Danıştay'a yönelik saldırıyla yeniden gündeme gelen
'Ergenekon' adlı örgüt, "devletin gerçek koruyucuları" olduğunu iddia eden ve
devleti koruma adına yasa dışı işleri meşru gören illegal bir yapılanma. SABAH,
varlığı uzun zamandır tartışılan "Ergenekon"un iç tüzüğünü buldu.
Danıştay'a yönelik saldırı sonrasında çıkan ilişkiler ağıyla gündeme gelen
"Ergenekon" adlı "devlet yanlısı çete" yapılanmasının, uzun süredir Türkiye'de
faaliyet gösterdiği ve "devleti korumak" amacıyla siyasi suikasttan naylon terör
örgütü kurmaya" kadar bir çok illegal eylemi onayladığı ortaya çıktı.
Ergenekon'un Danıştay'a yönelik saldırıyı azmettiren ideolojik yapı olduğu
kuşkusu, güvenlik güçlerini uzun süredir varlığı bilinen bu "derin devlet"
yapısına yöneltti. SABAH gazetesi, varlığı güvenlik güçleri ve istihbarat
tarafından uzun süredir bilinen ve yöneticileri arasında akademisyen, emekli
asker ve güvenlik güçlerinden ayrılan isimlerin de olduğu Ergenekon'un
"anayasasını" ele geçirdi. Ergenekon'un Danıştay'a saldırıyla doğrudan
bağlantısı henüz tam olarak bilinmiyor, ancak son günlerde bu doküman Ankara'da
elden ele dolaşıyor ve varlığı bazı köşe yazılarına da yansıdı. Emniyet güçleri,
henüz boyutları tam olarak bilinmeyen, "Derin Devlet" örgütü Ergenekon'un, halen
yer altına inmiş 30- 40 "aşırı milliyetçi" hücre hareketi üzerinde etki sahibi
olduğu ve Küre operasyonuyla ortaya çıkarılan Sauna çetesinden 1999'da İnsan
Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal'a suikastta adı geçen Türk İntikam Tugayı'na
kadar tüm bu hareketleri birleştirici bir ideal oluşturduğu ileri sürülüyor.
Kimin tarafından kaleme alındığı bilinmeyen metin, son 15 yıldır faaliyet
gösterdiği sanılan Ergenekon'la ilgili "Amaç", "Yöntemler", "Örgütsel yapı", "Organizasyonel
yapı" ve "Kaynak yaratılması" gibi bölümler altında ciddi bir örgütsel yapı ve
çarpık bir ideoloji ortaya koyuyor.
DEVLETİN TAKİBİNDE
Emniyet ve istihbarat birimleri, Ergenekon isimli bir yapılanmanın varlığını
bilmekle birlikte, şu ana kadar bu yapının kurulu düzene yönelik "ciddi bir
tehdit" oluşturabileceği düşüncesinde değildi. SABAH'ın ele geçirdiği dokümanı
doğrulayan üst düzey bir kaynak da, "Evet böyle bir yapı var ve kendilerince bir
şeyler yapıyorlar, ama ciddiye alınacak bir tarafı yok" ifadesini kullandı.
Ancak Danıştay'a yönelik saldırıda "azmettirici" olduğu düşünülen emekli
astsubay Muzaffer Tekin'in Ergenekon bağlantılı olabileceği şüphesi, dikkatleri
yeniden bu örgüt üzerine yoğunlaştırdı. Ergenekon yapısı içinde, emekli güvenlik
görevlileri, aşırı ulusalcı refleksleriöne çıkan mafya ve aydınlar ile TSK'dan
atılan ya da uzaklaştırılan isimlerin olduğu sanılıyor. Ergenekon, Kızıl Elma
ittifakı diye bilinen milliyetçi-sol-ulusalcı yapıya siyaseten yakın olsa da, bu
kesimin görüşlerini şiddet ve terör kullanarak kabul ettirmeyi amaçladığı için
apayrı bir yapı olarak değerlendiriliyor. Güvenlik ve istihbarat birimlerinin
varlığını doğruladığı belgenin, halen 30-40 civarında bağımsız hareket eden ve
yer altına inmiş durumda olan "aşırı devletçi" gruba ilham verdiği sanılıyor.
