukuki süreçte çeşitli olasılıkların
gündeme gelebileceği belirtiliyor. Mahkemenin başvuruyu ya usülen ya da esastan
reddetme ihtimalinin yanı sıra başvuruyu esastan incelemeye alma ihtimali de
bulunuyor.
Diplomatik kaynaklar, Ankara'daki hukuki süreçte ve Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesi'nde önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler ışığında durumun açıklığa
kavuşacağını belirtiyor.
11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Anayasa'nın 90. maddesi çerçevesinde, Türk ceza
hükümlerinin Avrupa sözleşmeleriyle uyumlu olup olmadığı hakkında Anayasa Mahkemesi'nden
görüş isteme ihtimalinin de bulunduğuna işaret ediliyor.
STRASBOURG'DA GÖSTERİ
Öte yandan, AİHM'nin Büyük Dairesi'nin aldığı karardan sonra, PKK terör örgütü
yandaşları Strasbourg'da gösteri düzenledi.
AİHM önünde bir grup tarafından düzenlenen gösteri için polisin çok sıkı güvenlik
önlemleri aldığı dikkati çekti.
AİHM'in kararından sonra yeni bir hukuki süreç başlıyor
Mahkemenin kararı Temmuz'da büyükelçiler düzeyinde toplanması beklenen Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesi'nin gündemine gelmeye başlayacak. Buradaki sürecin
bir yıl sürmesi bekleniyor.
AİHM'nin Büyük Dairesi'nin terör örgütü başı Abdullah Öcalan'ın adil yargılanmadığı yolunda aldığı karardan sonra Strasbourg'da yeni bir hukuki süreç başlayacak.
Mahkemenin kararı Temmuz'da büyükelçiler düzeyinde toplanması beklenen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin gündemine gelmeye başlayacak. Buradaki sürecin bir yıl sürmesi bekleniyor.
Terörist Öcalan'ın yeniden yargılanması ya da dava dosyasının yeniden açılmasına ilişkin mahkemenin tavsiyelerini değerlendirecek olan Komite, bu süreçte teröristin "suçsuz olduğunu iddia edip etmediğini ve adil yargılanma ihlalinin mahkeme sonucunu değiştirecek kadar önemli olup olmadığını" gözden geçirecek.
Bakanlar Komitesi'nin, TBMM'de 4. reform paketi onaylanırken özellikle Öcalan davasının yeniden yargılanmaya gerek olmaması için zaman kısıtlaması getirilmesi konusunu tartışmaya açabileceği belirtiliyor.
Temel insan haklarına ilişkin konularda ulusal mevzuat ile uluslararası mevzuatın çakışması halinde uluslararası mevzuata öncelik verileceğine dikkati çeken kaynaklar, bu davada da uluslararası mevzuata uyumun gündeme gelebileceğine işaret ettiler.
AİHM'nin bugün açıkladığı karardan sonra, Öcalan'ın avukatlarının 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yeniden yargılanma talebiyle başvurmaları bekleniyor.
Böyle bir başvuru halinde ise Türkiye'deki hukuki süreçte çeşitli olasılıkların gündeme gelebileceği belirtiliyor. Mahkemenin başvuruyu ya usülen ya da esastan reddetme ihtimalinin yanı sıra başvuruyu esastan incelemeye alma ihtimali de bulunuyor.
11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Anayasa'nın 90. maddesi çerçevesinde, Türk ceza hükümlerinin Avrupa sözleşmeleriyle uyumlu olup olmadığı hakkında Anayasa Mahkemesi'nden görüş isteme ihtimalinin de bulunduğuna işaret ediliyor.
Öte yandan, AİHM'nin Büyük Dairesi'nin aldığı karardan sonra, PKK terör örgütü
yandaşları Strasbourg'da gösteri düzenledi.
Hükümetin İlk Öcalan Açıklaması : Kararı Türk yargısı verecek
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, AİHM'in Öcalan kararını değerlendirdi. Fırat, "iktidarımızın ve halkımızın bu konudaki görüşü birdir" dedi.
AKP Genel Başkanı Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, AİHM'in Öcalan kararının
esasa değil usule ilişkin olduğunun altını çizerek, yeniden yargılama konusunda
kararın siyasiler değil, yargı tarafından verileceğini ve yargılamaya kadar
olan sürecin bir yılı bulabileceğini söyledi.
AKP Genel Başkanı Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, düzenlediği basın toplantısında
AİHM Büyük Dairesi'nin Öcalan ile ilgili önceki kararı onaylayarak adil yargılamanın
ihlal edildiği kararını verdiğini kaydetti.
