Hani bilişim çağını yakalayacaktık? (abbas güçlü/milliyet)
Başbakan Erdoğan'ın en büyük özlemlerinden biri de çocuklarımızın 'bilişim
çağı'nı yakalaması. Biz kaçırdık, bari onlar yakalasın görüşünde. Bu yüzden
de her okula en az bir bilişim merkezi kazandırılması kampanyası başlattı. Ne
zaman bir işadamı yakalasa, hemen bilgisayar bağışı yapmasını istiyor. Ayrıca
bütçeden de bilgisayar destekli eğitim için ciddi anlamda kaynak yaratıldı...
İki saatlik seçmeli dersin ağırlıklı olarak bilgisayar eğitimine ayrılması
ve binlerce sözleşmeli bilgisayar öğretmeninin alınması, hükümetin bu konudaki
söylemlerinin lafta kalmadığının bir göstergesi oldu.
Bu yıl içerisinde, Türkiye'nin en ücra köşesinde bile, bilgisayarsız ve internet
bağlantısız tek okul kalmayacak denildi ve bu sözün gereği yerine getirilmek
üzere.
Bu noktaya kadar her şey fevkalade memnuniyet verici. Ama ne olduysa geçen yılın
sonlarında oldu. Milli Eğitim Bakanlığı aldığı ani bir kararla, bilgisayar dersini
iki saatten bir saate indirdi.
Bundan sonrasını konunun uzmanı öğretmenlerden dinleyelim:
Bilgisayarlar çürüyecek
"Milli Eğitim Bakanlığı, ilköğretimde bilgisayar ders saatlerini 1 saate
indirdi ve rehberlik dersini mecburi yaptı. Anlayacağınız, 25-30 milyara bilgisayar
odası kurup sonra da bunları çürümeye terk etti.
İşin garip yanı, bu uygulamaya sene başında değil, ikinci dönemde değil, hemen
şimdi başlanması. Tüm yıllık planlar hazırlanmışken ve okul ders dağılım programları
ayarlanmışken böyle apar topar, seçmeli ders saatini 1'e indirmenin mantığı
nedir? Eğitimciler olarak bizler hâlâ anlayabilmiş değiliz.
Örneğin, seçmeli bilgisayar dersinde, öğrencinin sınıfa girip çıkması ve bilgisayarları
açması zaten 10 dakika almakta, geriye yarım saatlik bir zaman kalmaktadır.
Saygıdeğer yetkililer, gelsinler, görsünler ve yol göstersinler. Bu yarım saat
içinde hangi öğrencinizi tanıyabilir ve onlara neler verebilirsiniz? Zaten öğrendiğini
evde uygulama imkânı bulamayan öğrenciniz, bu yarım saatte ne öğrenecek, neyi
araştıracak, bize anlatsınlar!
Her şey sil baştan
Bakanlığın 18 Aralık'ta aldığı bu karar bakın neleri de beraberinde getirecek:
1- Yıllık planlar yeniden düzenlenecek
2- Okul ders programları tekrar yapılacak
3- Sözleşmeli öğretmenler mağdur duruma düşecek (Sözleşmeli öğretmenler maaşlarını
girdikleri ders saati üzerinden aldıklarından, birçoğunun var olan ders saati
düşecek, başka kentlere çalışmaya giden bu öğretmenler ne yapabilir, geri eve
dönecekler tabii)
4- Okulda kadrolu bilgisayar öğretmeni ve sözleşmeli öğretmenin beraber olması
durumunda, kadrolu öğretmen formatör öğretmen yapılmak zorunda kalacak, çünkü
normal şartlarda derslerin kadrolu öğretmene verilmesi gerekir, fakat sözleşmelilerin
yaşadığı mağduriyet de olunca formatörden başka yol gözükmüyor.
5- İlkokul 4. ve 5. sınıflarda bilgisayar dersi için not bile verilmiyor, yani
bilgisayar dersinin önemi yeterince anlaşılamamış hâlâ. Bilgisayar destekli
eğitim, teknoloji kullanımı diye çağırıp duran MEB yetkilileri bilgisayar dersinin
öneminin farkında değil hâlâ.
6- Bilgisayar dersi seçmeli olmaktan çıkarılmalı, zorunlu dersler arasında yer
almalı ki eğitimde kalite artsın, teknoloji yaygınlaşsın.
7- Bizler bilgisayar öğretmenleri olarak ders saatinin artırılmasını beklerken,
gelin görün ki ders sayısı azaldı."
Özetin özeti: En çok önem verilen konuda gelinen nokta bu ise gerisini artık
siz düşünün. MEB, bir şeyleri yaparken, diğerlerini bozma alışkanlığından artık
vazgeçmelidir...