NAYLON TERÖR ÖRGÜTÜ
SABAH'ın ele geçirdiği belge, şeması, amaçları ve organizasyon yapısıyla tam bir
"gizli örgüt" ortaya çıkarıyor. Ergenekon'un yeniden yapılanma sürecini anlatan
ve içindeki bir ifadeden 1999 yılında kaleme alındığı ortaya çıkan belgede,
örgütün "21'inci yüzyılda resmi istihbarat kuruluşları yanında legal ve illegal
örgütlere karşı da mücadele etme zorunluluğu", bu nedenle de faaliyetlerini
"yeni ve gelişmiş yöntemlerle sürdürmek zorunda olduğu" belirtiliyor. 1999
yılında "yeniden yapılanma" sürecine giren örgüt, devlet birimleri içinde
Kemalizm'i koruma ve "Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını ortadan kaldırmaya
yönelik tehditlere" karşı organize edilmiş. Bu 'kutsal' hedefleri şeffaf bir
biçimde değil, illegal bir yapı kurarak savunmayı hedefleyen örgüt, siyasi
suikastlardan narkotik trafiğine, entelektüellerin kullanılmasından naylon terör
örgütleri kurarak terör dünyasına yön vermeye, ajan kullanmaktan dezenformasyona
kadar kullanmaktan dezenformasyona kadar sayısız faaliyeti meşru görüyor. 15
yıldır faaliyette olduğu sanılan ve Can Dündar gibi bazı araştırmacıların
köklerini Soğuk Savaş yıllarına kadar takip ettiği Ergenekon'un anayasası
niteliğindeki doküman, "Bu çalışmanın amacı Atatürk ilkeleri doğrultusunda
biçimlendirilmiş Kemalizmin gerçek ve içtenlikli koruyucusu Ergenekon'un
reorganizasyonuna katkıda bulunmaktır" ifadesiyle başlıyor. Türkiye
Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve varlığını emperyalizm ve dış güçlerle sürekli devam
eden bir mücadele olarak yorumlayan belge, Türkiye'ye yönelik tehdit
değerlendirmesine şöyle başlıyor; "Kurulduğu günden başlamak üzere sürüp giden,
emperyalist sisteme dayalı bölücü/yıkıcı/çok uluslu/çok emelli sinsi
faaliyetler, Arnavutluk'un çözülmesi, İran'da Şah rejiminin yıkılması, SSCB'nin
dağılması ile iştahların artmasına yol açmıştır. İşte bu nedenden ötürüdür ki,
Türkiye Cumhuriyeti'nin 76'ncı yılını idrak ettiği 20'inci yüzyılın son yılında
(1999) bölücü ve yıkıcı faaliyetler çok tehlikeli bir tırmanışa geçmiştir." Dış
güçler ve içerdeki işbirlikçilerinin tek amacının "Türkiye Cumhuriyetini bölerek
parçalayarak yıkmak" olduğunu söyleyen doküman, "Bunun içindir ki Ergenekon,
Türkiye Cumhuriyeti için her zaman olduğundan çok daha fazla yaşamsal önem ifade
eder" diyor.
ÖRGÜTLENME YAPISI
Ergenekon'un amacı ve yapısı dışında kadrosu ve istihbarat faaliyetleriyle
ilgili detaylı açıklamalar da yapılıyor. Özellikle emekli ve mevcut TSK
mensuplarını kendi bünyesine çekmeye çalışan örgüt için, "Her meslekten
seçkinlerin yer alacağı sivil personel kadrosu ile Ergenekon iç ve dış
faaliyetlerde çok daha etkin bir güce erişecek" deniyor. Örgüt hücre şeklindeki
birimlerle yapılandırılmış, örgütü temsil görevi ise "köprü personel" adı
verilen ve Ergenekon dışında bir işte istihdam edilen bireylere veriliyor.
DOKTOR VE PSİKOLOGLAR
Özellikle ajanlık faaliyetleri için "doktorlar, avukatlar, psikologlar gibi
toplumun her kesiminden insanla temasta olan gruplar" ile özellikle aydınlardan
yararlanılması gerektiği ve aydınların örgüt içinde yer alması gerektiği
vurgulanıyor. Bu arada mafya ve diğer sektörlerden "illegal eleman"
kullanılmasına da izin veriliyor: "Ergenekon merkez yönetiminde yer alacak
eleman sayısı olabildiğince az olmalıdır. Yine örgüte kazandırılacak elemanlara
hiçbir zaman sonsuz güven duyulmaması istihbarat sanatının bir gereğidir.
İllegal çevrelerden seçilecek elemanlarda etnik ve siyasal ideoloji açısından,
örgüt ideolojisi ve amaçlarına en yakın uygunluk gösterenler tercih edilmeli.
(...) Örgüt için ne denli yararlı olursa olsun, kamuoyunda imajı zedelenmiş bir
elemanı örgüt içinde tutmak ve korumaya yönelmek çok sakıncalıdır."
"AYDIN PAMUK GİBİDİR"
Türkiye'yi bölmek isteyen dış güçlerin "aydınları" kullandığından yakınılan
dokümanda, buna karşın örgütün aydınların desteğini alması gerektiği de
vurgulanıyor: "Entelektüeller her an patlayacak bir yanardağ gibi görünseler de
içten içe yanarak küle dönüşen pamuk gibilerdir. Ergenekon, entelektüel ve her
meslekten seçkinlerin de yer alacağı sivil personelden yararlanmakla
karşılaştığı en önemli sorunların üstesinden gelebilecektir."
sabah