Kararın, esastan değil, usulden bir bozma olduğuna işaret eden Fırat, "Türkiye
Cumhuriyeti hukuk devletidir ve hukukun gereği neyse yapılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti
bir hukuk devletidir ve bundan herkes emin olmalıdır. Bu dosya yeniden açılsa
da açılmasa da milletin vicdanında kapanmış bir dosyadır. Dünya, bir teröristin
dosyasına yeniden bakmak istiyorsa yargı bağımsızdır. Terör üzerinden Türkiye'ye
son bir kötülük yapılmasına bu millet izin vermeyecektir" dedi.
Fırat, karar üzerinden provakasyon yapılmasına izin vermeyeceklerini, konunun
sadece AKP'nin değil, bütün kurumlarıyla devletin bir meselesi olduğunu, bunun
tersine davrananların davranışlarının bedelini ödeyeceğini söyledi.
Fırat, kararın Türkiye'nin AB hedefini ve milli birliğini bozamayacağını da
belirtti.
AİHM'in kararının bir sürecin başlangıcı olduğunu ve uzun süreceğini kaydeden
Fırat, yeniden yargılama kararı verilmesi halinde bunun başlangıcı için sürecin
bir yılı alabileceğini söyledi. Fırat, "AKP olarak bu süreçte siyasi olarak
her türlü girişimi yapacağız" dedi. Fırat, AİHM'in kararı doğrultusunda
yapılması gerekenlere siyasilerin değil, yargının karar vereceğini, yargının
kararı kabul etmeyip yeniden yargılama yapmaması durumunda konunun Avrupa Bakanlar
Komitesi'ne gideceğini söyledi. Anayasa'nın 90'ıncı maddesine göre, AİHM'in
kararlarının iç hukukun üzerinde olduğunu anımsatan Fırat, yargının kararı kabul
ederek yeniden yargılamayı yapabileceğini, bunun tersine bazı yasa değişikliği
ihtiyacının ortaya çıkması halinde buna da siyasiler olarak karar vereceklerini
söyledi.
Öcalan'a, tazminat ödenmesinin söz konusu olmayacağını ifade eden Fırat, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Kuzey Irak'tan Türkiye'ye bombalı PKK'lıların sızmasının süreci nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine de güvenlik güçlerinin bu konuda gerekli tecrubeye sahip olduğunu, bu tür girişimleri sonuca ulaşmadan engelleyebildiklerini vurguladı.
Bakan Çiçek: 'AİHM'in kararına sağduyulu bakılmalı'
AİHM'in Öcalan ile ilgili kararının tamamıyla usulle ilgili olduğunu, davanın esasına yönelik bir karar olmadığını kaydeden Çiçek, "Karar, yargılama adil yapıldı, yapılmadı, DGM'lerde askeri hakim bulunsaydı, bulunmasaydı gibi tamamıyla geriye dönük yapılan usulle ilgili tartışmalardan ibarettir" diye konuştu.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) terör
örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile ilgili kararına, sağduyulu ve soğukkanlı
bakılması gerektiğini belirterek, "Böyle bakarsak, Türkiye üzerinden bir
şey elde etmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmemiş oluruz" dedi.
AİHM'in Öcalan ile ilgili kararının tamamıyla usulle ilgili olduğunu, davanın
esasına yönelik bir karar olmadığını kaydeden Çiçek, "Karar, yargılama
adil yapıldı, yapılmadı, DGM'lerde askeri hakim bulunsaydı, bulunmasaydı gibi
tamamıyla geriye dönük yapılan usulle ilgili tartışmalardan ibarettir"
diye konuştu.
Kararın "bu fiiller işlenmemiştir" şeklinde yorumlanmaması gerektiğini
söyleyen Çiçek, Öcalan'ın yakalandığı 16 Şubat 1999'dan sonra ne yapılması gerekiyorsa
yapıldığını anlattı.
Çiçek, şöyle devam etti:
"Devlet, bu noktada üzerine düşen bütün görevleri yerine getirmiştir,
bundan sonra da getirmeye devam edecektir. Burada söylemek istediğim şey, vatandaşlarımızda
herhangi bir tereddüt hasıl olmamalı. Devlete, devletin kurumlarına, en başta
da yargıya güvenmek gerekmektedir. Türkiye, bu neviden olayları geçmişte de
yaşadı, başka türlü zorluklarla da karşı karşıya kaldı ama hep soğukkanlı oldu.
Sağduyu, halkımızın en büyük hazinesidir, özelliğidir. Bu neviden olayların,
engellerin, sıkıntıların üstesinden gelmiştir, bundan sonra da gelecektir. Onun
için birbirimize, devletimize, devletin kurumlarına güvenmemiz lazım."
