Sınavlar bugüne kadar öğrenci ve velilerin baş belası idi. Şimdi ise öğretmenlerin kâbusu oldu. 27 Kasım'da yapılacak kariyer sınavı için bütün öğretmenler harıl harıl ders çalışıyor. Sınavı kazanamama korkusu yüzünden pek çok öğretmenin son dakikada sınava girmekten vazgeçmesi bekleniyor
Yeni öğretim yılında bir ilke daha imza atılıyor. Bu öğretim yılı ve özellikle
içinde bulunduğumuz şu günler, öğrencilerin değil, öğretmenlerin yoğun ders
çalışmaları gereken bir dönem. Öğrenciler, bugünlerde derslerde, teneffüslerde
ya da yemek aralarında öğretmenlerini elde kitap ders çalışırken görürlerse
hiç şaşırmasınlar. Çünkü, onların sınavı da en az OKS ve ÖSS kadar önemli.
Kutsal mesleğin temsilcileri, öğretmenliğe kalite getirmeyi amaçlayan Öğretmen
Kariyer Sınavı ÖKS ile kazanacakları unvan ve ekonomik imkânlar bir yana yaşayacakları
stresin hesabını yapıyorlar.
ÖSYM tarafından gerçekleştirilecek ÖKS'de ne tür sorular sorulacağının hâlâ
belli olmaması da öğretmenleri tedirgin etmeye davam ediyor. Milli Eğitim Bakanı
Çelik, ÖKS'nin devrim niteliği taşıdığını vurgularken, Eğitim Sen başta olmak
üzere eğitim sendikaları ve öğretmenler, yürütmenin durdurulması için dava açtılar.
Eğitsen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, Apolet Yasası olarak nitelendirdiği,
yeni yönetmelikle ilgili olarak, "İlgili yönetmeliği yargıya götürdük.
Ekim ayı içerisinde yürütmeyi durdurma kararının alınmasını bekliyoruz. Bugünkü
öğretmen profili içerisinde bu sınavı kazanan öğretmen sayısı yüzde 5'i geçmez.
Bu da öğretmenlerin saygınlığını daha da düşürmenin ötesinde bir işe yaramaz.
Müdür yardımcılığı için yapılan sınavda 60 bin öğretmenden sadece 2 bin 500'ünün
bu sınavı aşabildiğini unutmayalım. Ayrıca bu sınavın koşulları çok daha zor
ve kadro sınırlaması getiriyor" dedi.
Bu konudaki en önemli tartışma konularından biri de yeni yönetmeliğin öğretmenler
arasında ikilik yaratıp yaratmayacağı yönünde. Aynı okulda, dört birinci sınıf
öğretmeninden biri stajyer, diğerleri de öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen
olması halinde, velilerin tercihinin ne olacağı yönünde.
Veli ve öğretmenler bu konudaki tercihin, kesinlikle, başöğretmen ve uzman öğretmen
yönünde olacağını dile getirirken Milli Eğitim Bakanı Çelik, tam aksini düşünüyor.
"Önemli olan öğretmenin kariyeri değil, ders sunuşu ve öğrenci ile etkileşimidir.
Veli buna bakar. Ben üniversitedeyken, yardımcı doçent olarak derslere giriyordum.
Öğrenciler, profesörlerin derslerine değil, benim derslerime gelirdi" örneklemesinde
bulunuyor.
"Mademki bir ölçü değil, öğretmenleri neden böyle zora koşuyorsunuz?"
dediğimde de, "O ayrı, bu ayrı" gibi kaçamak bir cevap vermekle yetindi.
ÖKS'de neler sorulacak? Bakan Bey, soruların yarısı entelektüel birikim gerektiren
konulardan, yarısı da branşa ve pedagojik formasyona yönelik olsun istiyor.
ÖSYM ise KPSS benzeri bir sınav üzerinde çalışıyor. Anlaşılan o ki sınavların
tam içeriği, sınav gününe kadar net olarak ortaya çıkmayacak.
Bu konuda rahatsızlık yaratan bir başka konu ise, özlük haklarına yönelik değerlendirmelerin
objektif olup olmayacağı yönünde. Hizmet içi eğitimden, ödüllendirmelere kadar
hemen her şey eş dost, ahbap ilişkisiyle yürürken, yükseltmeler ve unvan dağıtımı
nasıl adil olur diyenler bir hayli fazla.
Ama asıl önemli olan konu, yaratacağı moral bozukluğu. Tıpkı OKS ve ÖSS'de
olduğu gibi sınava giren öğretmenlerin yüzde 90'ı elenecek. Daha doğrusu başarısız
damgası yiyecek. Oysa yapılacak sınav bir başarı sınavı değil, bir sıralama
sınavı. Ama bunu kimseye anlatmak mümkün olmayacak.
Yönetmeliğe göre, serbest öğretmen kadroları içerisinde uzman öğretmenlik için
yüzde 2, başöğretmenlik için ise yüzde 10 kadro ayrılacak...
Sınavdan sonra, A sınıfının öğretmeni barajı geçip başöğretmen olurken, B sınıfının
öğretmeni hiç bir unvan alamadığında, öğretmenler odasındaki halini ve öğrencilerinin
karşısındaki durumunu bir göz önüne getirin. Kim bu duruma düşmek ister? Hele
15-20 yıllık öğretmenseniz!..
Tezli mastırı ve doktorası olanların sınavdan muaf tutulmaları, akademik kariyere olan ilgiyi doruğa çıkardı. Bu yıl yüksek lisans yapan sayısında adeta patlama oldu. Son verilere göre, halen 8 bin 188 öğretmenin yüksek lisansı, 283'ünün de doktorası var. Yüksek lisansa yeni başvuranların sayısı ise on binlerle ifade ediliyor...
milliyet/abbas güçlü