Mumcu, partisinin grup toplantısında, “hükümet-yargı-YÖK” tartışmalarına ilişkin
değerlendirmelerde bulundu. Tartışmaların, “Türkiye'nin içine düştüğü temel
çelişkiler ile Türkiye'yi kutuplaştırma, toptanlaştırma, doğru ile yanlışı yan
yana koyma, her türlü gerçeği işine geldiği gibi görme ve söyleme zafiyetinin
en açık göstergesi olduğunu” ifade eden Mumcu, kendilerinin, tartışmanın hiçbir
tarafından olmadığını söyledi.
Olaya, Türkiye'yi taraflara ve kamplara bölerek ucuz siyaset yapmak isteyenlerin
taraf olabileceğini anlatan Mumcu, kendilerinin haktan ve hakikatten yana olduğunu
kaydetti.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'in, “Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Yücel Aşkın'a sahip çıkmak, Cumhuriyet'e sahip çıkmakla eş anlamlıdır”
açıklamasını, “Olmadı hocam...Biz bunu kastı açan ifade sayarız, hiç duymamış
olalım” diye değerlendiren Mumcu, iddialarla ilgili soruşturma sürerken böyle
bir açıklama yapılmasını doğru bulmadığını söyledi. Mumcu, hukukçu olarak kendisine,
tutuklamanın çok normal gelmediğini ifade ederek, şöyle konuştu: “YÖK Başkanı'na
soruyorum: Yarın Türk yargısı bu dosyada sabit yolsuzluklar tespit ederse, bunların
cezalandırılması icap ederse, Cumhuriyet mi cezalandırılmış olacaktır. Böyle
bir eşleştirme kurmaya kimin hakkı var? Son zamanlarda böyle bir kolaycılık
var. Birileri dini, ötekileri Cumhuriyet'i sahipleniyor. Masum vatandaş ortada
kalıyor. Niye o veya bu tarafta olayım? İkisi de benim...”
“BU BEYEFENDİLER, BİLMİYORLAR”
Birilerinin Cumhuriyet'in seçkinleri olduğu iddiasıyla, ”cumhuriyeti koruma
ve kollama” fonksiyonu ile öne atıldığını ifade eden Mumcu, televizyonlarda,
“rektörler cezaevi ziyaretinde üst aramasına tabi tutuldukları için rencide
olmuşlar, ağlıyorlar” şeklinde görüntüler yayınlandığı söyledi. Mumcu, şunları
kaydetti: “Bu beyefendilerin Türkiye'nin cezaevi ve hukuk düzeniyle hiç ilgileri
yok, bilmiyorlar. Cezaevlerinin bir vatandaş, bir VİP kapısı yok. Herkes aynı
kurallara tabi olarak girer ve çıkar. Herhangi bir vatandaşın üstünün aranmasına
itiraz etmiyorsan, (ben niçin aranıyorum) diye itirazda bulunmaya hakkın yok.
Ancak bu itirazların tamamen temelsiz ve dayanaksız olduğunu söylemek de vicdana
sığmaz. Orada yürütülen sürecin, hukuka uygunluğu, mutlaka hukuki yollarla gözden
geçirilmelidir. Hepimiz hukuk dışı yollara başvurmamaya özen göstermeliyiz.
Üniversitelerin görevi cumhuriyeti korumak-kollamak değil, cumhuriyeti yaşatmaktır.”
“GETİRİN TEKLİFİ, YÖK'Ü KALDIRALIM”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, YÖK ve üniversitelerle tartışmayı alışkanlık
haline getirdiğini, sürekli şikayet ettiğini anlatan Mumcu, hükümete YÖK reformu
konusunda çağrıda bulundu. Mumcu, ”Getirin anayasa değişikliği teklifini, 12
Eylül'ün darbeci mantığıyla bilime, üretime ve çağdaşlığa bir pranga olarak
vurulmuş bu bozuk düzenin köşe taşı YÖK'ü kaldıralım” diye konuştu.
Özerk, bağımsız ve öğrenci odaklı eğitim-öğretimi öngören düzenlemeyi kendisinin
hazırladığını anlatan Mumcu, “Kendinizi yormayın, getirin çıkaralım. Niye şikayet
ediyorsun, ağlıyorsunuz? Siz, şikayet etmek, ağlamak, gürültülü sözler söylemek,
fiyakalı duruşlar göstermek için gelmediniz. Vatandaşın derdini çözmek için
geldiniz” dedi.
Mumcu, YÖK'e ilişkin kendisinin hazırladığı taslağın, AK Parti ve CHP'nin “gizli anlaşması” ile ortadan kaldırıldığını savundu. Hükümetin, YÖK Yönetim Kurulu'nun kompozisyonunu değiştirmeye çalıştığını, YÖK'ten şikayetçi değil, memnun olduğunu öne süren Mumcu, ”Sadece YÖK yönetiminde kendilerinin daha fazla temsil edilmesini istiyorlar” diye konuştu.