Olaya sağduyulu ve soğukkanlı bakılmasını isteyen Çiçek, "Hiç bir şey
dünyanın sonu değil. Bu rahatlık içinde olaya baktığımızda bundan sonraki süreci
daha rahat değerlendirip bu olayı gündeme getirerek birileri bir şey elde etmek
istiyorsa, Türkiye üzerinden, onların ekmeğine yağ sürmemiş oluruz. Çünkü bu
olay sonuç itibariyle terörle bağlantılı bir davadır"dedi.
Olayın hukuki ve siyasi boyutu olduğunu anımsatan Çiçek, "Hiç şüphesiz
işin bir hukuki boyutu olacağı için yargımıza da güvenmemiz lazım. Türk yargısı,
bugüne kadar bu sınavlardan hep başarıyla çıkmıştır, insanlarımızda bundan sonra
en ufak bir tereddüt olmamalı, bu sınavdan da başarı ile çıkar"şeklinde
konuştu.
Çiçek: AİHM kararının gerekçelerini görmem gerekir
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, AİHM'in terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile
ilgili kararının gerekçesini görmeden bir açıklama yapmanın doğru olmayacağını
söyledi.
Çiçek, Adalet Bakanlığı'dan ayrılırken, gazetecilerin AİHM'in temyiz niteliğindeki
Büyük Dairesi'nin terör örgütü elebaşı Öcalan ile ilgili kararını değerlendirmesini
istemeleri üzerine, şöyle konuştu:
"Bu neviden konuları bakanlık çıkışında söylemenin doğru olmadığı kanaatindeyim.
Biz bu konuyu devlet olarak, devletin ilgili kurumları ve bakanlıkları olarak
başından beri takip ediyoruz. Şimdi çok etraflı değerlendirme için kararı tüm
unsurları ile gerekçeleriyle, notasına virgülüne kadar inceleyip ondan sonra
daha ayrıntılı bir açıklama yapmamız lazım. Şu an yapacağım değerlendirme hukuki
olmaktan daha çok siyasi bir değerlendirme olacaktır." Çiçek, böylesine
önemli bir konuda devleti ve hükümeti bağlayıcı yanlış bir açıklama yapmamak
için kararın gerekçelerini görmesi gerektiğini belirtti.
Gül: Türk mahkemelerinin şeffaf şekilde karar verdiklerine inanıyoruz
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi'nin (AİHM) terör örgütü başı Abdullah Öcalan'la ilgili aldığı kararın,
"anayasa ve taraf olunan uluslararası sözleşmeler dikkate alınarak değerlendirileceğini"
söyledi.
Gül, ikili ziyaret için bulunduğu Ukrayna'da gazetecilerin AİHM kararına ilişkin
sorularını yanıtladı.
"Sürecin henüz bitmediğini, AİHM kararının Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi'nde
inceleneceğine" dikkat çeken Gül, kendilerinin bu kararı anayasa ve taraf
olunan sözleşmeleri dikkate alarak değerlendireceklerini ve sonucu bekleyeceklerini
kaydetti.
Gül, "Hukukun ve demokrasinin üstünlüğüne, Türk mahkemelerinin şeffaf
şekilde karar verdiklerine inandıklarını" belirtti.
Gül, Ukrayna Dışişleri Bakanı Boris Tarasyuk ile düzenlediği ortak basın toplantısında,
AİHM'nin terör örgütü başı Abdullah Öcalan kararına ilişkin soru üzerine, şunları
kaydetti:
"Abdullah Öcalan'ın tüm dünyanın çok iyi bildiği terörist bir organizasyonun
başı olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Binlerce masum insanın terör faaliyetlerinden
dolayı hayatını nasıl kaybettikleri unutulamaz." Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin
(AİHM) aldığı kararın Avrupa Konseyi'ne gideceğini ve sürecin henüz tamamlanmadığına
işaret eden Gül, uluslararası sözleşmeler dikkate alınarak konunun değerlendirileceğini
ve sonucun bekleneceğini kaydetti.
Gül, şöyle devam etti:
"Bir kez daha belirtmek isterim ki, kendisi en kanlı terörist faaliyetleri
organize eden, binlerce insanın hayatını kaybettiği süreci başlatan kişidir.
Bunların mesulüdür.
Biz hukukun üstünlüğüne, demokrasinin üstünlüğüne, Türk mahkemelerinin şeffaf
şekilde karar verdiklerine inanırız. Henüz süreç bitmemiştir."
