Üniversitelerde görev yapan öğretim üyelerince hazırlanan
bilimsel makalelerdeki nitelik sorununu Yükseköğretim Kurulu (YÖK) da kabul
etti.
Yıllardır dile getirilen ‘bilimsel makale çok, kaale alan yok' şeklindeki
eleştiri YÖK tarafından Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e sulunan
‘Yükseköğretim Stratejisi' raporunda da yer aldı. ‘Uluslararası yayın
endekslerine Türkiye'den giren yayın sayısının arttığını; ancak bu yayınlara
yapılan atıf sayısında düşüş yaşandığını' kabul eden YÖK, “Türkiye kaynaklı
yayınlara yapılan atıf sayılarının düşüklüğü, yayın teşvik politikasında
nicelikten çok nitelik üzerinde durma zamanının geldiğini gösteriyor.” yorumunu
yaptı. Rapora göre, 1997-2002 yılları arasında dünyadaki yayın sayısının yüzde
0,69'u Türkiye kaynaklı. Aynı süre içerisinde Türkiye'nin toplam atıf sayısı
içindeki payı ise yüzde 0,49. Raporda, yayın başına atıf ortalamasının dünyada
6,04 iken Türkiye kaynaklı yayınlar için bu oranın 4,21 olduğu belirtiliyor.
Türkiye, üniversite öğretim üyelerinin yaptığı yayın sayısı açısından dünya
sıralamasında her yıl bir üst basamağa çıkarken, bu yayınlara yapılan atıflar
(kaynak gösterilmesi) sürekli azalıyor. YÖK'ün kurulduğu 1981'de fen ve tıp
bilimlerinde yapılan yaklaşık 300 uluslararası yayına camiasından 3 bin atıf
alırken; 2005 yılında yapılan 14 bin yayın için yapılan atıf sayısı binde bire
düşmüş durumda. Sosyal ve beşeri bilimlerde de ‘karne' pek parlak değil. 1995
yılında sosyal bilimlerde 120 yayın 600 atıf alırken, 2005 yılında yayın
sayısının 5 kat artarak 700'e ulaşmasına rağmen yapılan atıflar 126'ya düşmüş.
YÖK raporunda bu bilgiler grafikle de ortaya konularak, ‘yıllara göre toplam dış
yayınlar' sürekli artan bir çizgi halinde, ‘yıllara göre toplam dış yayınlarda
yayın başına atıf sayılarındaki gelişmeler' grafiğinde ise sıfıra yaklaşan ve
sürekli azalan bir çizgi halinde durum gösteriliyor.
Türkiye'nin uluslararası makale sayısında 43. sıradan 2004'te 20. sıraya
yükseldiğini gösterdiğini vurgulayan YÖK, “Mayıs 2006 verilerine göre 2005
yılında bu sıra 19.'luğa yükselecektir. Bu gelişme, Türkiye'nin bu göstergeye
çok önem vermesinin üniversitelerdeki akademik kadrolara atama ve yükseltmenin
bu alandaki performansa bağlamasının ve bu tür yayınların ödüllendirilmesinin
büyük rolü olmuştur. Ancak, Türkiye kaynaklı yayınlara yapılan atıf sayılarının
düşüklüğü, yayın teşvik politikasında nicelikten çok nitelik üzerinde durma
zamanının geldiğini göstermektedir.” diyor.
‘YÖK sisteminin iflasını gösteriyor'
Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sunu, makalelere atıf
sayılarındaki düşüşün YÖK tarafından da kabul edilmesinin ‘YÖK sisteminin
iflasının kabulü' anlamına geldiğini savunuyor. “Türk üniversitelerinin yaptığı
bu ‘uluslararası yayınlar' evrensel anlamda ses getirmiyor ve konunun uzmanı
yabancı bilim adamları tarafından ciddiye alınmıyor.” diyen Sunu, “Buradan da
YÖK sisteminin üniversitelerde yıllardır nitelik değil yalnızca niceliğe önem
verdiği, yapılan yayınların ‘şişirme ve zorlama' olduğu, üniversitelerin
‘evrensel bilim' anlamında boşa çalıştığı, devletin yıllardan beri milyarlarca
dolarının heba edildiği anlaşılıyor.” şeklinde konuşuyor.
Geçmişte üniversitelerin yayın performansları üzerine geniş araştırmalar yapan
İstanbul Teknik Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ergin Arıoğlu ise,
YÖK'ün ‘artık niteliğe bakalım' yaklaşımını ‘Gecikmiş bir değerlendirme olmakla
birlikte yine de bir gelişmedir.' şeklinde değerlendiriyor. Arıoğlu, “Madem
artık YÖK niteliğe gelmiş, bundan sonra üniversitelerde gerçek araştırma
ortamını sağlamalı ve bu konuda altyapı yatırımlarını artırmalı. Üniversal
anlamda bir yayın kültürü oluşturmalı.” dedi.
zaman