Anasayfa

300 koyun, gerisi oyun mu? Fakıbaba ışığı gördü mü?

Sonuç olarak; küçükbaş hayvancılık meselesi sadece 300 koyunla çözülecek mesele değildir. 70 milyon küçükbaş hayvan barındırmayı hedef olarak düşünürsek, ki bu hedefi koymaktan başka seçenek yok, 500 bin anaç koyun, daha ne kadar yolun başında olduğumuzu göstermektedir. 300 koyun projesi belki dikkatleri çekmekte başarılı olmuştur, bu konuda tünelin ucunu göstermiştir, ancak daha gidilecek uzun bir tünel vardır. Çıkışın sürdürülmesi açısından asıl merkeze oturtulması gerekeni, her konuda olduğu gibi küçükbaş hayvancılıkta da sorunları ve sosyolojisi ile birlikte projenin merkezine oturtur ve öylece adım atarsak asıl cevheri ıskalamamış oluruz.

Haber Giriş : 2018-02-21T13:26, Son Güncelleme 2018-03-27T00:42

Sonunda ışığı gören birinin çıkması, onca yıldan ve onca bakandan, onca bürokrattan sonra, bir konuda da olsa ışığı gören birinin çıkması, ümit verici.

Küçükbaş hayvancılık bu ülkenin içine gömülü cevheridir. Bu cevheri çıkarmak için madenci gibi sabırla ve doğru etütle yol almak gerekir. Aksi taktirde cevher telef olur. Bunun için maden ocağından madeni çıkaran madencinin sabrı ve çabası gerekir. Cevherin saklı olduğu ocağın içinde yatıp kalkmakla, çevresinde dolaşmakla, maden hakkında hoş sohbetler yapmakla, ocağın derinliklerindeki cevher ortaya çıkmaz.

Ülkesel kapasite olarak yaklaşık 70 milyon küçükbaş barındırma imkanımız olduğu halde, TÜİK verilerine göre;1991 yılında 51 milyon olan küçükbaş hayvan sayımız 2015 yılına kadar ha bire düşmüş, 2017 yılında 44 milyon olarak tespit edilmiş olmasına rağmen, hala 1991 yılındaki seviyeye ulaşamamıştır. Nedenleri gerçekçi olarak masaya yatırılmalıdır.

Devlet öncelikle alt yapıdan sorumludur. Öncelikle, bu projenin içine altyapı olarak, barınak, beslenme, eğitim gibi unsurlar dahil edilerek, devlet çiftçi işbirliği ile genişletilmelidir.

Yıllar itibarı ile küçükbaş sayısındaki düşüş ve yetersizlik nedenleri tek tek ele alınarak asıl büyük ve kapsamlı projeye dönüştürülmelidir.

Bu sorunlardan bazıları;

Damızlıkta, verim düzeyleri düşük ırkların kullanılması sorunu,

Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde örgütlenememe sorunu,

Küçükbaş hayvan ürünlerine karşı talep düşüklüğü sorunu,

Çoban ve barınak sorunu,

Desteklemeye ilişkin sorunlar,

Çayır ve meraların varlığının azalması, ıslahı ve otlatma sorunu,

Silajlık yem bitkisi yetiştirmeme, kaba yem muhafaza yöntemlerinin yetersizliği ve yem bitkilerine gereken önemi vermeme sorunu; genel olarak yem ve beslenme sorunu olup, bu sorunların kapsamlı olarak ele alınması şarttır.

Bütün olarak düşünüp parça parça ele alınmalıdır. O zaman aksayan kısımlar daha net görünecektir.

Başlangıç olarak bu projeyi, nefes alış gibi düşünsekte; küçükbaş hayvancılığı her yönü ile etüt etmeden ve saydığımız sorunlarla birlikte düşünüp, ülkesel bağlamda uzun vadeli projelere dönüştürmeden; başaramayız.

Projelendirme dahilinde öngörülen 500 bin anaç koyunun ülke içinden temini yetmeyecek ve ithal edilecek görünüyor. İthal olması bir yana, yol ve nakil şartlarına dayanamayacak hasta olacak, belki ölecek, yeni geldiği ortama adapte olamayacak... gibi sorunları da ayrı hesap etmek gerekmekte.

Uzun vadede de olsa yerliyi ayağa kaldırmaktan, yerliyi geliştirmekten ve yerliyi projelendirmekten başka çıkar yol yok! Tarımda adeta, adet olduğu üzere; yeri göğü inleterek açıklamalar yapmak, görkemli açılışlarla projeleri başlatmak, sonra takibi birkaç memurun inisiyatifine bırakmak sağlıklı bir yaklaşım değildir. Milli tarım projesinde olduğu gibi... Henüz onun eksikleri, boşlukları, iyi hesaplanmamış tarafları tamamlanmadan, böyle bir proje ile, tekrar büyük cümleler ile gündeme girmek alt yapısı etüt edilmeden nereden nasıl temin edileceği netleşmeden... "kervan yolda dizilir" misali yaklaşımlar tarım için uygun bir yaklaşım değildir.

Ülke olarak, gıdanın dolayısıyla tarımın önemini idrak etmiş olduğumuzdan bu konuda daha stratejik yaklaşımlar beklemekteyiz. Işığı görüp ışığa odaklanmak tek başına yeterli değildir. Işığın etrafındaki karanlığı fark edip, karanlığı bertaraf ettiğimiz zaman ışık aydınlığa dönüşmüş olacak ve aydınlatacaktır.

Sonuç olarak; küçükbaş hayvancılık meselesi sadece 300 koyunla çözülecek mesele değildir. 70 milyon küçükbaş hayvan barındırmayı hedef olarak düşünürsek, ki bu hedefi koymaktan başka seçenek yok, 500 bin anaç koyun, daha ne kadar yolun başında olduğumuzu göstermektedir. 300 koyun projesi belki dikkatleri çekmekte başarılı olmuştur, bu konuda tünelin ucunu göstermiştir, ancak daha gidilecek uzun bir tünel vardır. Çıkışın sürdürülmesi açısından asıl merkeze oturtulması gerekeni, her konuda olduğu gibi küçükbaş hayvancılıkta da sorunları ve sosyolojisi ile birlikte projenin merkezine oturtur ve öylece adım atarsak asıl cevheri ıskalamamış oluruz.

M. Murat GÜN

Memurlar.Net - Özel