Savcı Talat Şalk: 'Öcalan Adil yargılanmıştır'
Abdullah Öcalan'ın davası savcılarından Talat Şalk, AİHM'nin Öcalan'ın "adil yargılanmadığına" ilişkin verdiği kararı değerlendirdi. Şalk, AİHM'nin aldığı karardaki "DGM'de askeri yargıç vardı; avukatlara iddianame eksik ve geç verildi; savunma hakkı kısıtlandı; gözaltı süresi boyunca Öcalan avukatlarıyla görüştürülmedi" gibi gerekçelere katılmadığını açıkladı.
Savcı Şalk, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Öcalan davası devam ederken
mahkeme heyetindeki "askeri hakim" yerine "sivil hakim"
getirildiğini hatırlatarak, sivil hakim ile mahkemeye devam edildiğini belirtti.
Öcalan'ın avukatlarına yeterli süre verilmediği yönünde gerekçeyi de değerlendiren
Şalk, "Biz cumhuriyet savcıları olarak 16 Nisan'da iddianameyi, ekleriyle
mahkemeye teslim ettik. Ben gayet iyi biliyorum ki mahkemeden Öcalan'ın avukatları
iddianameyi de, bütün mahkeme evraklarını da iki gün içerisinde fotokopilerini
aldılar. İddianame kendilerine ve avukatlarına tebliğ edildi" dedi. İlk
duruşma tarihi olan 31 Mayıs'a kadar Öcalan'ın iddianameyi okuma fırsatının
da olduğunu ifade eden Talat Şalk, esas hakkında savunma için avukatlara yeterli
sürenin verildiğini kaydetti.
"HÜKÜM YİNE AYNI OLUR"
Türkiye'nin Öcalan'ı yeniden yargılamaya karar vermesinin ardından yaşanacak
gelişmeleri de değerlendiren Şalk, "Öcalan yeniden yargılansa aynı şekilde
mahkum olur, değişik şekilde bir hüküm çıkmaz" dedi. Bunun için ilgili
Avrupa Delegeler Komitesi'nin bunu düşünmesi gerektiğini vurgulayan Şalk, Öcalan'ın
Türkiye'de yeniden yargılanmasının Türkiye'de büyük çalkantılara sebep olacağını
ve bunu terör örgütünün de kendine göre yorumlayarak büyükşehirlerde gösterilere
girişeceğini söyledi. Savcı Şalk, Türkiye'nin delegeler komitesi nezdinde girişimde
bulunarak, ülkedeki durumu açık şekilde anlatması gerektiğini ifade etti. Şalk,
AİHM'nin gerekçelerine katılmadığını bildirdi ve şunları dedi:
"Biz esas hakkındaki mütalaamızı 8 Haziran'da verdik. Bu tarihten sonra
kendilerine 15 gün süre verildi. DGM'de verilebilecek olan son süreydi. Bunu
sadece bu süre olarak kabul etmemek lazım, iddianame ve evraklarını aldıklarından
itibaren avukatların hazırlanmaya başladıklarını kabul edelim. Yeterli süre
kendilerine verildi. İki gün üst üste savunmalarını mahkemede okudular. Daha
uzun süre verildiğini kabul edelim, 15 gün değil de 30-45 gün. Neticede her
hangi bir değişiklik olmazdı."
"YETERLİ TANIK DİNLENDİ"
Öcalan'ın sorgulamasında, hem de duruşma savcısı olarak bulunduğuna dikkat
çeken Şalk, Öcalan'a ilk sorularının "Sen Türkiye birliğini bozmaya yönelik
suç işledin. Türkiye toprakları üzerinden ayrı bir devlet kurmak istedin"
şeklinde olduğunu, Öcalan'ın yanıtında ise "Evet, doğrudur. PKK örgütünü
ben kurdum, eylem emirlerini ben verdim. Amacımız başlangıçta müstakil Kürt
devleti kurmaktı.
Sonradan bu amacımızın imkansız olduğunu gördük" dediğini aktardı. Şalk,
Öcalan'ın açık bir ikrarının olduğunu ve duruşmanın birinci celsesinde aynı
yanıtı "özür dileyerek" yinelediğini ifade etti. Davayı izlemeye gelen
AB'nden gelenlerin olduğunu, Avrupa basınında ise mahkemeye ilişkin olumlu yazıların
yazıldığını anlatan Şalk, "yeterli tanık dinlemedikleri" yönündeki
eleştirileri ise kabul etmediğini bildirdi.
"KARAR TÜRKİYE İÇİN BAĞLAYICI DEĞİL"
Şalk, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)'ne imza atmakla bir
takım yükümlülükler altına girdiğini ancak "sanıkların lehine yargılanmanın
yenilenmesi" yönünde her hangi bir yükümlülük altına girmediğini söyledi.
