Dünya enerji piyasaları son yılların en büyük krizlerinden birini yaşarken, Türkiye bu süreçte vatandaşlarını korumaya yönelik sosyal enerji politikaları, yerli üretim hamleleri ve enerji merkezi olma hedefi ile dikkat çeken bir pozisyon aldı. Küresel enerji krizinin vatandaşlara etkisini minimuma indirmek için son üç yılda toplam 1 trilyon TL'lik enerji sübvansiyonu sağlandı. Doğal gaz faturalarına halen yüzde 44 oranında sübvansiyon uygulanıyor. 2025 yılında doğal gaza toplam sübvansiyon bedelinin 200 milyar TL'ye ulaşması bekleniyor. Geçmişle kıyaslandığında tablo oldukça dikkat çekici.
Arz Güvenliği Güçleniyor
2002 yılında 100 metreküp doğal gaz için ödenen faturanın asgari ücret içindeki payı yaklaşık yüzde 26 iken bugün yüzde 5,9'a kadar gerilemiş durumda. Türkiye sadece sübvansiyon politikalarıyla değil, arz güvenliği noktasında da önemli adımlar atıyor.
- Karadeniz Sakarya Gaz Sahası'nda yapılan keşifler sonucunda doğal gaz çıkarılması günlük 9,5 milyon metreküpe çıkarıldı.
- Bu miktarın 2026'da 20 milyon metreküpe, 2028'de ise 40 milyon metreküpe ulaşması hedefleniyor.
Türkiye'nin bir diğer stratejik hedefi ise Anadolu'yu bir enerji üssü haline getirmek. LNG terminalleri, yer altı depolama tesisleri, yenilenebilir enerji yatırımları ve nükleer enerji projeleriyle Türkiye, hem kendi arz güvenliğini sağlamak hem de bölgesel enerji ticaretinde merkez ülke konumuna yükselmek için çok yönlü bir politika izliyor.