Sendika, siyasi parti rekabeti ve kişisel kavgalarda asılsız nedenlerle gündeme getirilen irtica, bu defa da İstanbul'un Fethi kutlamalarına çağrı içeren bir telefon mesajıyla gündemde
İrtica suçlaması siyasi ve kişisel suçlamaların en çok tercih
edilen malzemesi haline geldi. Son örneği ise Sincan'daki Selahattin Akbilek
Lisesi'nde yaşandı. Okul müdürü ile edebiyat öğretmeni arasında aylar önce
meydana gelen kişisel sürtüşmenin okulların açıldığı ilk gün 'irticaya hayır'
yürüyüşüne dönüşmesinin öyküsü, akıllara durgunluk verecek bir süreç izledi.
20 Nisan'da da okul bahçesinde ders saati içinde rock konseri düzenlenmesi
hakkında çıkan tartışma soruşturma konusu olmuş, taraflardan okul müdürü Mehmet
Emin Gökdere'nin görev yerinin değiştirilmesi gündeme gelmişti.
Gökdere bu değişikliği engellemek için edebiyat öğretmeni Sezai Karatepe'yi
'okulda irticai faaliyet yapmakla' suçlamış, kendisinin irticai faaliyete mani
olmaya çalıştığı için görev yerinin değiştirilmek istendiğini iddia etmişti.
Karatepe'nin öğrencilerine cep telefonundan irtica propagandası içeren mesajlar
attığı da iddialar arasındaydı. Bu suçlama bazı gazetelerin manşetlerine
taşınırken, okulların açıldığı Pazartesi sabahı bazı öğrenciler, derslerine
girmek yerine okul bahçesinden çıkartılıp, ellerine 'irticaya hayır' yazılı
pankartlar verilerek sokakta yürüyüş yaptırıldı. 'İrticaya hayır' yazılı
pankartları taşıyan öğrenciler, bu pankartları ellerine verenleri daha önce hiç
görmediklerni ve yürüyüş boyunca tanımadıkları kimselerin de yürüyüşe
katıldığını söyledi.
SORUŞTURMASI DEVAM ETTİ
20 Nisan'da saat 11.00'de ders saati sırasında okul bahçesinde yapılan rock
konserine öğrencilerin zorunlu katılımı konusunda Müdür Yardımcısı Tanju
Düşünceli ile tartıştığı için soruşturma geçiren Tarık Sezai Karatepe,
soruşturma sürecinde Okul Müdürü Mehmet Emin Gökdere hakkında şikayette
bulunmuştu. Soruşturma sonucunda Edebiyat öğretmeni Tarık Sezai Karatepe haklı
bulunup, 23 Haziran'da yeniden okula döndü. Müdür Mehmet Emin Gökdere hakkındaki
soruşturma ise devam etti ve Gökdere'nin 'ders sırasında okul bahçesindeki rock
konserine göz yumduğu ve bu duruma itiraz eden Karatepe hakkında soruşturma
talep ederken, nelerin yaşandığını öğrenmek için 'ders teftişi' yapmadığı'
gerekçeleriyle görev yerinin değiştirilmesi gündeme gelmişti.
Sezer kutladı şimdi ise irtica
Selahattin Akbilek Lisesi Edebiyat öğretmeni Tarık Sezai Karatepe'nin yakın
çevresinden alınan bilgiye göre; öğrencilerinin cep telefonlarına gönderdiği
iddia edilen söz konusu mesajları kendisinin atmadığını, birtakım bilgisayar
teknikleri kullanılarak mesajların telefonundan çekilmiş gibi gösterildiğini öne
sürdügü öğrenildi. Öte yandan Karatepe'nin telefonundan çekildiği iddia edilen
mesajların içeriğinin de hiç bir şekilde 'irtica' niteliği taşımadığı gözlendi.
'irtica mesajı' olarak gazetelerde yayımlanan telefon mesajı şöyle: 'Fethin
553'üncü yılında İstanbul'a sizi de bekliyoruz.' Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer de, İstanbul`un fethinin 553. yıldönümü dolayısıyla her yıl olduğu gibi bu
yıl da bir mesaj yayınladı.
31 Mart Vakası
İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi'nde 31 Mart 2006'da bir
grup öğrencinin yaptığı küçük bir etkinliği, Hürriyet gazetesi 31 Mart Vakası
kutlaması olarak yansıtmıştı. Gazetenin köşe yazarı Ali Atıf, kendisine gelen
bir elektronik postayı kaynak olarak göstererek, bir grup öğrencinin zorla kız
öğrencilerin başlarını kapattırdığı, zorla Kuran-ı kerim dinlettirildiği iddia
edilmişti. Gazetenin yayınladığı haber rektörlük ve dekanlık tarafından
yalanlanmış, bir öğrenci konuyla ilgili suç duyurusunda bulunmuştu.
Haksızlıklar sembollerle örtülüyor
Mazlum-Der Genel Başkanı Ayhan Bilgen: Ülke sevgisi ve ortak değerlerin kişisel
çıkarlar için kullanılması sadece savunulan sembol değerlere değil toplumun
ortaklaşma duygularına da çabalarına da darbe vurmaktadır. Özellikle haksız
tayinler, yolsuzluklar, görevi kötüye kullanma fiillerinin akredite olmuş sembol
ve sloganlarla örtülmek istenmesi önemli bir sorun olmaya devam etmektedir.
Burada bir sivil öz denetimin işletilmesi ve bu anlamda istismarın önüne
geçilmesi kaçınılmaz bir sorumluluktur. Birilerinin ayıplarını örtmek için
toplumsal tehdit algılamalarını kullanmaları ve kendi pozisyonlarını böylece
güvenceye alma çabaları karşılıklı güven ve hukuka bağlılık ortamını da
zedelemektedir. Bu tip infazlar 28 Şubat'tan bu yana devam edegelen bir
bürokratik alışkanlık.
yenişafak