Savcı Şalk, Türkiye'nin AİHS'nin 41. maddesine göre tazminat ödemekle yükümlü
olduğunu, bunu da yerine getireceğini kaydetti. Şalk, "AB Delegeler Komitesi
Türkiye'ye 'tekrar yargıla' yönünde karar verirse bu 'siyasi karar' olur. Türkiye'nin
bu kararı da uygulama yükümlülüğü yok" dedi.
Genelkurmay'dan Öcalan kararı yorumu: TSK olarak bu konuda tarafız
Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, AİHM'in terörist başı Abdullah Öcalan'ın yargılanmasıyla ilgili bugün verdiği karara ilişkin, "'Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)binlerce şehit verdi. Binlerce şehit veren bir kurumun, tabii ki bu konuda tarafsız olmasını bekleyemezsiniz. Elbette biz TSK olarak bu konuda tarafız" dedi.
Orgeneral Başbuğ, Harp Akademileri Komutanlığı'nda gerçekleştirilen sempozyuma
verilen arada, basın mensuplarının AİHM'in kararına ilişkin soruları üzerine
şunları söyledi: "Biz bu konuyla ilgili görüşlerimizi daha önceden belirttik.
TSK, terörizmle mücadelede 1984'ten beri 20 yıldır mücadele içinde. Başlangıçtan
bugüne kadar TSK, binlerce şehit verdi. Binlerce şehit veren bir kurumun, tabii
ki bu konuda tarafsız olmasını bekleyemezsiniz. Elbette biz TSK olarak bu konuda
tarafız. TSK, bu mücadelenin içinden 1984'ten 2005'e geldi. Binlerce şehit veren
bir kurumun bu konuda, TSK'nın düşüncesini çok net biliyorsunuz, açıklamaya
gerek yok. Biz bu konuda tarafız sadece."
C4 PATLAYICILARI
Bir gazetecinin "Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın
'Irak'tan C4 girmesiyle ilgili metropollerde saldırılar beklenebilir' dediğini"
söylemesi üzerine Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti:
"Alınan istihbarat bilgilerine göre, Kara Kuvvetleri Komutanı'nın dediği
doğru. Elimizdeki bilgiler onu gösteriyor. Son dönemlerde özellikle patlayıcı
maddelerin, C4 tipi patlayıcı maddelerin büyük ölçüde girdiğine yönelik bilgiler
var. Bu konuda bütün kurumlar, güvenlikle sorumlu bütün kurumların dikkatli
olması lazım. Gerekli tedbirleri alması lazım." Genelkurmay 2. Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ, gazetecilerin "Vatandaşa yönelik uyarınız var mı?"
sorusu üzerine de, "Vatandaşlar normal yaşamına devam etsin. Bu, güvenlik
kuvvetlerinin sorumluluğudur. Güvenlik kuvvetleri bugüne kadar olduğu gibi bundan
sonra da gerekli tedbirleri alacaktır. Bütün halkımız güvenlik kuvvetlerine
güvensin" dedi.
1. ORDU KOMUTANI ORGENERAL TOLON'UN AÇIKLAMASI
1. Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon da, AİHM'in kararıyla ilgili olarak,
bağımsız Türk adaletinin cezayı verdiğini ve cezanın hala infaz edildiğini vurgulayarak,
"Bunu da, Türk halkının vicdani kararına uygun olarak acil bir yargılama
sonunda bağımsız mahkemeler tarafından verilmiş bir karar olarak değerlendiriyorum.
Kaldı ki TSK, hepimizin dediği gibi taraftır" diye konuştu. Kararın açıklanmasını
önemli bulmadığını da belirten Orgeneral Tolon, "cezanın 70 milyonluk Türk
halkının ve kamuoyunun vicdanında verildiğini" yineledi.
Org. Büyükanıt: AİHM'in kararı hukuki değil siyasi bir karar
Kara Kuvvetleri Komutanı (KKK) Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi'nin (AİHM), terör örgütü başı Abdullah Öcalan'ın adil yargılanmadığına
ilişkin kararını değerlendirirken, bu kararın hukuki değil siyasi bir karar
olduğunu belirtti.
Orgeneral Büyükanıt, askeri uçakla Diyarbakır'dan geldiği Malatya'da 2. Ordu
Komutanlığı'nı ziyaret etti. 2. Ordu Komutanı Orgeneral Şükrü Sarıışık ile bir
süre görüştükten sonra, Vali Osman Derya Kadıoğlu'nu da makamında ziyaret etti.
Vali Osman Derya Kadıoğlu, Büyükanıt'a bir tepsi kayısı ve kayısı ürünleri hediye
etti.
Büyükanıt da Kadıoğlu'na, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın plaketini verdi.
