güntay şimşek/sabah
Sağlıkta yapılan iyi düzenlemelere farklı gayeler bulaştığından halkın sıkıntısı
istenen şekilde azalmazken, vatandaşın sağlığı üzerinden yeni zenginler doğmaya
başladı. Daha önce köşemde bu konuyu bir kez daha ele almıştım. Bazı özel hastanelere
SSK'lı hastalar yönlendirilmeye başlanınca, bu hastaneler özel hastayla ilgilenmeye
kestiler. Velinimet olarak baktıkları özel hastalardan daha fazla getirisi olan
SSK'ları görünce devleti söğüşlemeye başladılar.
SSK'lı hastalar her özel hastaneye gidemiyor. Ancak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Murat Başesgioğlu'na bağlı olarak çalışan Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK)
yetkililerinin inceleyip onay verdikleri özel hastanelere gidebiliyor. Zaten
dananın kuyruğu da burada kopuyor. Türkiye'de kamu kurumları bir işte devreye
denetleme, inceleme gibi kriterlerle giriyorsa, bu süzgeç noktasında durup düşünmek
gerekiyor.
Çünkü, SSK yetkilileri, devletin bu alandaki en yetkin kuruluşu olan Sağlık
Bakanlığı'nın her türlü onayından geçerek açılmış özel hastaneleri bir kez daha
kontrolden geçirip, SSK hastalarına bakabilir ya da bakamaz gibi anlamsız, mantıksız
bir işleme tabi tutuyorlar. Anlaşıldığı kadarıyla vatandaşı belli hastanelere
yönlendirmek için kendilerince yöntem geliştirmişler. Ve tıkır tıkır işliyor.
Nasıl işlediğine bir örnek; SSK'nın İstanbul'da bir devlet hastanesine 20 milyon
YTL civarında borcu var. Ödemede hiç acele etmiyor, acil ödeme talepleri geri
çevriliyor. Ama yine İstanbul'dan bazı özel hastanelerin ödemelerini ise fatura
SSK'ya ulaşmadan ödüyor. Civarındaki diğer özel hastanelere SSK'lı hastaların
gidebilmesi için anlaşma yapmıyor.
Bazı özel hastanelerden SSK'lı hastalar istifade ediyor, ama yatarak tedaviye
izin verilmiyor. Yani teknik olarak çok nitelikli, donanımlı hastane aranmıyor.
İlla yatağı, tüm branşları olsun demiyor SSK, böyle bir şarta da gerek yok.
Fakat buna rağmen vatandaş istediği yerden hizmet alamıyor.
Bazı özel hastanelere, SSK eliyle rant oluşturmak yerine, tüm sağlık ocakları,
tıp merkezleri, cerrahi tıp merkezleri ve özel hastanelerden hizmet alınması
gerekir. İline ve adamına göre bu tablo değişime uğramamalı. Bazı ilde cerrahi
tıp merkezine izin verilirken İstanbul'daki izinlerde üç ismin ağzına bakılıyor.
Adeta sağlıkta mafya düzeni kurulmuş.
Bu sebeple bütçe açığının en önemli kalemi olan Sosyal Güvenlik, 2005 sonu
itibariyle çıkarılacak bilançoda ciddi alarm verecektir. Maliye Bakanı Kemal
Unakıtan'ın devletin sırtındaki en büyük kamburun ortadan kalkması için işin
sağlık boyutuna da müdahale etmesi gerekir.
Özel hastanelerin hizmet kalitesini düşürüp, her türlü işlemi rahatlıkla uyguladıkları
SSK'lı hastalar kanalıyla devleti ve milleti soymalarına, denetimlerle dur denebilir.
Rekabet ortamı sağlanması halinde de devletin zararı aşağı çekilecektir. SSK'nın
onaylı ayrımı da bir rant sebebidir.
Sağlıktaki skandala, bakanla birlikte Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel
Müdürlüğü'nün de dikkat kesilmesi icap ediyor. Zira ödemlere zemin hazırlayan
bazı onaylar bu merkezden çıkıyor.
Sağlıktaki bu yeni uygulamaya kapı aralayan, protokollerde isimleri olan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın dikkatine...