Milli Eğitim Bakanlığı önümüzdeki ay 20 bin öğretmen atayacak. 2006 ilk atama
döneminde Almanca, Fransızca, fizik ve kimya öğretmenliği alanları için hiç
kontenjan ayrılmadı. Bu bölümlerde okuyan öğrenciler, umutsuz ve mutsuz. 1991'ten
2005'e kadar bir tek Fransızca ve Almanca öğrtemeni ataması yapılmadı. 2005'te
fizik ve kimya öğretmenliği içinse 20 kişi atanmıştı. Oysa Türkiye'de her yıl
eğitim fakültelerinin bu bölümlerine yüzlerce öğrenci alınıyor.
Eğitim fakülteleri her yıl yaklaşık 40 bin mezun veriyor. Ancak öğretmen istihdamı fakültelerde okuyan öğrencilerin sayısı kadar çok olmuyor. İngilizce öğretmeliği, sınıf öğretmenliği, ilköğretim matematik öğretmenliği gibi alanlarda okuyanlar şanslı çünkü öğretmen açığının en yüksek olduğu bu branşlarda atanma şansı çok yüksek.
Öğretmen değil işsiz
Bir de Türkiye şartlarında pek şanslı olmayan bölümler var. Almanca, Fransızca,
kimya ve fizik öğretmenliği bu alanların başında geliyor. 1991'den bu yana Almanca
ve Fransızca öğretmeni ataması yapılmıyordu. 2005 ikinci atama döneminde 1991'den
bu yana ilk kez 40 Almanca, 20 Fransızca öğretmeni atandı. Türkiye'de 13 üniversitede
Almanca öğretmenliği, yedi üniversitede Fransızca öğretmenliği eğitimi veriliyor.
13 yükseköğretim kurumunda da fizik ve kimya öğretmenleri yetiştiriliyor. Daha
doğrusu yüzlerce işsiz mezun ediyor.
Bu bölüm niye var ?
Bu bölümlerde okuyan ve mezun olan gençlerin çoğu işsiz. Kimi boş kalmamak için
yüksek lisans yapıyor kimi dershanelerde çalışıyor. Gençler sıkıntılarını ve
gelecek planlarını şöyle anlatıyor:
Marmara Üniversitesi Almanca Öğretmenliği, Nur Demir: "Öncelikle Almanca
öğretmenliğine İngilizce soru yaparak girdim. Almanca öğretmenliğinde Almancayı
öğrenmeye çalışıyoruz yani. İkinci sınıfta atama yapılmadığını öğrendik. Özel
okullarda kısıtlı sayıda Almanca öğretmeni var. Devlette de çalışamayacaksam,
niye Almanca öğretmenliği eğitimlere devam ediyor? Üçüncü sınıfta okurken İngilizce
sertifika alma hakkı tanıdılar. Madem atanamayacağız bari bu programa girelim,
İngilizce öğretmeni olarak atanalım dedik. Bu sene İngilizce öğretmeni olarak
atanmayı deneyeceğim. Mezun olan arkadaşların hiçbiri öğretmenlik yapmıyor.
İthalat-ihracat firmalarına girenler, Almancasını geliştirmek için Almanya'ya
gidenler oldu. Sözleşmeli olarak İngilizce öğretmenliği yapanlar da var.
Marmara Üniversitesi Kimya Öğretmenliği, Ahmet Yıldızbay: Beşinci sınıf öğrencisiyim.
Geçen yıl dershanede çalışmaya başladım. Çok az sayıda kimya öğretmeni atanıyor.
Şu an hedefim dershanede kalmak. Durum ortada, atanmıyoruz. Ama atanıp okullarda
çalışmak isitiyorum. İşsiz kalmak istemiyorum. Milli eğitimde de çalışmaktan
umudumu kesmeyeceğim."
Marmara Üniversitesi Kimya öğretmenliği, Bilge Özdoğru: "2004 yılında
mezun oldum. Geçen dönem sadece 10 kişi atadılar. 2004 mezunlarından atanan
üç kişi oldu sadece. Diğerleri ya işsiz ya da dershanede çalışıyor. Ben de biyokimyada
yüksek lisans yapıyorum. Okulda kalır mıyım diye yüksek lisansa girdim, mecburiyetten
oldu biraz. Bu sene atanır mıyım diye tekrar deneyeceğim. Beş sene okumuşsunuz
iş kaygısı düşünmek istemiyorsunuz. Hocalarımız bile 'Haberiniz olsun iki sene
iş bulamazsınız' diyerek alıştırmaya çalışıyorlardı. İnsan kendini kandırılmış
gibi hissediyor."
ODTÜ Fizik Öğretmenliği, Dilek İman: 1995-1996 eğitim yılında mezun oldum. İlk mezun olduktan sonra atamam yapıldı. O zaman, atama yapılıyordu. Bu kadar kötü değildi. Bölümün hepsi atandı. Sonra çeşitli sebeplerden istifa ettim. Pişman olursun dediklerinde istediğim zaman dönerim diyordum ama iki kez başvurmama rağmen olmadı.. Dershanede çalışıyorum. Avantajım benim başladığım dönemde dershanelerin verdiği maaşlar iyiydi. Emeğinin karışlığını alıyordun. Şimdi o kalmadı. Dershaneler neredeyse mezunları ücretsiz çalıştırma şansına sahip. Mezun sayısı çok fazla. Yemek ve yol parası karşılığı çalışanlar var. Hepsi sömürülüyor.
Eğitimciler ne diyor:
Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen açığına göre istihdam yapıldığını söylüyor.
Peki öğretmenlik okuyan öğrencilerle mesleği yapabilenler arasındaki bu uçurum
için ne yapılması gerekiyor? YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme, öğretmenlik
bölümlerinin Türkiye'nin ihtiyaçları göz önüne alınarak yeniden gözden geçirileceğini
belirtiyor. Üniversitede okumanın kişilere istihdam edilme güvencesi vermediğini
söyleyen Eşme, "İstihdam imkânı yok diye bu bölümleri kapatmak mümkün değil.
Türkiye'de ikinci üçüncü yabancı dilden bahsediliyor. Bu bölümlere gereksinim
var" diye konuşuyor.
AB için önemli
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk Soran, bazı bölümlere
alınan öğrenci sayısını düşürmek gerektiğini ama bütün kontenjanları kısmanın
gerçekçi olmadığını söyleyerek şöyle konuşuyor: "Kontenjanları kıstığımızda
da AB ile mukayese edildiğinde, üniversite okullaşma oranı düşük diyoruz. Fransızca
ve Almanca öğretmenliğinde atama olmuyor. Öğrenci almayalım dedik. Ama buna
biz karar veremiyoruz YÖK belirliyor. Fakültemize 4 bin öğrenci alıyoruz. 800-900'ü
mezun oldu. Fizik, kimya, biyoloji, matematik öğretmenlerinin sadece yüzde 10'u
atandı." Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr.
Tahsin Aktaş ise AB için Fransızca ve Almanca'nın çok önemli olduğunu vurgulayarak,
"Yapılan toplantılarda eğer Türkiye AB'ye girmek istiyorsa yabancı dilde
reform yapılmalı deniyor. Birkaç yabancı dil eğitimini öneriyorlar" diye
konuştu.
radikal