Valilik çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Büyükanıt, bölge
illerine yaptığı ziyaretle ilgili şunları söyledi:
"Bir süreden beri Güneydoğu Anadolu'daki birlikleri geziyoruz.Onların
yaz tertiplerine bakıyorum. Çünkü terörle mücadelemiz, bildiğiniz gibi devam
ediyor. Bu bela Türkiye'nin başından defedilmediği sürece devam edecek. Bu bakımdan
birliklerimizin son durumlarını görüyorum. O kapsamda oradakilerini bitirdim."
Büyükanıt, terörle mücadelede değişik bir aşamaya gelindiğini de vurgulayarak,
terör örgütünün siyasallaşması ve legalleşme gayretleriyle mücadelenin başladığını
kaydetti.
Bu mücadelenin, terörün silahlı mücadele boyutundan daha zor olduğunu anlatan
Büyükanıt, çeşitli fırsatları, imkanları kullanarak büyük bir gayretle bir taraftan
silahlı mücadele devam ederken, bir taraftan da siyasallaşma, legalleşme gayretlerinin
ön plana çıktığını söyledi. Büyüktanıt, şöyle devam etti:
"İki cephede birden, Türkiye Cumhuriyeti varlığını korumak için bölgede
ve terörü de defetmek için uğraş vermektedir. Bu konuda hepimiz komutan olarak
birliklerimiz, büyük bir moral, güç ve kararlılığa sahip olarak mücadelelerini
çok zor koşullarda devam etmektedirler ve devam edeceklerdir. Çünkü bu bizim
asker olarak varlığımızın bir delilidir. Hiçbir zaman terörün karşısında Silahlı
Kuvvetler en ufak bir zafiyet göstermemiştir. Bugüne kadar göstermediği gibi,
bundan sonra da göstermeyecektir."
DIŞ DESTEK
Orgeneral Büyükanıt, terör örgütlerinin dışarıdan destekle varlıklarını sürdürebildiğini
belirterek, şöyle devam etti:
"Burada bir hususu vurgulamak istiyorum. Dünyanın hiçbir yerinde, var
olan terör örgütleri eğer dışardan destek almazsa, varlıklarını sürdürememişlerdir.
PKK da maalesef bazı dost bildiğimiz ülkelerde dahil olmak üzere yıllardır destek
almaya devam etmektedir. Bu da bizi son derece kaygılanmaktadır. Çünkü terör
belası, daha önce de ifade etmiştim; veba mikrobu gibidir. Eğer bir kere bunu
avucunuza alırsanız, o size de bulaşır. Bugün teröre destek verenler, yarın
onun açısını da çekeceklerdir. Bunun örnekleri geçmişte vardır, bundan sonra
da var olmaya devam edecektir."
AİHM KARARI
Yaşar Büyükanıt, bir gazetecinin, "AİHM'nin terör örgütü başı Abdullah
Öcalan ile ilgili verdiği kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna
ise şu yanıtı verdi:
"Ben de kısa süre önce öğrendim. Bunu bana diğer gezilerimde de basın
mensupları sordular. Ben şunu söyledim; Biz bu olayda tarafız.
Bize bu şekilde bir şey sorduğunuzda biz cevap veremeyiz. Bizim duygularımızı,
düşüncelerimizi zaten biliyorsunuz. Biz tarafız.
Terörle mücadele eden bir kurumuz biz. Dolayısıyla bugün ortaya çıkan sonuç,
mutlaka devletin yasal organlarında tartışılacaktır. Orada görüşler bildirilecektir,
oradan bir sonuca ulaşılacaktır. Onun için benim şu an bu konuda bir şey söylemem
mümkün değildir.
AİHM'nin verdiği kararın hukuki bir boyutu olduğunu düşünmüyorum.
Tamamen siyasi bir karardır. Hukuki bir soruna siyasi bir karar verdiğinizde
zaten bir çarpıklık vardır. Durum budur."
Öcalan'ın avukatı: 'Karar olumlu, ancak eksik'
Terör örgütü başı Abdullah Öcalan'ın avukatı Mahmut Şakar, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi'nin bugün aldığı kararı, "olumlu, ancak
eksik" bulduklarını söyledi.
Şakar, AİHM'deki kararın açıklanmasının ardından Avrupa Parlamentosu'nda basın
toplantısı düzenleyerek, AİHM'in aldığı kararla yeniden yargılanma yolunun açılmasını
umut ettiğini belirtti. Şakar, terör örgütü başı Öcalan'ın Kenya'dan Türkiye'ye
getirilme koşuluna ilişkin yapılan başvurunun reddedilmesini ise kararın "eksik
yanı" olarak yorumladı.
