Anne ve bebeğin sağlığı açısından zorunlu hallerde hayat kurtarıcı olmasına
karşın, gereksiz yere yapıldığında istenmeyen sonuçlara yol açan sezaryenle
doğumlardaki artışın endişe verici boyutta olduğu, bu konuda acilen önlem alınması
gerektiği bildirildi.
Ankara'nın Kızılcahamam İlçesi'nde düzenlenen "GATA 9. Ulusal Halk Sağlığı
Günleri" Kongresi'ne sunulan bildiride, son yıllarda giderek artış gösteren
sezaryenle doğum oranlarına dikkat çekildi.
Uzman Dr. Kadriye Avcı ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Doç. Dr. Kayıhan
Pala'nın imzasını taşıyan bildiride, geçen yıl Bursa kent merkezinde 3 aylık
süre içinde yapılan bir araştırmanın çarpıcı sonuçlarına yer verildi.
2 bin 511 kadınla, doğumdan sonra hastanede yattıkları süre içinde yüz yüze
görüşülerek yapılan araştırmada, sezaryenle doğum oranının yüzde 47.2 olarak
çıkması endişeyle karşılandı. Araştırmada, en yüksek sezaryenle doğum oranı
yüzde 85,7 ile özel hastanelerde ortaya çıkarken, bunu yüzde 66,3 ile üniversite
hastanesi, yüzde 50,0 ile SSK hastaneleri ve yüzde 41,4 ile doğumevi izledi.
Araştırmaya katılan Uzman Dr. Kadriye Avcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
kadının ve yaşadığı toplumun sosyoekonomik durumu, sağlık hizmetini aldığı yer
ve doğumu yaptıran doktorun bazı özelliklerinin sezaryenle doğum oranlarını
etkilediğini belirtirken, şunları söyledi: "Son derece riskli olan bu yöntem,
anne ve bebeğin sağlığını tehlikeye düşürmekte. Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine
göre, sezaryenle doğum oranının tüm doğumlar içindeki payının en fazla yüzde
15 olması gerekirken, maalesef Türkiye'de bu oran yüzde 21'lerin üzerine çıktı.
Sezaryenle doğum oranlarındaki bu artışta, hiç şüphesiz doğumu yapan hekimin
bazı özellikleri de etkili olmaktadır. Hekimlerin kendi hesabına çalışmaları
en büyük risk etmenidir ve hekimin kendi çıkarları doğrultusunda sezaryenle
doğum oranlarının artışına yol açtığı düşünülmektedir"
"EKONOMİK ÇIKARLAR ETİK DEĞERLERİN ÜSTÜNDE"
Halk Sağlığı Uzman Dr. Avcı, "özel hastanelerde gereksiz yere yapılan
sezaryenlerin oranının çok yüksek olduğunu, pek çok doktorun da normal giden
bir gebelikte hastaya eylem şansı vermediğini" dile getirerek, "Doktorları
buna iten en önemli sebep, ekonomik çıkarların etik değerlerin üstüne çıkması"
dedi. Avcı, bildirisinde şu görüşleri savundu:
"Ülkemizde giderek düşen hekim maaşları karşısında hekimler, gelirlerini
arttırmak için bir anlamda özel muayenehane açmaya teşvik edilmektedirler. Ayrıca
sağlık alanında özelleştirmeler sonucu büyüyen sağlık pazarı, hekimleri özel
sektör içine çekmektedir. Özel sektörde ilk amaç kar olduğu için daha maliyetli
olan sezaryen doğum oranlarının yüksek olması kaçınılmazdır. Hekimlerin özellikle
kendi muayenehanelerinde doğum öncesi bakım hizmeti verdikleri hastaları sezaryenle
doğuma yönlendirmesi yüksek sezaryen oranlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Ülkemizin sağlık sistemi ile ilgili düzenlemeler yapılmadığı ve hekimlerin daha
etik çalışması sağlanmadığı sürece sezaryen oranındaki artışlar devam edecektir"
SEZARYENLE DOĞUMUN İSTENMEYEN SONUÇLARI
Sezaryenle doğumun, anne ve bebeğin sağlığı açısından gerekli olduğu durumlarda
hayat kurtarıcı olduğunu, fakat gereksiz yere yapılan sezaryenlerin istenmeyen
sonuçlara neden olduğunu söyleyen Avcı, "Sezaryenle doğumlar büyük bir
ameliyatın bütün risklerini taşır, ayrıca bebeğin kazayla yaralanma olasılığı
vardır, bebeğin solunum sıkıntısı çekme riski normal doğuma göre 10 kat daha
fazladır.
Bunların yanında bu bebekler anne sütünü daha geç aldığından, anne-bebek arasındaki
bağ daha geç kurulur" dedi. Avcı, sözlerine şöyle devam etti:
"Bursa il merkezinde yaptığımız bu çalışmada annelere neden sezaryenle
doğumu tercih ettiklerini sorduk. Yanıtlarda, ilk sırada 'bebeğin güvenliği'
yanıtının yer aldığı sonucunu gördük. Bu da doğumdan önce sezaryenle doğumun
riskleri hakkında annelerin yeterince bilgilendirilmediğini ortaya koymakta.
Sezaryenle doğumlar anne ve bebeğin sağlığı için riskli olmalarının yanında
maliyetleri yüksek olduğu için, bizim gibi sınırlı kaynaklara sahip, gelişmekte
olan ülkelerde büyük bir ekonomik yük getirmektedir." 2003 Türkiye Nüfus
ve Sağlık Araştırması (TNSA-2003) verilerinin de yer aldığı araştırmada, kent
merkezlerinde sezaryenle doğum oranının yüzde 25.6, taşrada yüzde 12.9 olduğu,
Batı Marmara illerinde ise bu oranın yüzde 39.7'ye çıktığı kaydedildi. Aynı
verilerde, lise ve üniversite mezunlarının yüzde 48.5'inin, hiç eğitim almayanların
yüzde 7.6'sının sezaryenle doğum yaptığı ifade edildi. Sezaryenle doğum oranlarının,
Arjantin, Brezilya ve Şili'de yüzde 70'in üzerinde, Kuzey Amerika'da yüzde 23,
Hollanda, Belçika ve Britanya'da yüzde 20'nin altında olduğu belirtildi.