GEÇTİĞİMİZ günlerde Ankara'da Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink
işsizlik ve istihdam konulu raporu TİSK'in düzenlediği bir toplantıda açıkladı.
Ülkemiz işgücü yapısı ve istihdam piyasası üzerine bazılarını bizim de daha
önce dile getirdiğimiz çok kapsamlı bir analiz ve çözüme yönelik yorumlar yapıldı.
Tespitlere tamamen katılırken bir yandan da yabancıların her zaman olduğu gibi
yine bizi bizden iyi tanıdığını düşündüm. Acaba biz kendimizi neden iyi tanımıyoruz?
Yoksa tanıyoruz da yüzleşmekten mi çekiniyoruz?
Eğitim sistemi ezberci
RAPORDAKİ tespitlere bakarsak bunun cevabını belki verebiliriz. Öncelikle belirtelim
Türkiye nüfusunun %51'i 20 yaşın altında gençlerden, %50.5'i ise kadınlardan
oluşuyor. 15 yaşındaki gençlerin ülkelerarası karşılaştırılmasında Türkiye'de
orta öğretimde bilgi ve beceri, sorunları çözme yeteneği ve yaratmak yerine
ezbercilik verildiği, ÖSS'nin yanlış becerileri test etmek için tasarlandığı
tespit ediliyor. Okulda gençler bir şeyler öğrenmek yerine ÖSS sınavına yönelik
efor harcıyorlar. Böylece gençlerin %50'si temel becerilerin ötesine geçemiyor.
Yine Türkiye'de işe başlamada prosedür tamamlamak için harcanan ortalama gün
sayısı AB'nin iki katı. İşyeri açma kapatma maliyetleri çok pahalı. Yâni iş
yapma kolaylığında da emsal ülkelere göre gerideyiz. Yabancı sermaye girişi
hâlâ yeterli değil. Bankalardaki mevduatın çok azı yatırım kredisine dönüşüyor.
Ticari itibar ölçen kredi büroları bulunmadığından kişisel ilişkileri iyi olmayan
yatırımcılar kredi alamadığından yeni yatırım yapamıyorlar.
Büyüme istihdam yaratmıyor
SON 30 yıldır milli gelir hemen hemen aynı. 3-4 bin USD arasında seyrediyor.
Kore, Singapur, Portekiz, Yunanistan gibi beraber yola çıktığımız ülkeler almış
başını gidiyor. Son 4 yılda ekonomi ortalama %7-8 oranında büyüdü. Ancak yeterince
iş olanağı yaratmadığından işsizlik oranı %10'larda çakılıp kalmış, değişmiyor.
Son 4 yılda işgücü piyasasına 3.5 milyon yeni kişi girmiş ancak %15'ine tekabül
eden 500 bin kişi iş bulabilmiş. OECD üyeleri arasında Türkiye istihdam üzerindeki
vergi ve SSK primi vb yüklerde 1'nci sırada. Buna karşılık kıdem tazminatı açısından
işçi lehine en iyi ülke. Ama yanlış anlaşılmasın bu durum işçinin işine yaramıyor.
Çünkü işçiyi çıkarmanın maliyeti yükselince işveren mevcut işçileri aynı ücretle
daha uzun süre çalıştırmaya başlıyor yada işçileri kayıt dışı çalıştırmayı tercih
ediyor. Tarımda kayıt dışı çalışma oranı hâlâ yüksek.
Öte yandan Ar-Ge harcamaları ve teşvikleri çok düşük, teknoparklar yetersiz.
İstihdam mevzuatı emsal ülkelere göre karışık ve katı. Bu nedenle kadın ve genç
işsizlere iş imkânı daha az.
Part time çalışma
ÇÖZÜM olarak önerilenler ise; çalışma mevzuatı hafifletilmeli, iş yapma kolaylığı
getirilmeli, istihdam üzerindeki mali yükler işçi ve işveren üzerinde azaltılmalı.
Konuttaki gibi sigortacılık ve ticari mortgageler oluşturulmalı, eğitim sistemi
iyileştirilmeli, yaratıcılık ve beceriyi teşvik etmeli. Mesleki eğitimdekiler
genel eğitimdekiler kadar esnekliğe sahip olmalı. Kadın ve genç istihdamını
iyileştirmek için sabit dönemli sözleşmeler teşvik edilmeli, iş piyasasına geçici
süreli giriş çıkışlar kolaylaştırılarak partime çalışma imkânı getirilmeli.
Yatırım kredilerini kolaylaştırmak için devlet bankaları özelleşmeli, kredi
büroları kurulmalı. İşi değil işçiyi koruyacak tedbirler alınmalı, iş bulma
ofisleri çoğaltılmalı şeklindeydi.
Vorkink'in raporunda tespit ettiği sorunlar ve çözüm önerilerine katılmamak mümkün değil. Bunların yaklaşık tamamını hatta, daha fazlasını bir süre önce biz de dile getirmiştik. Bu nedenle sokaktaki insandan devletin en tepesindeki yetkililere kadar artık herkesin malumu olan işsizlik canavarını yenmek için geç kalmadan bir yerden başlansın diyoruz. Yıllardır kanımızı emen enflasyon canavarını yenen iradenin bunu da yeneceğine inanıyoruz.
arif şimşek/tercüman