Öcalan'ın cezaevindeki koşullarına ilişkin olarak AİHM'e ayrı bir başvuru yaptıklarını
ve bu kararın sonucunu beklediklerini ifade eden Şakar, Türkiye'nin, bu konuda
terör örgütü başı Öcalan'ı İmralı'da ziyaret eden Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi'nin
tavsiyelerine uymasını beklediklerini söyledi.
Öcalan'ın yargı kronolojisi...
Terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan 16 Şubat 1999 tarihinde Kenya'da yakalanarak
Türkiye'ye getirildi. Öcalan'ın yargılanmasına 31 Mayıs 1999 tarihinde İmralı
Adası'nda başlandı. Abdullah Öcalan 9 duruşma sonunda 29 Haziran'da ölüm cezasına
çarptırıldı. Öcalan'ın ölüm cezası daha sonra, müebbet ağır hapse dönüştürüldü.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde
görüş bildirdiği mahkemenin askeri üyesi 7. duruşmada yasa değişikliği sonucu
çıkarılarak, yerine sivil üye Mehmet MARAŞ atanmıştı.
30 binin üzerinde kişinin ölümünden sorumlu olan terör örgütünün elebaşı Öcalan'ın
16 Şubat'ta yakalanmasıyla başlayan süreç şöyle gelişti:
Öcalan Kenya'da yakalanıp Türkiye'ye getirildikten sonra İmralı Adası'na konuldu.
Yargılamayı, kapatılan Ankara DGM'nin yapacağı kesinleşince, dönemin Ankara
DGM Cumhuriyet Savcıları Talat Şalk, Hamza Keleş ve Nuh Mete Yüksel, İmralı
Adası'na giderek, Öcalan'ın ifadesini aldı. Güvenlik güçlerince, 16-21 Şubat
tarihleri arasında ifadesine başvurulan Öcalan, daha sonra, savcıların hakkındaki
suçlamalara ilişkin yönelttiği soruları yanıtladı.
Öcalan, 23 Şubat'ta, hakkındaki 3 gıyabi tutuklama müzekkeresi Ankara 2 No'lu
DGM'nin üyesi Mehmet Maraş tarafından vicahiye çevrilerek, tutuklandı.
Öcalan'ın, Türkiye genelindeki dosyaları, Ankara 2 No'lu DGM'de Med Tv'de yaptığı
bir konuşma dolayısıyla hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun "devlet hakimiyeti
altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırarak, başka
bir devlet kurmaya matuf fiil işleme" suçunu düzenleyen ve "vatana
ihanet" başlığını taşıyan 125. maddesine göre ölüm cezası istemiyle yargılandığı
dava ile birleştirildi.
Öcalan hakkındaki davanın görülmesine 31 Mayıs'ta İmralı Adası'nda başlandı.
Başkan Turgut Okyay, üyeler Hüseyin Eken ve Hakim Albay Abdulkadir Davarcıoğlu'ndan
oluşan mahkeme heyetinin karşısına özel olarak hazırlanan salondaki cam bölme
içinde çıkarılan Öcalan, ilk duruşmada barış ve kardeşlik için yaşamak istediğini
belirtti, şehit yakınlarından özür diledi.
İddia makamında, DGM Cumhuriyet Başsavcısı Cevdet Volkan ile Cumhuriyet Savcısı
Talat Şalk yer aldı.
Ankara 2 No'lu DGM, askeri üyelerin DGM'lerden çıkarılmasına ilişkin Anayasa
değişikliği tartışmalarını dikkate alarak, Ceza Muhakemeleri Usulu Kanunu'nun
381. maddesinin 2. fıkrası gereğince sivil üyenin duruşmaları başından beri
salondan izlemesi için tutanak düzenledi.
Davada, Öcalan ve avukatlarının savunmalarını, müdahil tarafın da iddialarını
bildirmesinin ardından, altıncı gün duruşmasında, Cevdet Volkan ve Talat Şalk
tarafından hazırlanan esas hakkındaki mütalaa 8 Haziran'da açıklandı. Esas hakkındaki
mütalaada, iddianamede olduğu gibi, Öcalan'ın TCK'nın 125. maddesi gereğince
cezalandırılması talep edildi.
Ankara 2 No'lu DGM'nin yedek üyesi Mehmet Maraş, Anayasa ve DGM Yasası'nda yapılan
değişiklikle askeri üye Hakim Albay Aldülkadir Davarcıoğlu'nun yerine, 23 Haziran'da
yapılan 7. duruşmada heyete katıldı. Aynı duruşmada, Abdullah Öcalan, esas hakkındaki
savunmasını yapmaya başladı. Öcalan, "Bugüne kadar yapılanların sorumluluğunu
taşıdığını, savunmasının hukuki değil, siyasi olduğunu" kaydetti.
