Erhan Çelik'in yazısı
Pazar günü Hürriyet Gazetesi'ni ellerine alanlar şok bir manşetle karşılaştılar. "Başbakan'ın Kan Tahlili" manşetiyle çıkan gazete, Tayyip Erdoğan'ın 10 yıldır şeker hastası olduğu duyuruluyordu. Hem de iddialarla değil, belgelerle...
Tayyip Erdoğan'ın bir hastane açılışında elinde gösterdiği karttan yola çıkan gazetenin iki acar muhabiri, hastanenin arşivinden başbakanın tüm sağlık verilerine ulaşmış ve haberi patlatmıştı.
Üre, kereatinin, trigliserid, albumin, kolesterol, açlık kan şekeri... Tüm bu testlerin sonuçları değerlendirildiğinde, Başbakan Erdoğan'ın 10 yıl önce şeker hastası olduğu kendiliğinden ortaya çıkıveriyordu. Hürriyet'e düşen ise bunu haber yapıp, manşete taşımak oldu.
Peki gazete, başbakana ait bu gizli ve özel sağlık bilgisini niçin ifşa etti? Gazetecilik gereği mi? Bu sorunun yanıtı elbette "Evet" olabilir! Ama... Genelkurmay 2. Başkanı Ergin Saygun'un sağlık durumuna ilişkin belgelerin sızdırılmasına gösterilen haklı ve sert tepkiler ortadayken...
Bu olsa olsa 'bir rahatsızlığı' gidermek için atılmış özel bir manşet olabilir! Nasıl bir rahatsızlığı sorusuna cevap az sonra geliyor... Ama önce Yalçın Küçük'ün son kitabı "Epilepsi ve Orgazm"a bir değinmemiz gerekiyor. Küçük, daha önce dillendirdiği bir iddiasını bu kitaba da taşıdı. İddianın özeti şu; Aydın Doğan, Tayyip Erdoğan'ı Çankaya Köşkü'ne çıkararak Abdullah Gül'ü başbakan yapmanın peşindedir. Bu sayede diyalog kurmakta zorlandığı Erdoğan'ı pasifize ederek yerine daha iyi anlaşacağını düşündüğü Gül'ün başbakanlık koltuğuna oturmasına yardımcı olacaktır.
Tam da o günlerde... Başbakan Erdoğan rahatsızlanır ve hastaneye kaldırılır. Hani otomobilinde kilitli kaldığı gün... Teşhis konur.
Erdoğan sara hastasıdır ve o gün aslında epilepsi nöbeti geçirmektedir. Hürriyet bu bilgiye ulaşır ama gerçeği yansıtmayan "Latan Diyabet" yani gizli şeker manşeti atar. Hatta bu manşeti atarken, tıpkı önceki gün olduğu gibi başbakanın tahlil sonuçlarına da yer verir.
Bu sayede başbakanın gerçek rahatsızlığı gizlenerek onun Çankaya'ya giden yoldan dönmesinin önüne geçilir.
Böylece Aydın Doğan'ın, Abdullah Gül'ü başbakan yapma hedefinde de sapma olmaz. Yalçın Küçük'ün iddiası böyle. Film senaryolarına konu olabilecek bu iddia kamuoyunda çok fazla itibar görmedi.
Ancak, Tayyip Erdoğan ile Aydın Doğan arasındaki köprülerin atıldığından haberdar olanlar küçük de olsa bir tereddüt yaşadılar. Acaba gerçekten böyle bir plan var mıdır?
Hiç beklemediği çevrelerden bile Yalçın Küçük'ın iddiasının doğru olup olmadığının sorulması Aydın Doğan'ı rahatsız etmeye yetmiş olacak ki, devreye Ertuğrul Özkök girdi. Özkök, 21 Mayıs 2008 tarihinde Hürriyet'teki köşesinden Yalçın Küçük'e cevap verdi. "Derin Bir Hürriyet Komplosu" başlıklı yazıda Yalçın Küçük'ün "Deccalden de deccal bir muhayyile" sahibi olduğunu söyleyen Özkök öfke kusuyordu. İşte bu öfke, Özkök'e hiç yapmayacağı ya da yapmaması gereken bir hata yaptırdı.
Ertuğrul Özkök, Yalçın Küçük'ün iddiasının boş olduğunu ve Başbakanın hastane önünde aracında kilitli kaldığı gün verdikleri haberde belirtildiği gibi Erdoğan'ın gerçekten latan diyabet olduğunu ispatlamak adına söz konusu manşeti attı.
Kan tahlilleriyle başbakanın 10 yıldır şeker hastası olduğunun ispatlanması ve Hürriyet'in manşetten duyurması Aydın Bey'in rahatsızlığının giderilmesi için eşsiz bir fırsattı çünkü...
Amerikan Başkanı'nın dışkısını yabancı ajanlara kaptırmamak için CIA ajanları Bush'un arkasında lazımlıkla gezerken, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın 10 yıllık tahlil sonuçları hiçbir numuneye gerek kalmadan artık tüm dünyaya duyurulmuş oldu.
Ama bu kimin umurunda?
Özkök'ün değil herhalde!