Öcalan'ın avukatları, duruşmanın 7. günü öğleden sonra ve 8. günde esas hakkındaki
savunmalarını yaptılar. Savunma avukatları, Öcalan'ın, TCK'nın 125. maddesine
göre değil, "silahlı çetenin kurucusu olmak" fiilini düzenleyen 168-1.
maddesine göre cezalandırılması gerektiğini ileri sürdüler. Avukatlar, bunun
gerekçesini de Öcalan'ın, "hiçbir eyleme katılmaması, genel ve soyut talimatlar
vermesi, bunun da örgüt liderliğinin doğal sonucu olması" olduğunu öne
sürdüler. Öcalan hakkında "ceza indirimini" öngören TCK'nın 59. maddesinin
de uygulanmasını talep eden avukatlar, savunmalarını 24 Haziran Perşembe günü
tamamladı.
Ankara 2 No'lu DGM Heyeti, dosyanın incelenip kararın açıklanması için duruşmayı
29 Haziran 1999 Salı gününe bıraktı.
Ankara 2 No'lu DGM'nin Başkanı Turgut Okyay, 29 Haziran 1999 Salı günü yapılan
karar duruşmasında, terör örgütü elebaşı Öcalan'ın TCK'nın 125. maddesine göre
oybirliği ile ölüm cezasına çarptırıldığını açıkladı.
Resen de temyize tabi olan hüküm, Öcalan'ın avukatları tarafından da temyiz
edildi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, temyiz istemine ilişkin olarak hazırladığı
tebliğnamede, Öcalan hakkında verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu
belirterek, onanmasını istedi.
Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, davanın temyiz duruşmasını
7 Ekim Perşembe günü olarak belirledi. Öcalan'ın avukatları mazeret bildirince
temyiz duruşması, "kesin süre" verilerek 21 Ekim Perşembe gününe ertelendi.
Öcalan'ın avukatları, bu duruşmada usul ve esasa ilişkin temyiz gerekçelerini
dile getirdi, müvekkilerinin kaleme aldığı 30 sayfalık savunmasını okudu.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, savunmaların ardından kararın 25 Kasım Perşembe günü
açıklanacağını bildirdi. 9. Ceza Dairesi, ölüm cezasını oybirliğiyle onamasının
ardından, dosyayı yerel mahkemeye gönderdi.
Öcalan'ın avukatları da infazın durdurulması istemiyle AİHM'e başvurdu.
Yerel mahkemenin, dosyayı, TBMM Başkanlığı'na iletilmek üzere gönderdiği Adalet
Bakanlığı, dosyayı Başbakanlık'a ulaştırdı.
Dosyanın, Başbakanlık'ta bulunduğu süre içinde ölüm cezasının kaldırılmasına
ilişkin düzenleme yapıldı.
Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü, 19 Eylül 2002 tarihinde
ölüm cezasına hükümlü Öcalan hakkındaki dava dosyasını, 4771 Sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un Geçici 1. maddesi uyarınca işlem
yapılmak üzere yerel mahkemeye iade etti.
Ankara 2 No'lu DGM de, Abdullah Öcalan'ın ölüm cezasını, müebbet ağır hapse
çevirdi.
Öcalan'ın avukatları, adil yargılama hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle de
AİHM'e başvurmuştu.
Öcalan, 1999'daki savunmasını yineleyecek
Abdullah Öcalan, tarihi fırsat olarak değerlendirdiği yeniden yargılama sürecinde
1999'daki savunmasını yenileyeceğini bildirdi.
Abdullah Öcalan, avukatlarıyla yaptığı görüşmede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin
hakkında vereceği yeniden yargılama yönündeki karar konusunda geniş değerlendirmelerde
bulundu.
KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜNDE TARİHİ FIRSAT
Yeniden yargılamanın sadece kendisini ilgilendiren bir durum olmadığını söyleyen
Öcalan, yargılanmanın Kürt sorunun çözümünde tarihi bir fırsat olacağını ifade
etti. Öcalan, "Davayı Kürt sorunun demokratik çözümü için bir araç yapmak
istiyoruz" dedi.
1999'DAKİ TAVRIMDA ISRARLI OLACAĞIM
Öcalan, olası bir yeniden yargılamanın Kürt sorununun çözümü konusunda bir
platform haline getirme düşüncesinde olduğunu belirtti. Öcalan, 1999'daki savunmasını
tekrarlayacağını bildirdi.
Öcalan, AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesi'ne karşı siyasi bir direniş gösterilmesi önerisini de değerlendirirken,
"Bu tamamiyle sorumsuzca bir öneridir" dedi. Öcalan, "Sürecin
önüne geçmeyecekler" diye konuştu.